2000’li Yıllarda Oyun Dünyasında Devrim Yaratan Yapımlar
2000'li yıllarda oyun dünyası öyle bir devrim yaşadı ki, joystick'ler bile dans etmeye başladı! Hadi gel, bu eğlenceli yolculuğa çıkalım!
2 ay önce

Oyun dünyası, 2000’li yılların başından itibaren adeta bir devrim yaşadı. Bu yıllar, sadece birkaç oyun ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda oyun deneyimimizi köklü bir şekilde değiştiren mekanizmaların da ortaya çıkmasına sebep oldu. Oyunlar, daha önce hiç düşünülmemiş yollarla gelişmeye başladı ve biz oyuncular olarak, her bir yeni çıkışla birlikte “Acaba bu sefer ne olacak?” sorusunu sormaktan kendimizi alamadık. Hatta bazıları, “Bu yıl hangi oyunu alacağım, yoksa yeni bir hobi mi edinmeliyim?” diye düşünmeye başladı. İşte bu yıllarda, tarih yazan oyunlardan bazılarına daha yakından bakalım.
TES III: Morrowind (2002)
Bugün Skyrim ile tanıdığımız The Elder Scrolls serisi, aslında Morrowind ile temellerini attı. Morrowind, yalnızca bir rol yapma oyunu olmanın ötesine geçerek, oyunculara farklı coğrafyaların ve kültürlerin derinliklerine inmeleri için bir kapı araladı. Düşünsenize, o dönemde bir oyunda farklı mimariler ve kültürler keşfetmek, adeta bir seyahat gibiydi! Hatta bazı oyuncular, “Yalnızca oyun oynamakla kalmıyorum, aynı zamanda dünyanın dört bir yanını geziyorum!” demeye başladılar. Ve evet, Bethesda bu oyunla iflasın eşiğinden döndü; Morrowind, sadece bir oyun değil, aynı zamanda bir kurtuluş hikayesiydi!
Halo 2 (2004)
Halo 2, 2004 yılında çıktı ve o zamanlar “Konsol FPS” denince akla gelen ilk oyun haline geldi. Hani o eski LAN partileri yok mu? İşte Halo 2, o güzel günleri unutturmadan, Xbox Live ile çevrimiçi deneyimi bambaşka bir seviyeye taşıdı. O zamanlar, “Standart silahla başla, kalanını haritada bul” kuralı, oyuncuları adeta bir avcıya dönüştürdü. Artık herkes, “Sadece oyun oynamak yetmiyor, onu da avlamalıyım!” mantığına kapıldı. Yani Halo 2, oyun dünyasında yeni bir dönem başlattı ve çevrimiçi oyun topluluğunu oluşturdu. “Bir konsolun bu kadar çok insanı bir araya getirmesi mümkün mü?” sorusunun cevabı işte burada yatıyor!
World of Warcraft (2004)
Ah, World of Warcraft, seninle tanışmak, oyun dünyasında bir devrim yaşamak gibiydi! İlk duyurulduğunda, “Bu ne ya, kim oynayacak ki?” diyen pek çok kişi vardı. Ancak Blizzard, strateji oyunları ile tanınan bir firma olarak, MMORPG dünyasına adım atınca herkes şaşkınlık içinde kaldı. Ve ne oldu? WoW, kendisini öyle bir şekilde kanıtladı ki, oyun tarihine adını altın harflerle yazdırdı. İnsanlar, “Hayatımda ilk kez bir oyuna bu kadar bağlandım!” demeye başladı. Hatta bazıları, “Evliliğimi bile WoW yüzünden kaybettim!” itiraflarına kadar gitti. Bu oyun, yalnızca oyun oynamanın ötesine geçti; bir kültür haline geldi!
Call of Duty 2 (2005)
Bir zamanlar, bir devam oyununun çıkması için yıllar beklerken, Call of Duty 2 Activision’ı “Her yıl yeni bir oyun çıkaralım!” demeye ikna etti. O zamandan itibaren, her yıl yeni bir CoD oyunu ile karşılaşmak, sanki yeni bir tatlı siparişi vermek kadar sıradan hale geldi. Artık oyun dünyasında herkes, “Bir yıl CoD, diğer yıl başka bir oyun” beklentisine girdi. Hatta bazıları, “Call of Duty, benim için bir yaşam tarzı!” demeye başladı. Yani Activision, sadece bir oyun değil, yeni bir yaşam biçimi sundu!
