Ahsoka: Star Wars Evrenine Duygusal Bir Yolculuk
Ahsoka ile Yıldız Savaşları evreninde duygusal bir yolculuğa çıkın! Lightsaber'ınızı kapın, drama ve komedi bir arada!
3 saat önce
Yıllar yıllar önce, çok uzak bir galaksinin derinliklerinde sıkışıp kalmış olan Star Wars evreninden herkese tekrar merhaba! Şimdi, umudumuz o ki, bu döngü bir daha açılmasın ve yeni çağlar, Anakin’in kötü şöhretli geçmişine benzer şekilde, karşımıza serilsin. Bu speak, uzay temalı dizilerin dünyasına dair bir yolculuğa çıkalım. Galaksimizdeki dizilere doğru bir inceleme yapmak her zamanki gibi keyifli! Ancak dikkatli olun; bazen galaksi içindeki yolculuklar, dizi izlerken hissettiğimiz duygularla sarmalanabiliyor.

Evrenlerin diziye dönüşme çılgınlığı başladığından beri, başı dertten kurtulan bir evren daha göremedim. Marvel bile bu akımda Star Wars ile beraber kendini kaybetti, bana göre. Ama şimdi gelin esas konumuza dönelim; gerçekten taraflı olduğum ve duygulanmalarımı göz ardı edemediğim bölümleri düşündüğümde, yalnızca Andor ve The Mandalorian var. Bu dizileri izledikten sonra, diğer diziler için kendimi zorlamak istemiyorum, çünkü kendimi çok ıssız hissediyorum. Neden? Çünkü bu diziler, Star Wars ruhunu gerçekten yaşatmayı başarmışlardı.
Bugün, “Merak ettiğimiz birkaç şeyi cevapladık” diyerek Ahsoka finalinin keyfini çıkardım ve aklımda birçok soru belirmeye başladı. Dizi başlangıçta keyifliyken, beni en çok meraklandıran karakter olan Sabine Wren, hem sinirimi bozan hem de daha çok sevdiğim birine dönüştü. Animizasyonlarda başına buyrukluğu ile tanıdığımız Sabine, bizleri eğlenceli bir düşünce faslına sürüklerken, bazen “Bu kadar da olmaz!” dedirtti. Ahsoka’yla olan bağı hoşuma gitse de, kadroda yaşanan kopukluklar ve yan karakterlerden oluşan karmaşa, beni yine de düşündürüyordu. Gerçekten bu temel dizi Ahsoka’nın hikayesini derinlemesine sunabiliyor muydu?
Aslında dizi sadece Ahsoka’nın değil, aynı zamanda Sabine’in ve hatta Ezraya’nın dizisiydi. Yani, kısacası, bu dizi aslında bir Rebels yeni sezonuydu ve herkesin de bunu fark etmesi beni biraz rahatlattı. Bölüm başlarındaki tapınak ve harita arayışı ise artık Star Wars klasiklerinden biri haline gelmişti. Yine de, Ahsoka’nın bilge duruşuna ve derin suskunluğuna hayran kalmadan geçemedim. Çok sayıda kişi “Ahsoka bence Ahsoka gibi değil.” demiş olsa da, buna asla katılmıyorum. Ahsoka, tam olması gerektiği gibi. Clone Wars Ahsoka’sına ulaşmayı bekleyenler için de şunu söylemek gerek: Sizi çok yanılttılar dostlarım!

Dizinin başlangıcında karşımıza çıkan Shin Hati ve Baylan Skoll çiftine bayıldım! Uzun zamandır izlediğim en şekilli karakterlerdi; kötüydüler ama kötü olmalarının ardında bir neden aramak oldukça eğlenceliydi. Master ve öğrencisi olan bu ikili gerçekten büyük bir potansiyel taşıyordu. Hatta o kadar önemlilerdi ki, Thrawn ile aynı dizide yer alıyor olmaları düşündürmeye başladı. Thrawn görünene kadar çok güzel bir gelişim gösteren karakterizasyon, Thrawn’ı görmemle adeta bir anlık çöküş yaşadı. Cidden, aniden “Bize bir şeyler oldu!” durumu söz konusu. Cevapsız kalan birçok sorunun başında, Ray Stevenson’ın vefatından sonra onun canlandırdığı karakterin geleceği geldi. Acaba o karakteri bir başkası mı canlandıracak, yoksa karakterin tamamen silinmesine mi karar verecekler?
Thrawn konusuna gelirsek; dizi belki müthiş bir olay örgüsü sunmamış olabilir. Hatta bazen oraya buraya savrulmuş gibi hissettirse de, Thrawn karakteri için gerekli olan köklü bir anlatım sergilemişti. Dizi beni ilk beş bölümde oldukça eğlendirmişti ama Thrawn’ın geç belirmesi ve birkaçı dışında hiçbir planının bulunmaması beni çok üzdü. Evet, Night Sisters gerçekten harikaydı, ama o performansa tanık olmak için büyük bir şey olmadığını düşündüm. Sonsuz karakter potansiyelinin olduğunu gördüğünüzde, hepsinin yüzeysel olması ve amaçsızca var olmaları beni hayal kırıklığına uğrattı.
Ezra’nın gelişi, Thrawn’ın görünüşü, Night Sisters ve Mortis Tanrıları hepsi sadece dizinin süresini doldurmak için vardı. Yine de, bu karakterlere olan hayranlığım beni tekrar izlemeye teşvik etti ve pişman değilim. Fakat biliyorum ki, asıl aradığım daha sağlam bir senaryo.

Bir tek şeyle idare edebileceğim düşüncesindeyim. Clone Wars göndermeleri ve Anakin’in eğitim kayıtları, beni bu diziye tutundurdu! Eğitim kaydı bırakmak, tam olarak Anakin’in yapacağı bir şey; bu sahne, onun ne kadar büyük bir öğretmen olduğunu hem de Ahsoka’nın hala öğrenecek çok şeyi olduğunu gösterdi. Anakin’in hayatta bile Ahsoka’yı eğitiyor olması fikri, çok tatlı bir ayrıntı olarak zihnimde yer etti. Clone Wars cameosuna gelince, bir “fan service” olarak en iyi şekilde işlenmişti. Ahsoka’nın ana hikayesi boyunca yaşadığı zorlukların nereye gittiğini görmek, benim için büyülü bir deneyim oldu.
Ahsoka, farklı karakterleri ve olaylarıyla hızlıca geçip gitti. Eminim ki, ikinci sezon için farklı maceralar bizi bekliyor çünkü ardında bıraktığı kadar çok soru var. Peki, Sabine ve Ahsoka oradan nasıl kurtulacak? Tekrar bir kurtarma seremonisi mi izleyeceğiz? Belirsiz ama eğlenceli pek çok öngörü var. Umarım gelecek projelerde daha kaliteli işler görürüz, zira ben bu evrene olan tutkumdan vazgeçmek istemiyorum. Ahsoka 2. Sezonda görüşmek üzere; güç sizinle olsun!
Yönetmen: Dave Filoni

Oyuncular: Rosario Dawson, Hayden Christensen, Natasha Liu Bordizzo, David Tennant, Mary Elizabeth Winstead
IMDB notu: 7.7
Yayınlandığı Platform: Disney+
Editörün Notu: Star Wars’u Star Wars yapan animasyondan çıkmış bir karakter olan Ahsoka, bu diziyle karakterin nereye gittiğini çözemesek de, nereye gideceğini anlamaya başlıyoruz. Umarım ikinci sezon isminin hakkını yeterince verir.
Dizinin Notu: 3/5
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?