Starfield: Uzayda Keşif ve Savaşın Yeni Dönemi
Starfield ile uzayda keşif yapın ve savaşın yeni dönemine adım atın. Sınırsız evren sizi bekliyor, maceraya hazır olun!
6 saat önce
Bu değerlendirmeye girmek için nasıl bir yol seçeceğimi bilemiyorum. Oyungezer’de düzenli olarak yazmaya başlayalı tam 7 yıl oldu ve bu süre zarfında incelediğim en büyük oyunla karşı karşıyayım. Daha önceki incelemelerde yer verdiğim büyük oyunlar belirli bir kitleye hitap ediyordu, beklentileri de bununla orantılıydı. Fakat şimdi ele aldığımız oyun, Bethesda’nın sekiz yıl aradan sonra sunduğu ilk eser. 29 yıl aradan sonra piyasaya sürdüğü ilk yeni marka olması da oldukça dikkat çekici. Bekleyişte olan insan sayısı bir hayli fazla ve kimin neyi nasıl beklediğini anlamak zor. Bu nedenle fazla sorumluluk hissi taşıdığımı söyleyebilirim; üstelik Bethesda’nın marka gücü hakkında çok fazla bilgi sahibi olmadan bu değerlendirmeyi yapmaya çalışıyorum. Bethesda oyunlarını deneyimlemeyen biri olarak, geride bıraktığım oyunlarda fazla zaman geçiştirdiğimi itiraf etmeliyim. Gensem de Skyrim’de neden yeterince zaman geçiremediğimi, Fallout serilerinin neden ilgimi çekmediğini düşünmeden edemiyorum. Ancak Starfield, beni bir şekilde etkileyen farklı bir duruma işaret ediyor.

“HEY, SEN. SONUNDA UYANDIN.” Starfield maceramız, bir maden ocağında başlıyor. İlk işimiz sırasında, üzerinde ne olduğunu bilmediğimiz metalik bir eser buluyoruz. Dokunduğumuz anda gözlerimize gördüğümüz görsel şölenle bayılıyoruz. Uyandığımızda karakterimizi yaratma kısmına geçiyoruz ve burada klasik bir “Adın bu muydu? Buradaki veriler tanıdık geliyor mu?” sorusu karşımıza çıkıyor. Karakter yaratma ekranı özellikle önem taşıyor; burada yaptığımız “Arkaplan” (Background) ve “Karakter Özellikleri” (Trait) seçimleri, oyuna başlayış şeklimizi ve sonrasında diyalog seçeneklerimizi etkiliyor. Kısaca, seçtiğimiz geçmiş, karakterimizin yeteneklerini belirliyor, kişiliği ve karşılaşacağımız olaylarla ilişkili bir derinlik kazandırıyor.
Karakter yaratma işlemini tamamladıktan sonra, Constellation adlı gezegen keşif ekibinin bir üyesi Barrett ile tanışıyoruz. Barrett, bizim bulduğumuz eserleri topladıklarını söyleyerek, bunları mağazalarına götürmemizi öneriyor. Şu ana kadar ki temel amacımız, bu eserleri toplamak ve onların ne anlama geldiğini keşfetmek. Ancak senaryonun ilerleyişi boyunca işler düşündüğümüzden daha karmaşık bir hale geliyor. “Nasıl oldu bu?” gibi sorularla karşılaşıyorum ve sonrasında “HAAAA, bunu asla tahmin etmezdim!” dedirten anlar yaşıyorum. Bethesda’nın Starfield için yaptığı her seçim, senaryoya bağlı olarak şekillendirilmiş. Retro-fütüristik tasarımından, New Game+ moduna kadar birçok unsur, finalde “HAAAA, ANLADIM!” dedirten bir bağ kuruyor.

HER İŞİ YAPARIM ABİ Bu bahsettiklerimden sonra, “Yan görevler nasıl?” sorusunun akıllarda canlanması çok doğal. Sanki yan görevlerin bilinçli olarak köşeye atıldığı izlenimini yarattım. Fakat hayır, yan görevler aslında oldukça keyifli. İnceleme sürecimdeki bir günüm tamamen yan görevlerle geçti. Yan görevlerin zenginliği, Starfield evreninin çeşitliliği sayesinde mümkün. Oluşturduğum pek çok karakter ve onların hikayeleri ile dolu çok sayıda yan görev, oldukça etkileyici. Mesela, madencilik firması sahipleri, geçmişte yaşanan kolonizasyon hikayeleri ya da bilinçsizlikten dolayı bedel ödeyen uzay kamyoncuları ile etkileşimde bulunmak, bu çeşitliliği anlamamı sağladı.
Yan görevlerin çoğunluğu, bu karakterleri derinleştiren ve onlara insani bir yan ekleyen özel olaylarla destekleniyor. Eğer görev tamamlandıktan sonra onları nasıl yapmaya karar verdiyseniz, aynı görevi farklı yöntemlerle de çözebilirsiniz. Herhangi bir sınır olmadığını görmek oldukça heyecan verici. Bir görevde, bir gezegende bir mühimmat almak zorundaydım. Korsanların olduğu bir alana girdiğimde, keşfettiğim bir yan görev sayesinde korsanlarla dostça ilişkiler geliştirmiştim. Sırf bu nedenle rahatça içeri girebildim. Anlamak gerekirse, bu tür anlar yaşamak ve oyunun sunduğu etkileşim seçenekleriyle karşılaşmak, özellikle keşfedilmeyi bekleyen daha birçok detay sunduğunu düşündürüyor.

