FX’in yeni dizisi Alien: Earth, ilk iki bölümüyle ülkemizde de Disney+ ekranlarına merhaba dedi. Her ne kadar hikaye uzayda başlasa da, kendimizi Dünya’daki olaylarla bulmamız doğal. Kısacası, yine bir uzaylı invazyonu ve insanların başına gelen talihsizlikler dizide ön planda olacak. Dizinin 8 bölümden oluşan ilk sezonu haftalık olarak ekrana gelecek çokça macera ve komedi ile dolu.

Dizinin yaratıcısı Noah Hawley, Fargo ve Legion gibi popüler yapımların arkasındaki zihin. Yani hem kurguda hem de karakterlerde tuhaflığa yer olduğu kesin. Yani, Alien: Earth dizisinde muhtemelen bir uzaylı gelip ‘Merhaba ben Alien, seninle tanışmaktan memnun oldum!’ derse, bu hiç de sürpriz olamaz. İzleyiciler, diziyi izlerken önce korkup ardından gülmeyi öğrenecekler. Ama merak etmeyin, izlerken hiç düşündüğünüzü sanmıyorum, “Acaba uzaylılarda neden bu kadar keskin dişler var?”

Yıllar öncesinin köklü mitolojisi içinden süzülen Alien: Earth, Weyland-Yutani gemisi USCSS Maginot’un Yeni Siyam’a acil iniş yapması ve orada ikonik Xenomorph’un fevkalade tehlikeli eğlenceler yaratmasına odaklanıyor. Dizinin karakterleri Sydney Chandler, Timothy Olyphant ve diğer pek çok isimle güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip. Ancak en büyük soru şu; bu dizide gerçekten bir uzaylıyla kedi oyununa mı gireceğiz, yoksa insanlarla uzaylıların nasıl bir işbirliği yapabileceğini mi izlemek durumunda kalacağız?

Şimdi de dizinin zaman dilimine bir göz atalım. Alien: Earth, Ridley Scott’ın Alien filminden tam iki yıl önce, yani 2120 yılında geçiyor. Eğer bu tarihi hiç unutmayacaksanız, belki uzaylıların arasında kaybolmadan evvel bir not almanızda fayda var. Diğer filmlere kıyasla, Prometheus 2089’da, Alien: Covenant ise 2104’te geçiyor. Düşündüğünüzde, “2120 ve 2089 arasında ne var?” diye düşünmek oldukça zor. Anlaşılan, uzaylılarla insan ilişkilerinin nasıl geliştiğine dair henüz bir cevabımız yok! Belki de Weyland-Yutani şirketi, aradan geçen yıllarda işyerindeki şakaları geliştirerek uzaylılarla barış yapmayı başarmıştır.

Dizinin yaratımında mitoloji konusunda Hawley, dizinin Prometheus ve Covenant’tan daha uzak bir kurguda yer alacağını ifade etti. Ama onun Collider’a verdiği bir röportajdaki “ikinci filmin zamanları, öncesinde ya da hemen sonrasında” ifadesi oldukça çelişkili. Aliens 2177’de, Ripley’nin 57 yıllık hiper uykusundan hemen sonrasını anlatıyor; bu nedenle 60 yıllık bir zaman derinliği, insanlarla uzaylılar arasındaki rekabeti oldukça ilginç bir noktaya getirebilir. Kim bilir, belki de Alien: Earth aslında bir romantik komedi!

Bu durumda dizinin akışı, bana kalırsa biraz belirsiz kalıyor; ama bu belirsizlik de aslında diziye tat katıyor. Uzaylılar ve insanların başından geçen komik ve korkunç olaylar arasında sarkacın bir ucunda gizem, diğer ucunda ise gülmece var. Her ne olursa olsun, Alien: Earth serisi izleyicileri esprili ve dehşet dolu bir yolculuğa çıkaracak.