TES VI: Oblivion (2006)
Oblivion, 2006 yılında “Atıma zırh almak istiyorum, ama bu ne kadar? 2.5$ mı?” sorusunu gündeme getirdi. Bethesda, bu DLC (İndirilebilir İçerik) kavramını oyun dünyasına soktuğunda, oyuncular “Bunu kim alır ki?” diye düşündü. Ama sonra, “Bunu ben de alırım!” diye düşünmeye başladılar. Hatta Oblivion’ın DLC’sinin içinde barındırdığı “Horse Armor” ile birlikte, oyuncuların ne kadar “gerekli” eşyalar almak isteyeceği konusunu da tartışmaya başladık. Bugün oyunlarda gördüğümüz her tür DLC’nin temelleri burada atıldı. “İyi ki almışım!” diyenler için Oblivion, bir dönüm noktasıydı.
Portal (2007)
Portal, yalnızca bir puzzle oyunu değil, aynı zamanda büyük firmaların küçük yapımcılara nasıl fırsatlar sunduğunu gösteren bir örnek oldu. Valve, Narbacular Drop adlı küçük oyunu gördükten sonra, “Bu çocukları işe alalım!” dedi ve sonuçta Portal ortaya çıktı. “Oyun yaparken gülmek de mümkün mü?” sorusunun cevabını arayanlar için Portal, bir hazineydi. Birinci şahıs bakış açısıyla oynanan bir bulmaca oyunu, adeta “Oyun yaparken eğlenmek de mümkün!” dedirtti. Hatta “Ne kadar zeka testi bu kadar eğlenceli olabilir ki?” diye düşünmeye başladık.
Braid (2008)
Braid, bağımsız oyunların yıldızı olarak sahneye çıktı ve tüm dünyayı etkisi altına aldı. Jonathan Blow, “Ben kendi paramla bu oyunu yapacağım!” dedi ve sonuç, herkesin “Bağımsız oyun mu? Nedir bu?” diye sorduğu bir fenomen oldu. Braid, bir bağımsız oyun olarak, “Bu kadar çok ödül kazanmak ne demek?” sorusunun cevabını verdi. Aynı zamanda, “İşte bu, bağımsız oyunların gücüdür!” dedirtti. Hatta birçok oyuncu, “İlk bağımsız oyunumu nasıl yaparım?” diye düşünmeye başladı. Bugün indie oyunları seviyorsak, bunun en büyük nedenlerinden biri Braid’dir.
Mount & Blade (2008)
İşte Türkiye’nin gururu olan Mount & Blade, dünya çapında bir fenomen haline geldi. Armağan ve İpek Yavuz, “Bu oyunu yapalım, bakalım başımıza neler gelecek?” diye düşünerek yola çıktılar. Ve sonuç olarak, oyun dünyasında “erken erişim” kavramının öncüsü oldular. “Ama Steam yoktu!” dediğimiz her an, Mount & Blade’in öncülüğünü hatırlatır. Oyun, sadece Türkiye için değil, dünya için de önemli bir standart belirledi. Hatta bazıları, “Mount & Blade olmadan oyun dünyası ne olurdu?” diye sormaya başladı.
FIFA 2009 (2008)
FIFA, 2008’de PES’in gerisinde kalmanın acısını bir kenara bıraktı ve Ultimate Team ile sahneye çıktı. “Artık futbolcuları kendi takımlarımda toplayabiliyorum, bu harika!” diyen oyuncular, FUT ile birlikte yeni bir heyecan yaşadı. Spor oyunları dünyasında “Lootbox” kavramını getiren FIFA, “Paket” adı altında kazanılan ödülleri oyunculara sundu. Bugün, spor oyunları Ultimate Team olmadan düşünülemez hale geldi. FIFA, “Ben bu oyunu oynarken neden bir paket almayayım ki?” diyen bir neslin öncüsü oldu.
Sonuç olarak, 2000’li yıllar oyun dünyasında tarih yazan, devrim yaratan ve biz oyuncular için her şeyin mümkün olduğunu gösteren bir dönemdi. Oyunlar sadece eğlenceden ibaret olmaktan çıkıp, kültür haline geldi ve bizleri büyülemeye devam ediyor. Kim bilir, belki de gelecekte daha birçok devrim niteliğinde oyunla karşılaşacağız!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?