Wild Hearts İncelemesi: Canavar Avlamada Yenilikçi Bir Yaklaşım

Koei Tecmo’nun aksiyon oyunlarına yıllar boyunca pek fazla dalış yapamadım. Nioh serisi her zaman dikkatimi çekmiş olsa da, onlardan uzak kaldım. Persona 5 Strikers’ı bir fanı olarak oynamanın hayalini kurdum ama fırsat bulamadım. Dynasty ve Samurai Warriors oyunları her zaman heyecan verici görünüyordu ama hafızamda arka planda kalmış durumda. Ninja Gaiden’in zorlukları beni etkilemişti. Ancak Monster Hunter’ı keşfedip aşık olduktan sonra, Toukiden adlı canavara odaklı bir oyunun varlığını öğrendim ve ilgi duydum ama o da zamanla arka planda kayboldu. Sonunda Stranger of Paradise ile karşılaştım ve “Bu ekip aksiyon oyunları işini gerçekten iyi yapıyor” dedim. Monster Hunter’ı severken, aynı zamanda bu “canavar avlama aksiyon RPG” türünde daha fazla oyun görmek isteyen biri olarak, Wild Hearts’a olan heyecanım da artmıştı.

İlgim artmıştı ama kafamda bazı karmaşık sorular da mevcuttu. Wild Hearts’ı geliştiren ekip, aynı zamanda Toukiden’in arkasındaki Omega Force olmuştu. Ancak Monster Hunter’ın yıllardır geliştirdiği ve mükemmelleştirdiği formülü denedikten sonra, “Silahlar ve zırhlar nasıl olacak?”, “Yetenek çeşitliliği yeterli mi?”, “Oynanış döngüsü tatmin edici olacak mı?” gibi düşüncelere kapıldım. Oynanışın iyi olacağına dair kendimi ikna etmiştim. Fakat asıl sorunumu, oyunu oynamaya başladıktan sonra 5-6 saat geçtikten sonra fark ettim. Evet, Monster Hunter’da bulduğum bazı unsurları aradığım çok doğaldı ama oyunu “Monster Hunter gibi” oynamaya çalışmam büyük bir sorun çıkardı.

Wild Hearts, Monster Hunter’ın en hızlı oyunundan bile 3-5 kat daha süratli bir oyun. Canavarların davranışları farklı; bu davranışlara nasıl karşılık vereceğiniz, avlama şekliniz değişiyor… Tek ortak nokta, canavar avlamak ve etkileyici zırhlar ile silahlar yapmak. Önceki Monster Hunter oyunlarında kazandığım tecrübeleri unutmam gerekiyordu. Eğer oynamaya Monster Hunter gibi devam ederseydim, muhtemelen şu an sinirli bir inceleme yazıyor olurdunuz.

Sürekli kemonoların avında mücadele ettiğiniz Wild Hearts’ın en büyük farkı, canavarlarının tasarımlarından gelmekte. “Kemono” adı verilen bu canavarlar, Monster Hunter’ın ejderleri ya da Wyvern’lerine kıyasla daha bilindik hayvanlarında dev halini almış mutasyon geçirmiş versiyonlarıdır. Ragetail adındaki çiçeklerle süslenmiş bir fare, üzerine küçük bir orman taşıyan Kingtusk yaban domuzu veya alevler içinde kocaman bir şempanze olan Lavaback ile toplamda 20 farklı yaratık bulunmaktadır. Hepsiyle savaşmak oldukça zorlayıcı ve eğlenceli. Fakat onları yenmek sadece silahınızla vurmakla olmuyor. Monster Hunter ya da Dark Souls gibi birkaç yuvarlanarak saldırılardan kaçmak mümkün değil; canavarların saldırıları sizi takip edebilir ve boyutları oldukça büyük. Sürekli silahınızla yuvarlanıp, vurup kaçmaya çalışmak doğru bir yöntem değil. Saldıracağınız anı zamanlayıp, canavarı gafil avlamanız gerekiyor.

