Avatar: Ateş ve Kül – Yeni Filmin Karanlık Dünyası ve Karakter Çatışmaları

Umursasanız da umursamasanız da, Avatar evreni genişlemeye ve yaratıcısı James Cameron’un vizyonunu yansıtmaya devam ediyor. Bu filmler ve onları saran medya, aslında tamamen politik bir anlatım ve insanlık nereye giderse oraya gitmeye niyetli eserler. Dolayısıyla, politik gerilimin ve sıcak savaşın gölgesindeki bir dünyanın “Ateş ve Kül” isminde bir film doğurması şaşırtıcı olmamalı. Filmde tanıştığımız Sully ve Neytiri’nin kurduğu aile, tekrar merkezde yer alacak. Ama şimdi durumlar iyice karışıyor, iyice bir yanı zor! İnsanlar, Navi’ler ve hatta başka Navi’ler arasında büyük bir savaş ufukta belirmeye başlamış bile.

İkinci filmde tanıdığımız, resiflerde yaşayan ve denizle derin bağları olan Navi kabilesi artık çoktan unutuldu. Bu sefer, ulu ağaçları bir volkanik patlama sonucu yok olmuş, Eywa ile bağlarını koparmış ve çok daha sert, acımasız bir Navi kabilesiyle karşılaşacağız. Onların lideri Varang’a hayat veren Oona Chaplin, *kendi gücüyle ayakta duran*, kötücül kadın rolüne o kadar yakışıyor ki, daha ilk fragmandan bunu hissediyoruz. Varang’ın ateşle olan ilişkisinin oldukça derin olduğunu da fark ediyoruz; bu kadın ateşle dans ederken, izlerken neredeyse yanacak gibi hissediyorum. O kadar etkileyici. Yıkım ve sert doğa şartlarından beslenen bu halk, daha önce tanıdığımız >Navi topluluklarına tezat teşkil ediyor. Nasıl mı? Hemen anlatayım: Hiç kimseye aman vermeyen, acımasız ve soğuk kalplerini ısıtacak bir ‘sıcak bir şey’ aramayan bir kabile düşünün! Şimdi, o kabilenin sakinleriyle ilgili daha fazla bilgi edinirken bile soğuk terler döktüğüm doğrudur.

Bir de fragmandan anladık ki, Varang’ın Sully ailesinin belalısı Quaritch karakteriyle bir ittifak kurduğunu görüyoruz. İkisi de nefretle yoğrulmuş karakterler; dolayısıyla ortak bir nokta bulmaları hiç de zor olmayacaktır tahminimce! Tabii, işin içine Quaritch’in başka planları girdiğinde ve insanların yeniden büyük bir güçle Pandora’ya gelmesi söz konusu olunca, Sully, Neytiri ve müttefiklerinin hayatta kalma mücadelesi iyice zor bir hâl alacak. Dünyanın en karmakarışık evreninde, kahramanlar birer birer düşerken, müttefik sayısı nasıl azalıyor? Bir film düşünün; kahramanlar saflarını belirlemekte zorlanıyor, ama izleyici olarak biz rahatız; çünkü patırtı ve karmaşadan oldukça memnunuz! Tabii, bu karmaşanın içinde neyse ki Neytiri’yi oynayan Zoe Saldana, geçen yıl Oscar almıştı. Bu durum karakterini belki artırmamıştır ama gördüğüm kadarıyla, Neytiri büyük bir değişim geçirip daha karanlık yerlere gidecek gibi görünüyor. Kendisiyle ilgili süprizler bu filmde birçok çatışmayı tetikleyecek gibi!

Bu arada, “Ateş ve Kül” filmi, teknolojik açıdan da epey ilgi çekici görünüyor. Özellikle alev efektleriyle çığır açma iddiası var! Haliyle, ikinci film sadece o film yapılabilsin diye yeni su simülasyonları kullanmıştı. Ondan daha azı kesinlikle beklenmez! Cameron’a göre bu sefer olay örgüsünden ziyade daha karakter odaklı bir film izleyeceğiz. Zaten ilk iki yapımda dünya inşası tamamlandı ve karakterlerimiz de oturmuştu. Bir diğer muamma ise Sully ailesinin küçük kızı Kiri’nin güçleri. Onun Eywa ile çok daha derin bir bağı olduğunu görmüşken bu durum, bir dram ve sürprizle dolu bir hikâyeyle bizi karşılayabilir. Hatta Varang ve Kiri arasında Neytiri’nin pek hoşuna gitmeyecek bazı durumlar da fragmanda fısıldamış durumda. “Bu rüzgar nereden esti” derken bir bakıyoruz, çocuğumuz oldukça yaramaz.

Son olarak bir heyecan verici not ekleyelim: 27 Eylül’de İstanbul Sinema Müzesi’nde James Cameron Sanatı sergisi açılıyor! Bu dahi sinemacının geçmişten bugüne olan hikâyesini herkes için ulaşılabilir hâle getirecek. Meraklıları, Taksim Atlas Pasajı’ndaki sergiyi kaçırmasınlar! *Hem üçüncü Avatar filmi gelene kadar havaya girersiniz, fena mı?* En azından o sırada bir şey daha düşünmeyi unutmamalıyız: Ben hangi Navi kabilesine aitim, o da ayrı bir muamma!

Yönetmen: James Cameron

Oyuncular: Sam Worthington, Zoe Saldana, Sigourney Weaver, Stephen Lang, Oona Chaplin

Vizyon Tarihi: 19 Aralık 2025