Assassin’s Creed Valhalla için İpuçları ve Stratejiler
Assassin's Creed Valhalla'da Viking gibi savaşın! İpuçları ve stratejilerle rakiplerinizi dondurucu bir gülümsemeyle alt edin!
19 saat önce

Hoş geldin çekirge suikastçı! Eğer Assassin’s Creed serisine yeni adım attıysan, Valhalla’ya dalmadan önce biraz hazırlık yapmanı öneririm. Herkes ilk etapta Norveç’in soğuk sularında boğulmak istiyor, ama sana bir sır vereyim: Norveç’te çok vakit harcamayın! Evet, kışın karlar içinde kaybolmak güzel bir fikir gibi görünebilir ama senin asıl işin Britanya’da. Orada daha fazla macera, daha fazla düşman ve daha fazla ganimet var. Hadi, yallah Britanya’ya, kış kış!
Yerleşkenizi kurduğunuzda ilk işiniz Assassin bürosunu kurmak olsun. Lütfen benim gibi gidip de ahır kurmayın! Ama bir yandan da ahırınızı kurar kurmaz bineklerinize yüzme öğretmeyi unutmayın. Çünkü bir gün o atı suya atmanız gerekebilir, ve ahırda kalması gereken bir hayvan değil, düşmanları alt etmek için gereken bir dost!
Kapüşonunuzu takıp hemen ortalığa atılmayın. Altı üstü bir kapüşon, görünmezlik pelerini değil bu. Evet, Viking olmanın onurunu taşımak güzel ama bazen kaçmak da en iyi savaştır. Unutmayın, düşmanlarınızı alt etmek için her zaman bir plan yapmalısınız; doğrudan savaşa dalmak, çoğu zaman intihar gibidir!
Dikkat edin, kırılabilir şeyler ilk bakışta çok bariz değil. Bir evin çevresinde dönerken, “Ulan buraya nereden giriliyor yaa?” diye çıldırmak yerine, etrafa dikkatlice bakın. O derme çatma tahta duvarlar, pencereler ve gizli geçitler her an karşınıza çıkabilir. Hayatınızı kurtaracak bir yol bulmak, bazen sadece dikkatli bakmakla mümkün oluyor.
Oklarınızı attığınız yerde bırakmayın! Bir ok kolay mı yapılıyor? Evet, sağda solda toplanabilir oklar var ama ucuzculuk her zaman hayat kurtarabiliyor. Dolayısıyla, oklarınızı toplayıp geri dönmeyi unutmayın. Ne de olsa, bir ok ile bir düşmanı alt etmek, bazen hayat kurtarıcı olabilir.
İlk başlarda zırhınızın veya baltanızın seviyesini yükseltmek yerine, ok ve erzak çantalarınızı genişletmeye odaklanın. Dışarıda yemek bulmak sanıldığı kadar kolay değil! Evde ne güzel geyik etimiz var, saklama kabına koyun, yanınıza alın. Unutmayın, açlık her zaman en büyük düşmanınızdır!
Mantarlar ilginç bir mekanik. Oyunda yenen ve yenilmeyen mantar türleri var. Mesela kış şantarelleri (craterellus tubaeformis) düz enerji verirken, mor russulalar (russula atropurpurea) adrenalin barınızı dolduruyor. Kafa bulmalı mantarlar için ise biraz daha dolaşmanız gerek. Yani, mantar avına çıkarken yanınıza bir harita almayı unutmayın, kaybolabilirsiniz!
O sonsuz meşale tanrıları için! Oley, oley, oley! Unutmayın ki, sonsuz meşaleniz olduğunu ve bu meşaleleri fırlatabileceğinizi biliyorsunuz. Bir şeyleri yakmak, düşmanlara zarar vermek için kullanabileceğiniz bu meşalelerle savaşın seyrini değiştirebilirsiniz. Meşale tuşuna bas, meşale çıkıyor. At, bas, yeni meşale! Bu ritmi devam ettirirseniz, düşmanlarınızın yanına kadar gidebilirsiniz!
Uçan kâğıtlar! İşte dövme yaptırmak hiç bu kadar sinir bozucu olmamıştı. Dövme modelleri var ama çılgın gibi peşinden koşmalık bir şey yok. Yani, eğer dövme yaptırmak istiyorsanız, biraz sabretmelisiniz. Biraz daha sabır ve belki de biraz daha şans gerekecek!
Farklı düşman sınıflarının farklı özellikleri var. Kimisi suratınıza kum atıyor, ve bu durumdan kurtulmanın tek yolu kalkanla dövüşmek. (Ya da belki başka bir yolunu bulabilen bir arkadaş yorumlarda yazsın!) Düşmanlarınızla karşılaşmak için oyunun derinliklerine dalmanıza gerek yok. Birine dalmadan önce uzaktan bakın, tanımaya çalışın. Bazen düşmanlarınızı tanımak, sizin için büyük bir avantaj olabilir.
Erken Zealot’lara falan dalarsanız işiniz zor. Ama diyelim ki cesursunuz ve böyle bir şey yaptınız; arkadaşı su kenarına çekip yağma ekibinizi çağırabilirsiniz. Unutmayın, Odin yardımcınız olsun! Yani, cesaret her zaman önemlidir ama bazen akıllı davranmak da gerekebilir.
Balık tutmak için illa ki olta lazım değil. Al bir yağ küpünü, yak ucunu, salla göletin içine. Ama bunu yaparken kendinizi ateşe verirseniz, başsız tavuk gibi koşuşturmayın. Yerde yuvarlanın ki sönsün alevler! Aksi takdirde, balık yerine kendinizi yakmış olacaksınız.
En nefret ettiğim özellik Valhalla’ya gelmiş bulunmakta. Yok, efendim bu düşmanı bacağından oklamak makbul, yok bunu kolundan. Ancak unutmamanız gereken şey, turuncu parlayan yerden vurun! Bu kurallara dikkat etmezseniz, düşmanlarınızın eline düşer ve bu da pek hoş bir durum olmaz.
Sonuç itibarıyla, Valhalla’da dikkat etmeniz gereken çok şey var. Ancak hepsini de benden beklemeyin. Ben boşuna mı ilk girdiğim manastırın ortasında oksuz ve böğürtlensiz kaldım? Az da siz zorda kalın, ne var? Şaka şaka! Kalmayın diye yazdık işte, bu liste sizi bir 20 saat idare eder. Geri kalan kısmı ise spoiler, ona girmeyeceğim! Unutmayın, bu yolculukta en önemlisi eğlenmek!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?