Kingdoms of Amalur: Reckoning İncelemesi – Remaster ve Oyun Deneyimi
Kingdoms of Amalur: Reckoning incelemesi ile remaster versiyonunun sunduğu yenilikler ve oyun deneyimini keşfedin.
21 saat önce

Kingdoms of Amalur: Reckoning, ilk tanışmamızın üzerinden tam 8 yıl geçtikten sonra Re-Reckoning adı altında bir remaster ile tekrar karşımıza çıktı. İlk olarak bu oyuna yeni adım atan okuyucularımız için, oyunun ne denli etkileyici olduğuna dair güzel sözler sarf edelim, ardından da geçmişte Kingdom of Amalur’ı deneyimlemiş ve remaster sürümünü merak edenler için bazı eleştirilerde bulunalım. Bu inceleme, üç farklı görüşün harmanlanmasıyla hazırlandı; ana inceleme Can’a ait, remaster ile ilgili yorumlar benim, üstüne bir de İpek’in görüşlerine yer veriyoruz. Hepimiz oyuna saatlerimizi harcadığımız için bu yöntemin daha etkili olacağına inanıyoruz. Şimdi lafı daha fazla uzatmadan incelememize geçelim.
Eser: Eğri oturalım, doğru konuşalım; bizler RYO türüne aksiyon karışmasını pek de sevmiyoruz. Özellikle de üzerimizden atamadığımız Dragon Age 2 felaketinin ardından, aksiyon kısmının genellikle RYO unsurlarını zayıflatmak için eklenmiş basit bir göz boyama olduğunu düşünmüştük. Kingdoms of Amalur: Reckoning’e karşı aynı önyargıyla yaklaştık. Ancak, oyunun yapımında emeği geçen isimlere baktıkça, “hayır, bu oyun farklı olacak!” düşüncesi oluştu. Çünkü bu projede görev almış olan ekip, gerçekten de sektördeki en iyi isimlerden oluşmaktaydı. En sevdiğim çizgi roman çizerlerinden Todd McFarlane, sanat yönetmenliği koltuğuna otururken, Drizzt Do’Urden’in yaratıcısı R.A. Salvatore içerik ve hikaye geliştirme direktörlüğünü üstlenmişti. Bu ikiliye, Morrowind ve Oblivion’da baş tasarımcı olan Ken Rolston eklenince, rüya gibi bir ekip ortaya çıkmıştı.
Oyun tasarımında yapılan tercihler oldukça ilginç ve alışılmışın dışında. Savaş mekanikleri, God of War ve Devil May Cry’dan esinlenirken, rol yapma unsurları Dragon Age ve The Elder Scrolls gibi serilerden etkilenmiş. Bu karışım sonucu, devasa açık dünya haritasıyla birleşince, son yıllarda çıkan en iyi aksiyon-RYO karışımlarından biri ortaya çıkıyor. Savaş sisteminin işleyişini biraz daha açmak gerekirse: Kılıç, çekiç ya da Faeblade seçtiğinizde, rakibinize saldırmaya başlarsınız. Ama bu sıradan “tıktıktık” moduyla çılgınca fareye tıklamakla geçmez; özellikle zor seviyelerde oynuyorsanız, daha dikkatli olmalısınız.
Özellikle de zor seviyede oynuyorsanız… İlk tıklamanızda karakteriniz silahını savuruyor, ardından biraz duraksayıp tekrar tıklıyorsunuz, ve ardından çılgınca birkaç hamle daha yapıyorsunuz. Sağ tuşa tıklayarak o an alttaki barda seçili olan özel yeteneği kullanıyorsunuz. God of War oynar gibi geliştirdiğiniz ataklar ve kombolarla düşmanları havaya fırlatıp, anında ikincil silahınıza geçiş yaparak düşmanı oklamaya başlıyorsunuz. Burada God of War ve Devil May Cry’ın etkilerini görüyorsunuz. Bu basit ama işlevsel sistem sayesinde, oyunun savaş mekanikleri sürekli olarak taze kalıyor.
Bir diğer önemli unsur ise rol yapma kısmı. Reckoning, açılış sahnesinden itibaren etkileyici bir hikaye sunuyor. Gnome’ların yaptığı canlandırma deneylerinin sonucunda, Well of Souls’a atılıp etrafınızdaki cesetler arasında uyanıyorsunuz. Ana hikaye, gizemli geçmişinizi aralamaya çalışırken, peşinizdeki Tuatha ordusunu ve onları kontrol eden Gadflow’u durdurmayı da içeriyor. Ana hikayeye ek olarak, yan görevler de oldukça ilgi çekici. Özellikle fraksiyon görev dizileri, ana hikaye kadar etkileyici ve sizi saatlerce ekrana kilitleyebiliyor. Ancak, bu yan görevler bazen ana hikaye ile odaklanmanızı zorlaştırabiliyor.
Oyunun sunduğu detaylar ve lore, oyun dünyasını derinlemesine keşfetmenizi sağlıyor. R.A. Salvatore, oyunun evreni için binlerce yıllık bir tarih yazmış ve bu da detaylara verilen önemi gösteriyor. Karakter geliştirme konusunda da oyunculara geniş bir özgürlük sunuluyor. Sınıfınızı değiştirmek için Fateweaver bularak yeteneklerinizi sıfırlamanız yeterli. Bu özellik, oyunun ilerleyen bölümlerinde pişmanlık hissetmenin önüne geçiyor. Blacksmithing sistemi de oldukça ilginç; yaptığınız eşyalar, yaratım kalıplarına dayanarak oluşturuluyor. Bu da klasik RYO’larda sıkça karşılaştığımız “bütün eşyaları satalım” mantığını kırıyor.
Kingdoms of Amalur: Reckoning, pek çok olumlu yönüyle öne çıkıyor, ancak bazı zayıf noktaları da mevcut. Örneğin, yan görevlerin ağırlığı bazen ana hikayeden kopmanıza neden olabiliyor. Ancak bu tür sorunlar, oyunun genel kalitesinin yanında oldukça küçük kalıyor. Eğer açık dünyada geçen, sizi saatlerce oyalayacak bir oyun arıyorsanız, Kingdoms of Amalur: Reckoning tam aradığınız oyun olabilir.
İkinci Görüş – İpek: Hani bazen bir oyun arayışı içine girersiniz, “dünyasına dalıp gerçek hayattan soyutlanacağım bir oyun olsa” dersiniz ya, işte Kingdoms of Amalur, bu arayışı tam olarak karşılayacak bir dünyaya sahip. Merak uyandırıcı hikâyesi, iyi yazılmış diyalogları, canlı ve renkli atmosferi, savaş sistemi ve sayısız görevle dolu devasa bir harita ile içinde kaybolup günlük dertlerinizi unutturacak bir oyun. Ancak, bu kadar görev arasında kaybolmak da pek hoş olmayabilir. Eğer “her görevi yapmalıyım” gibi bir takıntınız varsa, oyun oldukça yorucu bir hal alabiliyor.
Remastered hali ise başlangıçta beni hayal kırıklığına uğrattı. Grafiksel olarak orijinal oyun ile arasında pek bir fark yoktu, bu yüzden “doğru versiyonu mu oynuyorum?” diye düşündüm. Ayrıca bazı teknik sorunlar, FPS düşüşleri ve bug’lar da mevcut. Gelen değişiklikler fena değil ama daha iddialı bir remaster beklerdim. Yine de sonuç olarak bu oyuna puanım 7,5 olur. İlk çıktığında yeterince ilgi görmeyen bu oyun, şimdi yeniden bir şansı fazlasıyla hak ediyor.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?