Switch 2 İncelemesi: Yeni Özellikler ve Performans Değerlendirmesi
Switch 2'yi inceliyoruz! Yeni özellikler, performans değerlendirmesi ve belki birkaç kahkaha. Oyun dünyası, bu sefer eğlenceli!
19 saat önce

Switch 2: Konsol İncelemesi ve Eğlenceli Yorumlar
Yeni bir konsol çıkışı her zaman heyecanlı bir dönem. Tıpkı bir çocuğun doğum günü partisi gibi, yeni hediyeler, eğlenceli oyunlar ve muhteşem özellikler… Alabilince tabii. Switch 2’yi satın almayı düşünmüyordum, ama bir gün kapımda belirdi. İncelememiz için gönderildiğinde hemen kolları sıvadım. İlk Switch, favori konsollarımdan biri olduğundan, Switch 2’ye de tam gaz atladım! Haziran ortasında elime geçti ve o andan itibaren her şeyi denemek için sabırsızlandım. Şimdi de sizlere bu yolculuğu anlatacağım. Hazırsanız, Switch 2’nin büyüsüne dalalım!
ELE AVUCA SIĞAN BİR SWITCH
Switch 2’yi kutusundan çıkardığımda dikkatimi çeken ilk şey, yeni ekranın ve Joy-Con’ların büyüklüğü oldu. Bu, internetten gördüğüm fotoğraflara göre daha gerçekçi bir deneyim sağladı. İlk Switch’in Joy-Con’ları, oyun oynamaya başladığımda elime ağrılar sokuyordu. O küçücük tuşlar ve analoglar, sanki parmaklarım için bir işkence aracıymış gibi geliyordu. Switch 2, ergonomi açısından beni hiç de üzmedi. Konsolu büyütmeleri, elime daha iyi oturmasını sağladı. Ancak, sadece boyut değil, kullanılan plastik de kaliteliydi. Artık elimde bir oyuncak değil, bir konsol tutuyorum!
Joy-Con’ları takma mekanizması hakkında endişelerim vardı ama sağlam oluşu beni mutlu etti. Mıknatıslar, “çat” diye tutuyor. Bir de Switch OLED’de yaşadığım kayma sorunları burada yok. Ekran için kullanılan yeni ayaklar, OLED’den esinlenilmiş ama daha ince ve daha fazla açıya esneyebilen bir yapıdaydı. Kısacası, bu yeni konsol her yönüyle taşınabilirlik konusunda oldukça iddialı. Ancak, uzun süreli oyun seanslarında “Keşke Joy-Con’ları daha iyi kavrayabileceğimiz bir şeyler ekleyebilselermiş” diye düşündüm. Belki de ben sadece çok fazla pizza yemişimdir!
EĞRİSİYLE DOĞRUSUYLA SWITCH 2 EKRANI
Şimdi de ekran konusuna gelelim. İnternette bolca tartışma dönüyor bu konuda. Kullanılan ekranın bariz bir şekilde LCD olduğunu söyleyebilirim. Renkler, orijinal Switch’in ekranından çok daha canlı. Ancak dikkat! Burada bir tuzak var: HDR desteği tam olarak gerçek değil. Parlaklık değerleri o kadar düşük ki, HDR yerine bir monitörde kontrast ayarlarıyla oynamışsınız gibi hissediyorsunuz. 1080p çözünürlükteki bu ekran, tam bir görsel şölen sunmuyor, ama yine de iş görür!
Piksel tepki süresi ise, Switch 2’nin en büyük sıkıntılarından biri. Ekran testlerinde, tepki süresi 17-18 milisaniye civarında görünüyor. 30fps oyunlarda bu sorun yaratmıyor ama 60fps’lik oyunlarda “ghosting” etkisi can sıkıcı olabiliyor. Yani hareket eden karakterler bulanıklaşabiliyor. Ama merak etmeyin, PSP 1000 kadar kötü değil! Digital Foundry gibi uzman ekipler, Nintendo’nun bu durumu yazılım güncellemesiyle çözebileceğini düşünüyor. Ama Nintendo’nun bu sıkıntıyı çözmek isteyip istemediği büyük bir muamma. Eğer bu bir masraftan kaçınma taktiğiyse, o zaman işimiz zor!
