Röki: İskandinav Masallarından Esinlenen Bir Macera Oyunu İncelemesi
Röki, İskandinav masallarından ilham alan büyüleyici bir macera oyunu. Keşfet, bulmacaları çöz ve unutulmaz bir yolculuğa çık!
6 saat önce

Bu yıl bağımsız oyunlardan beklediğimi tam olarak alamadım. Yılın yarısını geride bırakmamıza rağmen, normalde çoktan “Ne oyundu be!” diyeceğimiz yapımlarla henüz karşılaşmadım. Elbette, güzel ve her tarafından emek akan oyunlar vardı, ancak sıradan bağımsız yapımlardan ayıran o özel hissiyatı bir türlü yakalayamadım. Tam bu noktada, Röki karşıma çıktı ve sonuç yine aynıydı. Üzerinde çalışıldığı her halinden belli olan, duygulara hitap etmeye çalışan bir oyun ama yine de olmuyor. Röki, türü sevmeyenler için maalesef sıradan bir bağımsız yapım olarak kalıyor.
Röki, Steam sayfasında da belirtildiği gibi İskandinav halk hikayelerinden esinlenen bir macera oyunu. Eski macera oyunlarındaki gibi her sahnede sabit bir kamera açısına sahip olan bu oyunda, ana kahramanımız Tove, Norveç'te ormanlık bir alanda yaşayan bir ailenin büyük çocuğu. Küçük yaşta annesini kaybeden Tove'nun (Töve olarak okunuyor) hayata atılması oldukça erken gerçekleşmiş. Kardeşi Lars'a bakmak ve ev işlerini yapmak gibi sorumlulukları var. Bir gün, trajikomik bir şekilde karanlık bir canavar evlerine saldırıyor ve Tove ile kardeşi, enkaz altında kalan babalarını terk etmek zorunda kalıyorlar. Ardından Tove, kardeşi Lars'ı bu gizemli canavara kaptırıyor ve ailesini kurtarmak için maceralara atılıyor.
Hikayenin iskeleti oldukça sıradan. Ancak Röki, bu hikayeden daha ziyade Tove'nin fantastik canavarlarla olan macerasını ve farklı mekanları keşfetmesini ön plana çıkarmak istiyor. Tove, sürekli olarak ailesini bulmak istediğini hatırlatıyor (Tove, yalnızca belirli bir duyguyu ifade eden sesler çıkarıyor), ama ana odak macera kısmında. Troll'lerden kurbağa Toad'lara kadar, Tove'nin o zamana kadar sadece kitaplarda okuduğu karakterlerle karşılaşıyoruz. Gönül, her birinin ilgi çekici hikayesi olmasını ve bize farklı görevler vererek bu hikayelere dahil etmelerini isterdi. Ancak, Röki belki de yapması gereken en önemli kısmı “vasat” olarak gerçekleştirmekten öteye gidemiyor.
Ne güzel farklı karakterler görüyoruz, eğer İskandinav hikayelerine ilginiz varsa bu karakterler tanıdık bile olabilir. Ancak bunların büyük bir çoğunluğu maalesef sadece “Bana şunu getir, sana şunu vereyim/yapayım” şeklinde kalıyor. Büyük bir azınlık da ağzımızda keyifli bir tat bırakmayı pek başaramıyor. Yine de oyunun hikaye anlatma çabası takdire değer.
Bu durum, keşif açısından da benzer bir tablo çiziyor. Oyunda toplam üç bölüm var ve büyük çoğunluğu ikinci bölümde geçiyor. Bu bölüm, farklı mekanlara sahip ve metroidvania türünü andıracak şekilde tasarlanmış. Her mekana istediğimiz anda ilerleyemiyoruz; çeşitli bulmacaları çözdükçe, hikaye ilerledikçe farklı mekanlar bizleri bekliyor. Devamlı olarak yeni mekanları görmek güzel ama bunlar da ne dünyayı tanıtmak açısından ne de ilgi çekicilik açısından sıradanlıktan öteye gidemiyor. Ne kötü ne de iyi, yani.
