Path of Exile 2: The Third Edict ile Yeni Bir Macera Başlıyor
Path of Exile 2'de yeni bir macera başlıyor! Üçüncü Edikt, o kadar eğlenceli ki, patron bile gülmekten ağlayacak!
5 saat önce

Path of Exile 2’nin ikinci sezonunun getirdiği hayal kırıklığı hala dimağlarımızda asılı. Fakat umut ışığımız, yeni sezon “The Third Edict” ile tekrar yanmaya başladı. Bu yeni sezon bir dizi yenilikle birlikte geldi ve ben de bu yenilikleri her köşesinden keşfetmek üzere end game’e kadar oynayıp deneyimledim. Şimdi ise dilimin ucundaki tüm heyecanı ve gözlemlerimi sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Hadi gelin, bu yeni maceraya birlikte dalalım!
Yepyeni Bir Act ile Dünyanın En Güzel Kaosuna Davet
Bu sezonun en akılda kalıcı özelliği kesinlikle Act 4’ün oyuna eklenmiş olması. Geçtiğimiz iki sezon boyunca sadece 3 farklı bölge ve bu bölgelerin hikayeleri ile sınırlı kalakaldık. Ama şimdi, yeni sezonda hikaye ve oynanışın kapsamı Act 4 ile birlikte genişlemiş durumda. Korkmayın, bu yazıda spoiler vermemek için tüm titizliğimi ortaya koyacağım (ama birkaç boss görüntüsüne dair bir şeyler söyleyebilirim, ne de olsa bu da bir işin bir parçası!).
Geçen hafta sonunda düzenlenen ücretsiz etkinlikte birkaç yeni yüz gördüğümüzde, “Hadi bakalım, bu sezon ne kadar heyecan dolu olacak?” diye düşünmeden edemedim. Peki, bana sorarsanız yani benim gibi ARPG delisi olan bir birey için bu oyun nedir? Tabii ki oynanış! Path of Exile 2, sunduğu karmaşık mekanikler ve heyecan verici boss’lar ile tam anlamıyla “ne ararsanız var!” hissi veriyor. Kısacası, bu oyun beni her açıdan içime çekti ve 500 saatimi devirmiş bulunuyorum. Ve bunu, ilk oyunda yalnızca 2 saat geçiren biri olarak söylüyorum, tam anlamıyla salonlarının en hasta hastasıyım!
Yeni bölgeye geldiğimizde dev bir haritaya sahip olmamız, kendimizi korsan gibi hissetmemiz için birebir. Her yeni adaya, gemi kullanarak ulaşmamız gerektiği için, aniden kendinizi “Captain Jack Sparrow” gibi hissetmeniz olası. (Ya da benim gibi sakar bir denizci!) Her şehir ana hikayenin parçası olmasının yanı sıra birçok yan hikayeye de ev sahipliği yapıyor. Tam olarak kayıplara karışmadan, özel boss’larla dolu bu adalarda müthiş bir macera bekliyor sizi.
Boss tasarımı ise bu oyunların belki de en kritik noktası. GGG ekibi, her yeni sezonla birlikte hayal gücümüzü zorlayacak kadar yaratıcı ve maharetli bir ekip olduğu gerçeğini her defasında kanıtlıyor. Bu sezon karşımıza çıkan boss’lar, bulundukları bölgelere özgü güçlere sahip ve bazıları öyle acayip mekanikleri var ki, gerçekten “ben bunu yeneceğim” demek için biraz absürd bir cesaret gerektiriyor. Düşünsenize, sanki bir bölgedeki mevcut dalgaların üzerindeki yıkılmış bir zindana dalıyorsunuz ve orada peşinden koşturduğunuz düşmanlar, o sert dalgalara dayanık bir şekilde size saldırıyorlar. Tıpkı gerçek hayatta boğazınıza bir balık takılır ve “Hadi bakalım, bu balığı yenecek kadar cesur musun?” diye size meydan okur gibi.
Yeni düşmanlarımız da oldukça dikkat çekici. Mesela “davulcu düşmanlar!” Hayır, yanlış okumadınız! Bunlar bildiğiniz davul çalan arkadaşlar gibi hareket ediyorlar ama bunu etrafındaki düşmanları buff’lamak için yapmıyorlar. Hayır, bunlar deliler gibi davul çalarak size saldırıyorlar. O yüzden dikkatli olun, bu ritim tutan katiller aniden karşınıza çıkabilirler!
Artık koşabilme yeteneği de cabası. Dark Souls tadında bir kaçış mekaniği olan dodge roll şu an otomatik koşu seçeneği ile birleşerek daha akıcı bir oyun deneyimi sunuyor. Space tuşuna basılı tuttuğunuzda karakteriniz adeta kamyon gibi hızla koşuyor. Ama koşarken düşmanlardan hasar alırsanız, bir anda yere kapaklanıyorsunuz. Yani koşmak kadar düşmanlardan kaçmak da önem arz ediyor. Unutmayın, Path of Exile 2 çok ama çok acımasız bir oyun!