FARE OLMAK KOLAY İŞ DEĞİL
Şimdi de Switch 2’nin en yeni özelliği olan Joy-Con’ların fare sensöründen bahsedelim. Fikir olarak oldukça hoş, ama uygulaması biraz zor. Joy-Con’u düz bir yüzeye yerleştirdiğinizde hemen algılıyor. Ancak, bu şekilde uzun süre oynamak, bileğinizde ve elinizde bir kas ağrısına neden olabiliyor. Yani, oyunun keyfini çıkarırken bir yandan da “Ah, bu bilek ağrısı da neyin nesi!” diye düşünmek zorunda kalıyorsunuz. Yine de, WarioWare veya Mario Party gibi oyunlarda bu özellik harika olabilir. Hatta Kirby and the Rainbow Curse gibi bir oyunda da kullanılabilirse, Nintendo bunun üzerine bir şeyler yapmayı düşünmeli!
PERFORMANS, PERFORMANS, PERFORMANS!
Switch 2’nin en büyük başarısı kesinlikle performans. Daha iyi bir SoC ve daha fazla RAM, her şeyi hızlandırmış. Konsolun menülerinde gezinmek tam bir rüzgar gibi. eShop ve Nintendo Switch Online kısımları artık Web App yerine direkt uygulama kullanıyor. Bu da gezintiyi oldukça hızlandırıyor. Ancak, “Yeni öneri sistemi” de dikkatimi çekti. Her cumartesi yenilenen öneriler, konsolda ne kadar çok zaman geçirdiğimi gösteriyor!
Oyun performansları da beni oldukça tatmin etti. Cyberpunk 2077, Mario Kart World ve diğer eski Switch oyunları da yeni güncellemeleriyle harika performans gösteriyor. Breath of the Wild’ı 60fps görmek, gözlerimi parlatacak kadar şaşırtıcıydı. Bu kadar iyi bir deneyim sonrası, backlog’um biraz kabaracak gibi hissediyorum. Özellikle Pokémon Violet’ın 21. Yüzyıla yakışır bir şekilde çalışıyor olması, beni oldukça mutlu etti. Evet, bir süre önce oynamaktan korktuğum bu oyun, artık tam anlamıyla oynanabilir durumda.
PİLİM YETTİĞİ KADAR
Switch 2’nin en büyük soru işaretlerinden biri de taşınabilir modda bataryasının ne kadar gideceğiydi. Nintendo, 2 ila 6.5 saat arasında bir süre vermişti. Ancak, benim testlerim oldukça umut vericiydi. Cyberpunk 2077 ile 2 saatten fazla oynadım. Hogwarts Legacy ve Breath of the Wild ile de 3 saate yakın oynayabildim. Bu süreler, orijinal Switch ile kıyaslandığında oldukça tatmin ediciydi. Tabii ki, OLED’e göre biraz daha düşük ama benim için yeterliydi!
SON KARAR
Sonuç olarak, Switch 2, tıpkı PlayStation 5 ve Xbox Series X|S gibi, ellerindeki iyi olan şeyi daha da iyi yapmaya odaklanmış durumda. Geçmişteki “Nintendo tuhaflığı” yerine, artık daha iyi bir Switch sunuyorlar. Benim beklentilerimi karşılamış olması, beni oldukça mutlu etti. Eğer daha önce Switch sahibi olmadıysanız, Switch 2’nin sunduğu oyun kütüphanesi ile kaçırılmayacak bir fırsat var.
Ancak, sadece özel oyunlar için konsol almak isteyenler için beklemek daha mantıklı olabilir. Mario Kart World harika bir oyun ama tek bir oyun için konsol almak pek de mantıklı değil. Yani, özeti şu: Switch 2’yi almayı düşünüyorsanız, hemen koşun! Ama eğer sadece birkaç özel oyun için düşünüyorsanız, biraz sabredin derim. Sonuçta, beklemek çoğu zaman kazandırır. Hadi bakalım, oyun dünyası sizleri bekliyor!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?