Tove'nin hikayesi, oyunun son çeyreğine kadar oldukça sabit ilerliyor, ancak sonradan belli bir toparlanma sergiliyor. Bu arada, oyunda herhangi bir yan görev mevcut değil. Girdiğimiz her mekanda, toplanabilir eşyalar bizleri bekliyor. Bu eşyalar, Tove'nin koleksiyonuna dahil olan eşyalar olabileceği gibi, asıl olarak hikayede ilerlememizi sağlayacak olan eşyalar da olabiliyor. Bu eşyaları kaçırmadan bulmak oldukça önemli; zira bir noktada feci şekilde tıkanabiliriz. Tove her mekanda neleri yapmak gerektiğini defterine not ediyor, ama bazen birden fazla görev aktif olabiliyor ve spesifik bir eşya için aynı mekanları tekrar tekrar taramak gerekebiliyor. Neyse ki, bu eşyaları çoğu zaman bulmak zor olmuyor.
Bulduğumuz eşyaları ya kombinleyerek ya da ayrı ayrı kullanarak, gerek fantastik canavarlarımızın isteklerini yerine getiriyoruz, gerekse de farklı mekanlara erişim sağlıyoruz. Tove'nin hiçbir yeteneğinin olmadığı düşünüldüğünde, oyunun merkezi eşyalar haline geliyor. Röki'nin görev ilerleyişi de iyi kurgulanmış. Farklı bulmacaları iç içe yedirerek oyuncuya sürekli olarak bir şeyleri tamamladığı hissini vermeyi başarmışlar. Bunun devamında yeni mekanlar açılınca bir dinamizm hissediyorsunuz. Bu da oyunun kendini oynatabildiğini gösteriyor.
Dinamizm demişken, oyunda dalgalı bir keyif grafiği çizen bulmacalardan da bahsetmezsek olmaz. Bu bulmacalardan çok fazla yok ve sadece belli mekanlarda kendilerini gösteriyorlar. Büyük çoğunluğu kolayca çözülüyor. Bazıları keyifli, bazıları ise kesinlikle değil. Özellikle keyifli olmayanlar, oyunun yukarıda bahsettiğim dinamizmini ciddi biçimde aşağıya çekiyor.
Peki, Röki'nin atmosferi nasıl? O da ortalama. Güzel mekanlara girdiğimizde etkileyici atmosferler de bizi karşılıyor, ancak bunlar çok sık olmadığından ortalama derecesini değiştiremiyor. Müzikler ise yerinde kullanılmış; oyun hangi tempoda ilerliyorsa, o moda uygun bir şeyler arkada çalıyor. Zaten, ön plana çıkmaktan ziyade atmosferi destekleyici bir rol oynuyorlar. Teknik anlamda da herhangi bir sıkıntı veya bug ile karşılaşmadım. Bu noktada Polygon Treehouse ekibi oldukça güzel bir iş çıkarıyor.
Oyunun toplam süresi ise bu tarz bir bağımsız oyundan beklenecek sürenin oldukça üzerinde; 12-15 saatlik bir deneyim sizleri bekliyor. Her oyunun uzun olması, o oyun için hayırlı olmayabiliyor. Bu durum, Röki için de geçerli maalesef. Fazla içerik yerine mesela animasyonlara ve canavarların hikayelerine daha fazla emek harcansaydı, çok daha farklı şeylerden bahsediyor olabilirdim.
Röki'de çoğu zaman rahatsız edici etmenlerle karşılaşmasanız da, oyun zevkinizi artıracak ve “iyi ki oynamışım be!” dedirtecek durumlarla da çok fazla karşılaşmayacaksınız. Yine de İskandinav temalı bir oyun arıyorsanız ve macera oyunlarına ilginiz varsa, özellikle indirimdeyken göz atmanızı tavsiye ederim.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?