Ne kadar çabuk geçiyor zaman, değil mi? Her yeni oyunu değerlendirirken, “Bu da yılın oyunu adaylarından biri!” diyerek karşılaşıyoruz. Hangi oyuna öncelik vereceğimize ya da bekleyenleri hangi sırayla oynayacağımıza karar verememek oldukça zorlayıcı. Bu dönemde piyasaya yeni oyunlar sunmaya çalışan yapımcılara ve geliştiricilere bol şans diliyorum; gerçekten zorlu bir süreçten geçiyorlar. Oyuncuların dikkatini çekip, emeklerini değerlendirmek başlı başına bir mücadele. Bu karmaşanın içinde yer alan yapımcılardan biri ise Polonya merkezli Dark Point Games. Oyunları olan Achilles: Legends Untold, rekabetin yoğunlaştığı bir dönemde, 2 Kasım 2023’te Erken Erişim’den çıkarak oyuncularla buluştu. Bu yapım, Yunan mitolojisini temel alan hikâyesi ve bize Achilles’i yönetme fırsatını sunmasıyla dikkat çekiyor, aynı zamanda soulslike türüne izometrik bir perspektiften bakmasıyla da öne çıkıyor.

Truva Atı

Hepimizin Yunan mitolojisine dair bir farkındalığı olduğunu düşünüyorum. Sonuçta bizler, Zeyna ve Herkül gibi karakterlerle büyüyen bir nesiliz. Truva Savaşı’na odaklanacak olursak, Achilles, Hector, Paris, Helen gibi karakterleri tarih kitaplarından veya filmlerden tanıyoruz. Bu nedenle, oyunun hikâyesine adım atmakta zorlanmayacaksınız. Tanıdık topraklarda, bilinen hikâyeleri işleyerek başlayıp, daha sonra Achilles’in perspektifinden bambaşka bir maceraya atılıyoruz. Buraya kadar hikâyede göze çarpan bir sorun yok. Ancak, oyunun ilerleyen aşamalarında, oyuncuyu içine çekememesi büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Açık dünyada özgürce dolaşabilsek de, neyi neden yaptığımız ve olayların nereye gideceği konusunda net bir izlenim elde edemiyoruz. Bu durum, senaryodan çok, hikâye anlatımındaki eksikliklerden kaynaklanıyor. Karakterlerin seslendirmeleri ve anlatım tarzı yetersiz kalıyor; hikâyenin değersiz kaldığını hissettiriyor. Geliştiricilerin iyi niyetli bir çabası var ama bu çaba adequate bir sonuç doğurmuyor. Yani tanıdık karakterlerin geçtiği bir dünyada, bize aktarılan olayın ve amacımızın ne olduğu konusunda oldukça zorlanıyoruz. Yaklaşık 20 saatlik oyun deneyimim boyunca bu hisle mücadele etmek zorunda kaldım. Keşke daha derinlemesine bir anlatım tercih edilseydi.

|Gerçi, Sezar’a haksızlık etmeyelim; yaz aylarında gelen “The Myth Rewritten” güncellemesi ile hikâyenin önemli bir kısmı yenilendi. Yeni sinematiklerle, seslendirmelerle ve ara sahnelerle güçlendirildi. Öncekinden biraz daha iyi olmasına rağmen, yine de çok akılda kalıcı bir hale gelmeyi başaramadı.

