Ekran Kartı Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ekran kartları, bilgisayar almanın en karmaşık ve zorlayıcı noktalarından biri. Bir nevi bilgisayarın kalbi gibi düşünebilirsiniz, ama bu kalp aynı zamanda en pahalı parça olunca, insanın kafasında bin bir türlü soru belirmeye başlıyor. Kısacası, ekran kartı alırken sadece bilgisayarınıza değil, aynı zamanda anakartınıza, güç kaynağınıza ve kasanıza da karar vermek zorunda kalıyorsunuz. Adeta bir bilgisayarın puzzle’ını tamamlamak için uğraşıyorsunuz. Ama öyle bir zaman geliyor ki, tüm bu parçaları bir araya getirip ‘Tamam, bu iş oldu!’ dediğinizde, fiyatların uçtuğunu görmek, insanı bir hayli geriyor. Kurun yükselmesiyle ekran kartı fiyatlarının da aynı oranda fırlaması, eski zamanların ne kadar güzel olduğunu hatırlatıyor. Peki, parayı bir kenara koysak ve ideal bir ekran kartı arayışına girsek, nereye gitmeliyiz? İşte asıl soru burada başlıyor!

Bir önceki nesil olan GTX 1070, fiyata göre performans konusunda adeta bir efsane gibiydi. O dönemde, ‘Ekran kartı almanın en iyi yolu bu’ demek neredeyse bir kural haline gelmişti. Ancak, Super modellerin piyasaya sürülmesi, tüm dengeleri alt üst etti! GTX 1660, RTX 2060, 2070 ve 2080’in Super versiyonları, fiyat-performans konusunda bir denge sağladı. Bu durumda, ne kadar para harcıyorsanız o kadar performans alıyorsunuz demek, artık bir gerçek. 1080p çözünürlükte 60 fps yeterliyse, RTX 2060 şu anki en iyi seçim gibi görünüyor. Eğer biraz daha ileri gitmek, daha fazla çözünürlük ve daha yüksek yenileme hızı istiyorsanız, RTX 2070 Super sizin için ideal. Hatta sanal gerçeklik ve 4K oyun deneyimi arıyorsanız, o zaman RTX 2080 Super’a merhaba demek gerekiyor. Ancak bütçeniz kısıtlıysa, GTX 1660 hâlâ iyi bir alternatif. Ama unutmayın, DLSS ve yeni nesil oyunlar, RTX kartlarına geçiş yapmak için sıklıkla sizi zorlayabilir.

Fiyat Farklarının Sırları

Ekran kartı alırken diğer bir kritik nokta ise, marka ve modele karar vermek. Fiyatları yükselten tek neden döviz kuru değil; farklı üreticilerin modelleri arasındaki kalite ve tasarım farkları da önemli bir etken. Özellikle popüler markaların göz alıcı tasarımları ve şatafatlı kutuları, fiyatları adeta roket gibi fırlatıyor. Örneğin, RTX 2070 Super modeli, piyasada 4.400 TL ile 5.800 TL arasında değişen fiyatlarla karşımıza çıkıyor. Peki, bu kadar fiyat farkı yaratacak bir şey var mı? Hem evet, hem hayır! Fark var çünkü her modelin soğutma sistemi farklı ve bu durum kartın ömrünü belirliyor. Kötü bir soğutma sistemi, sizi yarı yolda bırakabilir. Ancak diğer yandan, hepsinin temel özellikleri aynı. 8GB bellek, 256-bit veri yolu ve aynı GPU ile gelmeleri, performans açısından çok küçük farklar yaratıyor. Yani, %30’luk fiyat farkı yaratacak bir şey yok. Aradaki fiyat farkı, genellikle markaya ve kartın görünüşüne gidiyor!

Bu yüzden ben ekran kartı seçerken, tüm modelleri ucuzdan pahalıya sıralayıp, iki temel kriteri karşılayan ilk kartı seçiyorum: İyi bir soğutması var mı? Güvenilir bir marka mı? Çünkü iyi soğutmalı, güvenilir bir kart, başka bir karttan çok daha iyi bir seçenek. Markalar, ne kadar reklam yapsa da %1, belki %3 performans farkı yaratılamaz. Şu an bu kriterlere göre değerlendirdiğimde, Palit GeForce RTX 2070 Super JS (JetStream) modeli öne çıkıyor. Palit, dünyanın en büyük ekran kartı üreticilerinden biri ve ben bu markayı 15 senedir inceliyorum. Şimdiye kadar bir sorunla karşılaşmadım, bu da benim için önemli bir güven unsuru!

JetStream modelinin soğutma sistemi, ful bakır temas ve devasa bir soğutma ünitesi ile donatılmış. Üzerinde yer alan 10 cm’lik fanlar, kartın en sıcak anlarında bile soğuk kalmasını sağlıyor. TurboFan 2.0 tasarımı ile de düşük sesli ama yüksek performanslı bir deneyim sunuyor. Ancak dikkat etmeniz gereken bir nokta var: Bu kadar iyi bir soğutma, kartın biraz şişmesine neden oluyor ve 3 bracket sırası kaplıyor. Yani, sisteminiz tam ATX değilse, diğer PCI’lara bir şey takmakta zorlanabilirsiniz. Ama eğer sessiz, yüksek performanslı ve uzun ömürlü bir ekran kartı istiyorsanız, bu özellikler tercih edilebilir. Ayrıca, kartın çift BIOS özelliği de var. Bu, bir yandan koruma sağlıyor; kullandığınız BIOS’ta bir sorun çıkarsa, otomatik olarak yedek BIOS’a geçiyor. Diğer BIOS, overclock frekansı için tasarlanmış, bu da %1-2 gibi bir performans avantajı sağlıyor. Bu durumda, oyun oynamadığınız zamanlarda daha sessiz bir deneyim için kolayca diğerine geçiş yapabilirsiniz.

Kartın üzerinde üç Display Port ve bir HDMI yuvası da mevcut. Böylece istediğiniz gibi monitör kurulumları yapabilirsiniz. Hatta cam kapaklı bir kasanız varsa, üzerindeki RGB ışıklarla kasanıza renk de katabilirsiniz. Ancak, birçok kişi için şu dönemde 4.600 TL vermek oldukça zor. Ama eğer verecekseniz, en azından paranızın hakkını aldığınızdan emin olun. Performans dışında, markaya ve görselliğe para vermediğinize emin olun. Unutmayın, ekran kartı alırken her zaman mantıklı ve bilinçli bir karar vermek önemlidir!