Abyssal Depths Üzerine Bir İki Söz
Temasıyla oldukça ilgi çekici olan yeni sezonumuzun adı Abyssal Depths. Aslında bu sistem PoE1’de de varmış ama biz kültürümüzde olduğu gibi yeni bir şey olarak algılıyoruz. Haritalarda zaman zaman yeşil noktalar beliriyor ve bu noktaları takip ederseniz, çukurların içinden sandıklar çıkabileceği gibi, yeni bir zindana da girmiş oluyorsunuz. Biraz kedi, biraz köpek, biraz da yılan gibi hissettiriyor bu zindanın boss’unu kesmek. Ama dikkatli olun, çünkü hemen ardından büyük ödüller peşinden koşarken belki de başka çetelerle karşılaşabilirsiniz.
Hikaye anlatımı, konuşma balonları ve Act’ler arasındaki ara sahneler ile dolu. Bu yeni sezonda, hikaye daha net bir yapıya bürünmüş durumda. İlk Act ile başlayan yolculuğumuz, bu sezonun son Act’ine kadar devam ediyor. Ama bu kez, end game’e geçmek için bir dizi görev tamamladıktan sonra Ziggurat’ta kendimizi buluyoruz. Evet, bu değişiklik büyük bir artı. Hikaye genel olarak “vasat üstü” dediklerimizden bir nebze daha ileri gidiyor diyebilirim.
Gamsız Gaddar Gangster Başlıklı Kısımda Biraz Rahatlayalım…
Yazının bu kısmı, benim gibi PoE2 emekçilerinin rahatlayabileceği bir güvenli alana dönüştü. Ben PoE2’yi gerçekten çok seviyorum ama burada toksik bir ilişkiye doğru sürüklenmeye başladım. GGG’nin iyi yaptığı şeyleri bir sonraki sezona taşımamakta ısrar etmesi ve kötü yaptığı şeyleri ise baştan sona tamir edeceğim derken fiyaskoya sürüklemesi beni düşündürüyor. Örneğin, ikinci sezondaki başarısızlıktan sonra, yeni sezonun ücretsiz etkinlik fikri kimden çıkmış, hala bilmiyorum! İlk saatlerde göçüp giden başarılarımıza alıştık ama sonrasında tüm hafta sonu boyunca bağlantı sorunlarıyla boğuşmak, beni fena halde yordu. Kendimi kapının önüne koymuş sevgilimin kapısını defalarca çalıyormuş gibi hissettim. Ve en kötü anlarımda, sabahın kör karanlığında oyunun açılırken siyah ekranda yüzümü görmekten çok mutlu olamamışımdır.
Pazartesi günü tekrar başladığım denemeler sonunda sona ulaşmam bir tesadüf değil, Act 4’ün gerçekten niye bu kadar sevdiğimi anımsatmasıyla mümkün oldu. Ama end game? Hani derler ya, “not so much”! Uzun zamandır bu bölgedeki değişiklikleri bekliyoruz ve Corrupted Nexus kovalamaktan artık gına geldi. Bu sezonda gelen tek yenilik, “gizemli” haritalar. Renk katıyor ama gerçekten tatmin etmiyor da. Yeter mi, hayır! Oyun düşmeleri, ping sorunları ve crash’ler hala aynı hızla devam ediyor. Her sorun sonrası bir umut doğar umuduyla gittiğimizde, rollback’in kaldırılması büyük bir avantaj oldu ama bozuk bir saatin bile günde iki kez doğruyu gösterdiğini düşündürüyor.
Son olarak, yeni trade sistemine kısaca değinmemek olmaz. Ayy yoldaşlar! Yeni trade sisteminin duyurulmasıyla pek çoğumuz sevinç çığlıkları attık. Fakat burada da bir alicengiz oyunu mevcut. Yeni sistemle oyuncular PoE2 trade sitesini kullanarak sizden eşya satın alabiliyorlar. Yani DM atmasına, yanınıza ışınlanmasına, trade daveti göndermesine gerek kalmıyor. Her şey mükemmel gibi gözükse de, bu sistemi açmak için Act 4’ü bitirmeniz gerekiyormuş. Peki, ortada bir sorun yok mu? Bu sistemi kullanabilmek için oyunda “premium stash tab” almak zorundasınız. Harika dedim ama işin gerçeği, normal stash tab’inizi premium yaparsanız, merchant tab’e çeviremiyorsunuz. İşte başlı başına bir soru işareti! “NEDEN?” diye haykırmak içimden geliyor.
Son olarak, Abyssal sistemi de önemli bir başlık ve vazgeçilmezim. Zorluğu ile ilgili bir derdim yok; zorluk, Path of Exile 2’nin özüdür. Ama artık dozu “adaletsizlik” seviyesine ulaştı. Yaşadığınız haritalarda aniden üzerinize tonlarca rare boss doluşacağını düşünün. Ve tüm bunların özelliği birbirinden farklı olduğundan, rahat bir şekilde hayatta kalma şansınız, neredeyse sıfıra iniyor. Her sezon olduğu gibi “neye tek yedim ben ya?” diyeceğinizi önceden tahmin edebiliyorum.
Ne olursa olsun, bu oyunu seviyorum! Eğer niyetiniz sadece hikayeyi oynamaksa, Path of Exile 2 size daha önce hissetmediğiniz hisleri yaşatacağından emin olabilirsiniz. Fakat eğer istedikleriniz çok daha fazlasıysa, hazırlıklı olun; çünkü burası toksik bir ilişkiye girmek için en uygun nokta olabilir!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?