Wild Hearts, canavarı etkisiz hale getirmek için Karakuri adlı mekanizmaları kullanmayı gerektiriyor. Karakuri, açık dünyada gezinti veya kemono ile savaşırken LB/L1 tuşuna basılı tutarak üretebildiğiniz mekaniği ile oynanışınıza yeni boyutlar ekliyor. İlk başta basit saldırılar için kullanılıyor ama ilerledikçe bu Karakurileri birleştirerek daha güçlü ve ilginç yapılar elde ediyorsunuz. Örneğin, Fusion Karakuri’si ile altı kutuyu iki sütun halinde dizerek büyük bir duvar oluşturabilirsiniz. Bu sayede uzak saldırılardan korunmanın yanı sıra yakın saldırılara da karşılık verebiliyorsunuz. İlerlemenizi sağlamak adına canavarları öldürerek ya da onları avlayıp belirli noktalarını patlatarak Kemono Orb’lar elde ediyorsunuz ve bu Karakuri’leri güçlendirebilirsiniz.

Dragon Karakuri’ler, oyundaki alanlara kalıcı şekilde inşa edebileceğiniz ilginç mekanizmalar. Bu Dragon Karakuri’ler, kamp kurup belirlediğiniz alanı kontrol noktasına dönüştürme, ulaşılması zor noktalara halat çekme ya da belirli alanlarda kemono arama gibi birden fazla işlev sunuyor. Her haritanın kendine ait bir element limiti olduğundan, bu Karakuri’leri kullanırken bazen dikkatli olmanız gerekiyor. Oyunda ayrıca, salt koşma hareketleri gibi bazı alternatif hareketleri de kullanabilirsiniz ancak bu da silahınızı kınından çıkarmamanız gerektiği anlamına geliyor. Dolayısıyla, bu oyundaki dövüşlere aşırı bir saldırganlıkla girmek çözüm olmayabilir.

Wild Hearts’daki silah çeşitliliği de önemli bir unsur. Oyunda başlangıçta beş ve ilerleyen bölümlerde açılan üç silah ile toplamda sekiz adet silah mevcut. Ancak silahların sayısının azlığı üzücü. Evet, tamamen feodal Japonya temali bir oyun olsa da, daha fazla çeşitlilik sunulabilirdi. Silahların azlığına karşın, her silahın kendine özgü yükseltme ağaçları mevcut. Bu da oyuncuya geniş bir özelleştirme olanağı sunuyor ve ouyuncular hayalindeki silahı yaratma şansı buluyor. Ancak gerekli malzemeleri toplamak bazen oldukça sıkıcı bir hale gelebiliyor.

Wild Hearts’ın hikaye anlatımı ve karakterleri, genel olarak eğlenceli fakat beklentiyi karşılamıyor. Senaryo; isimsiz bir avcının bir köyü canavarlardan koruyarak onlara hayat vermesi etrafında dönüyor. Ancak karakterlerin özellikle gelişimi dikkat çekiyor. Yine de bazı diyaloglar, yazım açısından sıkıntılı. Karakterler, bazen Japonca kelimeler kullanarak sahneye ekleniyor. Bunun bir kültür vurgusu olarak yapıldığı anlaşılabilir ancak bazı durumlarda gereksiz görünüyor.

Teknik açıdan, Wild Hearts’da görsel açıdan bazı güzellikler mevcutken, çevrimiçi modda bazı problemler var. Oyun motoru bazı sorunlarla karşılaşıyor ki bu da oyuncu deneyimini olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla, unreeling gibi daha fazla geliştirme ve iyileştirme için zaman verilmesi önemli. Wild Hearts, eğlenceli bir oyun olmasına rağmen teknik sorunları ve eksiklikleri ile dikkat çekiyor. Sevgili yayıncılar, lütfen geliştiricilere ihtiyaç duydukları zamanı ve kaynakları verin.