UZAYDA KAYBOLASICALAR Benim için bir RYO’nun keyfinin en önemli unsurlarından biri, dünya üzerindeki keşif özgürlüğüne ve oynanışın sunmuş olduğu özelleştirme seçeneklerine bağlı. Starfield’ın bu iki unsuru başarılı bir şekilde harmanladığını söylemek mümkün. Keşif aşaması başlangıçta belirsizdi, ama oyun içerisinde geçtiğim 60 saat boyunca geri dönmek zorunda kalmadan özgürce dolaşabildiğimi fark ettim. İniş yaptığım gezegenlerde elde ettiğim özgürlük, beni sürekli olarak gezegenin farklı noktalarını keşfetmem konusunda cezbetti. Uzayda karşılaştığım ilginç şeyler ise keşif hissiyatımı tatmin etti; bazen rastgele insanlarla karşılaşmak, bazen tanıdık bir karakterle yeniden buluşmak, beni son derece memnun etti.
Oynanışı nasıl özelleştirdiğinize gelince; oyunda sunulan yetenekler, farklı tarzda oynamanıza olanak tanıyor. Silah ve uzay kıyafeti modifikasyonları, ilginizi çeken alanları geliştirerek daha fazla seçenek elde etmenizi sağlıyor. Uzay gemisi özelleştirme ise bu konuda benim favorim. Gemi parçalarını Lego gibi bir araya getiriyor, kurallara uygun bir tasarım ortaya çıkarabiliyorsunuz. Karakol kurma işlemi ise muhtemelen keşif ve kaynak toplama amacıyla daha çok gerçekleştireceğiniz bir aktivite olacak.

YILDIZ TARLASI SAVAŞLARI Ancak en karmaşık duygular yaşattığı kısımlar çatışmalar. Oyunda birçok farklı silah türü bulunurken, kullanımları oldukça tatmin edici. Düşmanların tepkileri de çoğu zaman yerinde. Ama yapay zekanın bazen öngörülebilir davranışları ve bazen de anlamsız tepkileri, savaş anlarını daha karmaşık hale getirebiliyor. Savaş sırasında karşılaştığınız düşmanların sınırlı sayıda çeşitliliğe sahip olduğunu belirtmek gerekiyor; giderek tekrarlayan silah kullanımları, bazen tatminsizlik hissi yaratabiliyor.
Sürükleyici uzay gemisi savaşları, benim en çok beğendiğim yönlerden biri oldu. Düşmanların belirsiz hareketleri sorun oluyorken, bu savaşlarda daha az sorunla karşılaştım. Büyük risklerin olduğu bu çatışmalarda düşman gemilerinin motorlarını yok ederek, karşı karşıya gelerek galiba tam anlamıyla bilim kurgu hayalimi gerçekleştiriyorum.

BETHESDA BÖCEK İLAÇLAMA HİZMETLERİ Starfield’ın en dikkat çeken özelliklerinden biri, oldukça iyi bir şekilde cilalanmış olması. Uzun bir erteleme süreci sonrasında, oyunun az sayıda hatayla piyasaya sürülmüş olması şaşırtıcı. Oynadığım süre zarfında yalnızca bir tane büyük hata ile karşılaştım. Ayrıca, gördüğüm hatalar genellikle hafif, gündelik durumlarla sınırlı kaldı. Görsellik açısından da retro-fütüristik tasarımı dikkat çekici. Karakter modellerinin zaman zaman değişkenlik göstermesi de, çevre ve gezegen modellerinin tatmin edici seviyede olduğu anlamına geliyor. Müziklerse şüphesiz harika, atmosferin ve duygu yoğunluğunun yoğun bir şekilde hissedildiği bir arka planda yer alıyorlar. Inon Zur’un yarattığı müzikler, duygusal anları yaşamamızı sağlıyor.
YOLCULUK DAHA YENİ BAŞLIYOR Bu satırları yazarken oyun henüz çıkmadı. Oyun hakkında sosyal medyada tartışmalar dönmeye başlamışken, Starfield’ın bırakacağı etkiyi kestirmek zor. Fakat kalbimde bir his var ki bu oyunun birçok oyuncu için yeni bir Skyrim veya yeni bir The Witcher 3 olabileceği yönünde. Ben bile bu incelemeyi yazarken yan görevleri merak ediyor, yeni keşifler yapma isteği taşıyorum. Yani, keşfedilmeyi bekleyen birçok gezegen ve yardım edilmesi gereken insanlar, beni keyifle bekliyor.













Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?