İzometrik Soulslike deneyimi

Hikâyeden memnun kalmadıktan sonra, şimdi de oynanış öğelerine değinelim. İzometrik soulslike fikri, ilgi çekici bir potansiyele sahip; bu konuda hemfikiriz. Örneğin, Diablo IV’ün soulslike olarak nasıl işlediğini düşünün. Oldukça sorunlu, değil mi? 250 düşmanın üzerine atlamanın, topladığınız ruhları değersiz kılarak eziyete dönüşmesini düşünün. Achilles: Legends Untold ise düşman yağmuruna tutuyor ama aynı zamanda kaçış fırsatı da sunuyor. Oyunun dövüş mekaniklerine alışmanın başlangıçta zorlayıcı olduğunu itiraf etmeliyim. Ancak, alıştıktan sonra zorluk seviyesinin önemli ölçüde düştüğünü fark ettim. Doğru silah ve yetenek kombinasyonuyla, kendimi bir Souls oyunundan çok, tanrısal güçleri olan bir karakteri kontrol ediyormuşum gibi hissettim. Haritada kayıt noktaları bularak seviye atladım, yeteneklerimi geliştirdim ve dinlenip iksirlerimi doldurdum. Ne bosslar beni zorladı, ne de düşman sürüleri. Oyun boyunca ilerleyişimde büyük bir hızla devam ettim.

Achilles: Legends Untold’da kılıç, balta, mızrak gibi silahların yanı sıra kalkanı bir silah olarak da kullanabiliyoruz. Yeteneklerimiz kullandığımız silahlara göre değişiyor. Düşmanlardan, görevlerde veya etraftaki sandıklardan topladığımız eşyalarla karakterimizi özelleştirebiliyoruz. Ancak, daha sonra içime Herkül kaçarak herkesle çift el kılıcımla daldım.

Atanamamış epik macera

Sınırlı sayıda yetenek sunulmuş olması beni hayal kırıklığına uğrattı. Keşke biraz daha akrobatik ve eğlenceli yeteneklerimiz olsaydı. God of War’dan tanıdığımız üç aşamalı sandık açma mekaniği, bir süre sonra “Yeter artık!” dedirtiyor. Bulmacaların da hikâye gibi yüzeysel ve tekrarlayan nitelikte olduğunu belirtmem gerekir. Geliştiricilerin övmekten geri durmadığı GAIA (Group AI Action) yapay zeka modelinin de gözle görülür bir etkisi olmadı. Achilles: Legends Untold, topladığınız kaynakları kullanarak crafting yapmanıza ve kullanışlı eşyalar üretmenize olanak tanıyor; ancak ben oyun boyunca bu ekranı birkaç kez denemek dışında hiç kullanmadım.

Oyun hakkında öne çıkan en olumlu yanlardan biri, aşırı kısa yükleme ekranları. Uzun zamandır bu kadar hızlı bir yükleme süresi sunan bir oyun oynamamıştım. Dark Point Games bu konuda harika bir iş çıkarmış ve Unreal motorunu hızda oldukça iyi kullanmış. Göreli olarak detaylı olmayan izometrik bir yapım olmalarına rağmen bu konuya dikkat etmeleri hoş bir detay. Bunun dışında, bazı irili ufaklı buglarla karşılaştım; ancak oyun menüsüne eklenmiş “unstuck” tuşu, yaşanabilecek sorunları önceden düşünerek eklenmiş gibi görünüyor. Oyun, sınırlı bir co-op modu da sunuyor. Eğer ana hikâyenin ardından biraz daha vakit geçirmek isterseniz buna da göz atabilirsiniz.

Mitolojiden gerçek hayata dönüş

Sonuçta, Achilles: Legends Untold, izometrik soulslike’ların potansiyelini görmemiz açısından iyi bir örnek teşkil ediyor. Soulslike unsurlarının farklı türlerde karşımıza çıkması, zoru seven oyuncular için tatmin edici. Ancak, Achilles: Legends Untold mevcut haliyle potansiyelini yeterince değerlendiremeyen bir oyun olarak kalmış. Elimizde oynanmayı bekleyen birçok kaliteli oyun varken, neden Achilles’e yöneldiğimizi bilmiyorum. Ancak türü seven ve sıradışı deneyim arayan oyunculara birkaç keyifli saat sunabilir. Direk bir inceleme olmadan, bu oyuna “hemen oynayın” demek güç. Eğer Dark Point Games, bu oyundaki eksiklikleri giderip bir sonraki yapımda bize şaşırtıcı bir deneyim sunabilirsiniz; bunu umutla bekleyerek yazıyı sonlandırıyorum.