Ender Magnolia: Metroidvania Türünde Eşsiz Bir Deneyim
Ender Magnolia, Metroidvania türünde eşsiz bir deneyim sunarak keşif, savaş ve bulmaca unsurlarıyla dolu bir macera vadediyor.
6 saat önce
Ender Magnolia’da geçirdiğim yaklaşık 24 saat süresince, oyunun ilk finalini izledim. Ardından, alternatif sonu görmek için gerekli başarımları tamamlamak üzere biraz grind yapmaya karar verdim. Bunun akabinde, hemen son boss’un önündeki Respite’a ışınlanıp, alternatif sonu görmek için gerekli ekipmanı kuşanarak, zorlu son düşmanı tekrar karşıma alacağım. Grind aşamasında, incelemeye dair düşüncelerimi oluşturmaya başladım ve arka planda çalan harika müzik eşliğinde sıkça düşündüğüm bir şeyin farkına vardım: Ender Magnolia, bugüne dek oynadığım en iyi metroidvania oyunlarından biri olarak aklımda kalmıştı; bu oyunun sonlanmasını istemiyordum.

Ender Magnolia’nın hikayesi, Dumanlar Diyarı’nda, yeraltında gizli büyü kaynaklarıyla dolu, gelişmiş ve büyülü bir süper gücün topraklarında geçiyor. Bu evrende, krallığın ilerlemesini sağlamak amacıyla yapay yaşam formları olan Homunculi yaratılmış. Ancak, derinlerden yükselen zehirli dumanlar, zamanla bu varlıkları deli canavarlara dönüştürmüş. Oyunda, Lilac adında minik, sevimli bir kız çocuğunu kontrol ediyoruz. Lilac, Homunculi’leri kurtarabilme yeteneğine sahip bir Uyumlayıcı, yani Attuner. Gerçekten de oyunda karşılaştığımız ana homunculi’leri yendikten sonra onlarla Uyum sağlıyor, bazen anılarını öğreniyor ve bazen de yanımıza alıyoruz. Bu konuda daha fazla ayrıntı vermeyeceğim, zira hikayesi oldukça etkileyici ve sürprizlerle dolu. Ender Magnolia, anlatım ve oynanışı birbirine uyumlu bir şekilde sunan oyunlardan biri.
Ender Lilies’teki mekanikleri biliyorsanız, bunun temel simetrisini burada da bulacaksınız ancak yine de bir hatırlatma yapayım. Lilies’teki Lily gibi, Magnolia’daki Lilac da barışçıl bir karakter. Oyun içerisinde saldırı işini homunculi’ler üstleniyor. Örneğin, oyunun başında yanımıza aldığımız Nola, yakın mesafe saldırılarımızı gerçekleştiriyor. Yani biz saldırırken, arkamızda cisimleşen Nola saldırıda bulunuyor. Hikaye ilerledikçe, tanıştığımız karakterler ve yendiğimiz boss’lar sayesinde yanımıza aldığımız homunculi’lerin sayısı artıyor. Kimi menzilli, kimi “baskı” saldırıcısı, bazıları daha savunmaya yönelik, bazıları ise otonom şekilde hareket ediyor. Bu noktada güzel bir çeşitlilik sağlanmış.

Ayrıca, X, Y, B ve RB tuşlarına dört farklı homunculi atayabilirsiniz. Örneğin, X ile yakın saldırı yaparken, Y ile baskı ateşi açabilir, B ile otonom bir homunculi’yi devreye sokarken, RB ile güçlü bir saldırı gerçekleştiren birini kullanabilirsiniz. Hangi tuşa hangi yeteneği atayacağınız tamamen sizin oyun tarzınıza dayanıyor. Bunun yanı sıra, birçok homunculi’nin seçebileceğiniz 3 ayrı yeteneği bulunuyor. Nola üzerinden örnek verecek olursak, başlangıçta kılıcınız mevcut, ancak daha uzun menzil sunan tırpana veya daha ağır, sert vuruşlar yapan bir balta ile değiştirme şansına sahipsiniz.
Oyun, dinamik bir savaş sistemiyle oldukça dikkat çekici. Kendi deneyimimle, oyunu belirli bir yetenek seti ile neredeyse baştan sona oynadım ancak diğer yetenekleri de arada test etme fırsatım oldu. Çeşitli kombinasyonların çok iyi sonuç verebileceğini söyleyebilirim. Özelleştirme seçenekleri ise bununla sınırlı değil; Lilac bir kabuk, iki bilezik ve bir totem alabiliyor. Bilezikler, çeşitli istatistiklerinize bonuslar sağlarken, totem ve kabuklar aktif ya da pasif özel bonuslar kazandırıyor. Ayrıca, Hollow Knight’ta bulunan charm sistemine benzer bir relic sistemi de mevcut. Topladığınız relic’ler, belirli sayıda slot gerektiriyor ve oyunda ilerledikçe 24’e kadar slot açarak dilediğiniz relic kombinasyonlarını kullanabiliyorsunuz. Farklı kombinasyon denemeleri yapma ihtiyacı duyanlar için setleri kaydetmek ve ekipman ya da yetenek setleri arasında hızlı geçiş yapmak oldukça kolay.

Övgülerim burada bitmiyor; Ender Magnolia, benim gördüğüm en iyi QOL odaklı harita sistemlerinden birine sahip. Harita parçalarında alınacak bir toplanabilir ya da keşfedilecek bir gizli oda kalmadığında o alan maviye dönüşüyor. Özellikle oyunun sonlarına yaklaşırken bu durum, kaynakları hızla bulmamızı sağlıyor. Harita üzerinde kilitli kapılar ya da geçemediğiniz bariyerlerle karşılaştığınızda, üzerlerinde ? simgeleri görüyorsunuz. Yeni bir keşif yeteneği elde ettiğinizde bu simgeler kayboluyor ve hangi yetenekle açabileceğiniz gösteriliyor. Dinlenme noktaları olan Respite’lar ise gayet uygun bir sıklıkta yer alıyor ve aralarında hızlı seyahat imkânı sunulması, backtracking deneyimini daha keyifli hale getiriyor. Ayrıca, önemli görev NPC’lerinin haritada işaretlenmesi de oyunun keyfini artıran bir başka detay.
Grafikler ise Ender Magnolia’nın bir diğer dikkat çekici yönü. Ender Lilies görsel olarak şahaneydi, ancak Live Wire Magnolia, çıtayı daha da yükseğe taşıdı. Çeşitli biyomların kendine özgü görsellikleri, detayları ve karakter tasarımları göz alıcı bir seviyede. Respite’ların görselleri bile bulundukları bölgeye göre değişiklik gösteriyor ve burada oturup homunculi’lerinizle sohbet ederken görselliğin tadını çıkarmanızı öneririm. Müzikler ise yine Milo grubuna ait. Lilies’ten de aşan bir sonuç ortaya çıkaran bu müzikler, özellikle Steel District gibi bölgelerde çalarken aklımdan çıkmadı, şu anda bile zihnimde çalıyor ve bu durumdan rahatsızlık duymuyorum.

Sonuç olarak, bu türü sevdirmek istediğimde önereceğim oyunlardan biri olarak Ender Magnolia mutlaka listemde olacaktır. Zorluk seviyesi kişiselleştirilebilir yapısıyla, oyuncular için erişilebilirlik anlamında da üst sıralarda yer alacak bir oyun olduğu kesin.





Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?