Baldur’s Gate II: Shadows of Amn İncelemesi

Bir önceki yazımızda Baldur’s Gate evreninde kahramanımızın başından geçenleri kısaca gözden geçirmiştik. Şimdi ise olayların daha karmaşık bir hal aldığı, karakter derinliklerinin arttığı ve iyilikle kötülüğün sınırlarının belirsizleştiği bir maceraya dalıyoruz. Evet, doğru bildiniz, Baldur’s Gate II: Shadows of Amn ile karşınızdayız! İkinci oyuna, kahramanımız ve arkadaşlarının zindanda hapsedildiği bir sahneyle başlıyoruz. Ve tabii ki bu zindanda, “Beni niye hapsediyorsun?” diye soracak kadar cesur olmamız gereken bir büyücü var: Irenicus. Kendisiyle tanıştığınızda, “Ah, işte büyük bir sorun var!” diye düşüneceksiniz. Çünkü bu adam, bizim hayatımıza girecek en büyük belalardan biri.

İrenicus, bizim taşıdığımız mirasla ilgili bilgi sahibi. Yani, çok önemli bir şeyler oluyor ama biz hâlâ zindandayız. Hemen ardından, başımızdan ayrılan arkadaşımız Imoen, imdadımıza yetişiyor ve bizi kurtarıyor. İyi ki o var! Ama zindandan kaçarken, Irenicus’un etrafa büyüler yağdırarak düşmanlarını alt ettiğini görmek, içimizi bir nebze de olsa ürpertiyor. İkisi de büyü kullanırken, “Eyvah, büyücülerin dünyasında işimiz çok zor!” diye düşünmeden edemiyoruz. Sonuçta, bu yetenekler yüzünden Athkatla’da izinsiz büyü kullandıkları için, büyücüler tarafından alıkonulup başka bir yere ışınlanıyorlar. Kısaca, işler bir hayli sarpa sarıyor.

Athkatla’da karşımıza çıkan Gaelan Bayle, “Merhaba arkadaşlar, ben yardımcı olabilirim ama bir karşılık bekliyorum!” diyerek sahneye çıkıyor. Ücreti ise tam tamına 20.000 altın! Evet, bu kadar altın, oyun içinde çok da kolay kazanılacak bir miktar değil. Ama pes etmek yok! 15.000 altına ulaşınca, Valen adlı gizemli bir kadınla karşılaşıyoruz. Bizi mezarlık bölgesinde bir buluşmaya davet ediyor ve bu noktada bir karar vermek zorundayız. Bodhi liderliğindeki vampirlerle mi yoksa Aran Linvail tarafından yönetilen Shadow Thieves ile mi işbirliği yapacağız? Hadi bakalım, karar zamanı! Her iki gruba katılmanın sonuçları çok eğlenceli bir şekilde değişiyor, bu yüzden dikkatli olun!

Irenicus’un Imoen üzerinde deneyler yapma isteği, bizi büyük bir sürprizle karşı karşıya getiriyor: Imoen, Bhaal’in çocuklarından biri! Yani, şimdi her şey daha da karmaşık bir hale geliyor. Irenicus’un hedefi, bu güçleri bizden çekip almak. İşte burada bir rüya alemine adım atıyoruz. Rüya aleminde karşılaştığımız iblis, bizim özelliğimizden birini eksiltecek. “Oh, harika bir fikir!” diyorsunuz, değil mi? İblisi yenmenin yolu ise Imoen’i bulmak ve onunla birlikte Bhaal’ın karşısına çıkmak. İşte bu sırada Imoen’i bulup Bhaal’ı alt ettikten sonra, Irenicus’un ruhumuzu çaldığını öğreniyoruz. Yani işler ciddileşiyor ve Bodhi’nin de bizi öldürme talimatı verdiğini görüyoruz. Bodhi, bizi öldürmek yerine Spellhold labirentlerine salıyor ki bu da bizim için başka bir macera demek.

Adadan kurtulduk derken, kendimizi Underdark’ta buluyoruz. Tam olarak neresi olduğunu bilmediğimiz bu yer, daha önce yaşadıklarımızın yanında çocuk parkı gibi kalıyor. Burada bir ejderha ile karşılaşıyoruz ve o da, Irenicus ve Bodhi’nin çaldığı yumurtaları geri getirmemizi istiyor. “Drow’a dönüşmek ne kadar eğlenceli olabilir ki?” diye düşünmeden edemiyoruz. Ust Natha adlı drow şehrine girince, drow hayatının ne kadar zor olduğunu anlıyoruz. Sonunda, yumurtaları kurtarıp yeryüzüne döndüğümüzde, elfler tarafından karşılanıyoruz. Ama bu elfler de pek dost canlısı değil, sorguya çekiliyoruz. Neyse ki, Irenicus ile bizim de bir derdimiz olduğunu ikna ediyoruz.

Elflerle iş birliği yaptıktan sonra, Athkatla’ya dönüyoruz. İşte bu sırada, Drizzt ve arkadaşlarıyla karşılaşmak, tam bir sürpriz oluyor. “Merhaba, ünlü Drizzt! Yardım eder misin?” dediğimizde, “Tabii ki!” demesi, kahraman ruhunu bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Bodhi’yi alt etmek, bu yardımla çok daha kolay hale geliyor. Bodhi’yi alt ettikten sonra, Imoen ruhunu tekrar kazanıyor ve şimdi sıra bizde. Elhan’a döndüğümüzde, bizi elf şehri Suldanessellar’a götürüyor. Burada elflerle karşılaşıp Kraliçe Ellesime ile görüşmemiz gerekiyor.

Şehre vardığımızda, elfler bizi güçlü düşmanlarla karşı karşıya getiriyor. İrenicus’un, elflerin Hayat Ağacı’ndan güç emdiğini öğreniyoruz ve bunu engellemeye çalışıyoruz. Ekibimizle birlikte Irenicus’un icabına bakıyoruz ama bu sefer de onunla birlikte Cehennem’e sürükleniyoruz. Cehennem’deki zorlu maceramızın ardından, Irenicus’u bir kez daha alt ediyoruz. Sonunda, ruhumuz bedenimize geri dönüyor ve ikinci oyunun sonuna geliyoruz. Ve böylece, yeni bir maceranın kapıları ardına kadar açılıyor. Kim bilir, belki de bir sonraki oyunda daha fazla macera ve daha fazla kahkaha bizleri bekliyor!