A Quiet Place: The Road Ahead – Kıyamet Sonrası Aşk ve Hayatta Kalma Mücadelesi

A Quiet Place: The Road Ahead’in çıkışına sadece iki hafta kaldı. Zaman geçiyor ve biz hayranlar bir çırpıda düşmanı görüp düşünebileceğimiz günlerin hayalini kuruyoruz. Saber Interactive ve Stormind Games, merakımızı daha da artırmak için yeni fragmanlar paylaşmaya devam ediyor. Evet, bu sefer bambaşka bir fragmanımız var: Bu yeni fragmanda, oyunun hikâyesi ve başkarakterimizle ilgili bazı detaylar açığa çıkıyor. Sadece kağıt üstünde yazılı kalmayacak olan bu bilgiler, oyun uzmanlarını sevinçten zıplatacak gibi görünüyor.

Hikâye felaketten tam 100 gün sonrasını ele alıyor. Yani düşmanlarınız artık çürümüş olmalı, değil mi? Ama heyecan durdurulamaz, çünkü ilk gün neler olduğuna dair her türlü ilginç gelişmeyi de görebileceğiz! Karakterimiz Alex Taylor, genç bir mühendislik öğrencisi ve aynı zamanda müzik kolejinde okuyor. Tam da hayatının en heyecanlı döneminde; hem öğrenim hayatı hem de iş külfeti derken bir de aşk hayatı var. Evet, Alex’in bir erkek arkadaşı var: Martin. Bu ikili hem eğlenceli hem de dram dolu bir ilişki yaşıyorlar. Evet, sürüklenip gitmeyen ve aşk dolu bir bağıma var. Ama bir durum var ki, hala tatlı bir yudum şekerin üzerinde göz alıcı bir tuz bulunduruyor: Alex’in annesi, kıyamet öncesinde vefat etmiş. O güne kadar Anne-baba ilişkisi ne kadar güzelse, kıyamet sonrası ilişkileri bir başka tablodan küçük bir resim sunuyor.

Martin’in ebeveynleri Robert ve Laura da Alex’in etrafındaki diğer ilginç karakterler. Onlar da bu karmaşanın içinde yer alıyorlar. Ama işin en can alıcı noktası, Alex’in bir astım hastası oluşu. Bu durum kıyamet tablosunda, kusura bakmayın ama biraz komiklik katıyor. Yani hayatta kalmaya çalışırken derin bir nefes almak için yardımcı bir astım cihazı bulması gerekecek. Ama Alex bununla kalmıyor! Haa, spoiler verelim: Hikâyenin başlarında hamile olduğunu öğreniyoruz. Evet, gerçekten çok yoğun bir dönem! Kıyametin eşiğinde hem anne olmayı hem de hayatta kalmayı başarıp başaramayacağını göreceğiz. İşte bunun adı “müşterek felaket!”

Geliştirici ekip, geri dönüşler, notlar ve sessizce devam ettirilen etkileşimlerle, bir film tadında ilgi çekici bir hikâye anlatmayı hedefliyor. Filme benzer unsurlar, izleyiciyi daha fazla içine çekebilir. Oyunseverler, bu deneyimin tadını nasıl çıkaracak? Bunda ne kadar başarılı olduklarını 17 Ekim’den itibaren göreceğiz. Hazır mısınız? Belki de “son nefes” alma süresine hazırlanmamız gerekiyor! Iıhh, astım hastalığı söz konusu olduğunda bu biraz riskli olabilir. Ama hey, modern zamanın acımasız ruhu ile yola devam! Kim bilir, belki de hayatta kalmanın yollarını bulmayı başarırız.