Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

5 dakika okunma süresi

5

Avatar: Son Havabükücü Canlı Uyarlaması – Hayal Kırıklıkları ve Beklentiler

Avatar: Son Havabükücü canlı uyarlamasıyla gerçek hayatın 4 elementten çok, hayal kırıklığı ile dolu! Gelin, muhteşem çöküşü birlikte izleyelim!

admin

3 saat önce

Avatar: Son Havabükücü Canlı Uyarlaması – Hayal Kırıklıkları ve Beklentiler

2018 yılında Netflix, Avatar: Son Havabükücü’nün canlı uyarlamasını yapacağını duyurduğunda içimde bir sevinç fırtınası koptu! Sanırsınız ki, bu haberle birlikte evrenim aydınlandı, kahramanlarla dolu bir dünyaya adım atmış gibiydim. Orijinal serinin yaratıcıları Michael Dante DiMartino ve Bryan Konietzko’nun projede yer alacağını öğrenince, bunu daha tedavi ziyaretine gitmeden önce ağrı kesici biber yedirmek gibi düşündüm. Bu, en azından önceki film uyarlamasındaki karmaşayı giderebilir gibi görünüyordu. Ancak ne yazık ki, ilerleyen süreçte yaratıcı fırtınanın yerini yaratıcı kavga aldı ve DiMartino ile Konietzko projeden ayrıldılar. Heyecanımdan yerimde zıplarken, görünüşe göre tekme yemiş oldum. “Haydi canım, bunlar sanki uyum sağlayamayacaklar!?” diye düşündüm. Ama sonra reality check (gerçeklik kontrolü) yapma zamanı geldi.

Avatar: Son Havabükücü Canlı Uyarlaması – Hayal Kırıklıkları ve Beklentiler

Projenin orijinal yaratıcılarının ayrılması, Avatar hayranları olarak hepimizin içindeki umudu söndürmeye yetti. “Acaba ne olacak, beni hayal kırıklığına uğratacak mı?” diye düşündürmeye başladı. Yine de içimde bir umut kıvılcımı yakarak, her canlı aksiyon uyarlamasının kötü olmayabileceğini düşündüm. Bazı arkadaşlardan gelen: “Çizgi versiyonu varken neden buna zahmet ediyorsun?” gibi sorulara gözyaşlarımı dökmek yerine kendimi heyecanlandırmak için birbirinden güzel sayfalar dolusu fragmanları izlemeye karar verdim. Fakat devamında gelen haberler ve değişiklikler, bu canlı uyarlamanın maalesef benim için bir hayal kırıklığı olduğu gerçeğini su üstüne çıkardı.

Uyarlama, sıradan bir sabah kahvaltısı gibi; eğer aşçıyı yanlış seçerseniz, ilginç bir şekilde menüdeki her şeyi görebilirsiniz ama tadı o kadar kötü olabilir ki, burnunuz bile çürür! Başta her şey iyi görünüyordu ama derinleştikçe yer altında kaplumbağa gibi ilerleyen sahnelerle karşılaştım. Aang, Katara ve Sokka’nın karakterleri, sanki kış uykusuna yatmış ve tüm havasını kaybetmiş gibi görünüyordu. Aang, çocuk ruhunu ve oyun oynama arzusunu tam olarak yansıtamazken, Sokka’nın içindeki mizah duygusu da rüzgârda uçarak gitti. Sırtında taşıdığı koca çiğ tabaklarıyla düşündüğümde kalbim biraz kırıldı; çünkü karakterlerin içsel çatışmaları, sahneler üzerinden öylece düzeltilemez!

Avatar: Son Havabükücü Canlı Uyarlaması – Hayal Kırıklıkları ve Beklentiler

  • Aang, bir yanlışlık sonucu Katara ve Sokka tarafından bulunmuş. Sanki bir matruşka oyuncak bebek yapımına ihtiyacı var gibiydi, hiç kimse bu üçlünün karakterinin derinliğini kutlamadan hareket etti. Neden mi? Çünkü Aang temelde bir çocuk ve onun ruhunu anlamamışlar hem de hiç!
  • Karakterlerden Katara’nın sert ve inatçı yapısını yumuşatmak, Avatar’ın karanlık tarafını dünyadan silip atmak gibiydi; çünkü ona yüklenen sorumluluklar derinliğinin kaybolmasına neden oldu.
  • Bazı sahneleri kesmekle kalmadılar, bir de karakterlerin birbirleriyle olan çatışmalarını bırakıvermişler! Hani biz bu karakterleri gerçekten birbirine karşı test eden olayları izlemek için açtık!?

Her ne kadar bazı sahneleri izlemek beni harekete geçirmiş olsa da – tabii ki “Sıradışı karakterler nerede?” diye düşündüren bir şekilde – Azula ekibiyle karşılaşmam tamamen bir kabus gibiydi. İlaveten, bu sahnelerde durup dururken baygınlık geçirdim. Kardeşim, o sahnelere baksanız, 1. sınıf bir tiyatro gösterisinden çok bir korku filmi gibiydi! Mai’nin oyuncusu içinse söylenecek çok söz var; o kadar alakasızdı ki, kayıplarını sormadan geçemedim.

Görsel olarak, ışıkların altında şatafat içinde kalarak kaybolmuş olan etkiler, bükücülük ve aksiyon sahnelerinde hissedilmeyecek kadar yapay duruyordu. Hadi neyse, buna tamam, belirtmeliyim ki, mekan ve kostüm konularındaki çalışmalara hayran kalmadım! Hem de pek konuşmadan! Aksiyon sahnelerinin ağır çekimli görüntüleri ise, bana sürekli “nereye gidiyoruz?” dedi daha çok. Oysa akıcılık ve heyecanı sağlayan unsurlardan biri de budur.

Avatar: Son Havabükücü Canlı Uyarlaması – Hayal Kırıklıkları ve Beklentiler

Evet, güzellik ve açılışlar var; Prens Zuko’nun kendine has sahneleri ve Lu Ten’in cenazesi, içimi kıpırdatan anlardan birkaçıyken, diğer taraftan çok göze çarpmayan noktaların da vahim durumda olduğunu söylemek zorundayım. “Ne yapıyorsunuz, hangi yöne gidiyorsunuz?” dedirten bir izleyici konumuna geldim. Dizi, fırtınadan kaçmaya çalışan bir geminin yerinde sıçrayıp duruyordu. Sanki tüm yan görevleri atlayıp, seviye atlamadan final noktasına ulaşmaya çalışan bir oyun karakteri gibiydi!

Öncelikle, buraya kadar geldiyseniz, bir fincan kahve alıp düşünün: Bu dizi izlenmemesi gereken bir yapım değil ama izlenmesi için heveslenmek de zor. Anladığınız üzere, kalp ve ruhu kaybetmiş durumda. Editör notunu yazmak gerekirse: Hemen orijinal animasyonu açıp izleyin dostlarım, bu hala çok ama çok daha cazip! Ve ek not olarak, benim Notum: 3/5 – fanatik bir hatıra olarak kalabileceği kesin!

Avatar: Son Havabükücü Canlı Uyarlaması – Hayal Kırıklıkları ve Beklentiler

Avatar: Son Havabükücü Canlı Uyarlaması – Hayal Kırıklıkları ve Beklentiler

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?