Beko, ev teknolojilerinin havalı şampiyonu, iklim krizine karşı eğlenceli bir savaş açıyor! Nasıl mı? Oyun dünyasının derinliklerine dalarak! Hem de sadece çocuklar için değil, yetişkinler de bu maceraya dahil! Beko’nun yeni oyunu DOMINO: The Little One ile, kahramanımız Domino, plastik kirliliğinden karbon emisyonlarına kadar pek çok çevresel sorunla dövüşmeye hazır. Evet, yanlış duymadınız! Domino artık sadece bir oyun karakteri değil, aynı zamanda çevre dostu bir savaşçı. Bizlere, her birimizin bu mücadelede bir yerinin olduğunu hatırlatıyor.

Bu oyunun amacı, bireysel olarak iklim kriziyle nasıl savaşabileceğimize dair farkındalık yaratmak. Hani siz de düşünebilirsiniz, “Benim bir oyunum kayda değer bir şey yapacak mı?” diye. Ama düşünün ki, bu oyun sayesinde belki de hiç aklınıza gelmemiş mikro detaylar kelime kelime beyninizde yer bulacak. Yani, çevreye duyarlı olmanın basit ama etkili yollarını öğrenmek için eğlenirken kafa yormaya hazırlanın. Eğlence ve bilinçlenme birleşince ortaya çıkan bu şahane karışım, kesinlikle oyunu oynamaya değer kılıyor!

Oyun dünyası, Türkiye’de kendine has bir yer edindi ve Beko da bu değişimin öncüsü oldu! Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer’in belirttiği gibi, Türkiye şu anda en çok video oyunu oynayan beşinci ülke konumunda. Gençler haftada ortalama 10 saatlerini oyun oynamaya ayırıyorlar. Yani Domino’yu oynayan genç kitle, yalnızca eğleniyor değil, aynı zamanda farkındalık yaratmanın bir parçası oluyor. Kim bilir, belki de oyunun başında ‘Merhaba ben Domino’ dediğinde, kalbimizdeki iklim krizi hassasiyeti de başlıyor.

Bunun yanında, Beko’nun bu yeni girişimi sadece eğlenceli bir oyun deneyimi sunmaktan öte, bize iklim krizine dair soru sormayı da öğretiyor. Evet, şaka gibi ama gerçek! Artık “Hava neden bu kadar kirli?” veya “Su neden bu kadar pahalı?” soruları gündelik yaşamımızın bir parçası olacak. Böylece, iklim felaketleri hakkında endişelenmeyi bırakıp aksiyona geçebiliriz. Çünkü her birimizin atacağı adımlar, domino etkisi yaratabilir!

Beko’nun bu projeyi hayata geçirmekle kalmayıp tamamen Türk oyun sektörüyle çalışması da takdire şayan. Artık dışardan bakıldığında basit bir video oyunu olarak görülen bu yapımın arkasında uzman bir ekip var. Bahçeşehir Üniversitesi Dijital Oyun Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Güven Çatak’ın açıkladığına göre, bu proje sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bir sosyal farkındalık mecraıdır. Oyunlar, sınır tanımayan bir dille birçok kişiyi bir araya getiren, sosyal değişim yaratma potansiyeli taşıyan bir platform olabiliyor.

Şimdi soralım: Biz bu oyunu oynarken çevreye olan ilgimizi artırabilir miyiz? Bizlere verilen her bir görev, çevremiz için atabileceğimiz adımlar konusunda bilgimizi tazeleyecek. Hem de bunu yaparken eğlenip dostlarımızla yarışarak stres atma fırsatı bulacağız. Belki de “Şu kadar plastik kullanma, bu kadar su tasarrufu sağlama” gibi ödüller alacağız. Aslında Beko ile kutlama yapma zamanı! Belki Beko’yu tebrik etmenin en güzel yolu, ona sokaklarımızı, şehirlerimizi ve gezegenimizi daha iyi bir yere getirmek için onları desteklemektir.

Beko’nun sürdürülebilir teknolojilerine gelecek olursak; Nasıl ki bir oyun karakteri yenilikler getiriyorsa, Beko da evlerimize yenilik getiriyor. Su ve enerji tasarrufu sağlayan teknolojilerle donatılmış, doğal kaynaklarımızı koruyan ürünler sunuyor. Burada bir çamaşır makinesi düşünsenize: Kendisi akıllı, suyu tasarruflu bir şekilde kullanarak hem ceketlerinizi temizler, hem de doğayı koruma adına bir adım atar. Hani şu komik reklamlardan çıkan hallerine bir bakın, sanki doğa dostu bir süper kahraman gibiler!

Tüm bunlar, hayatımıza entegre olan küçük adımlar aslında dev bir değişim yaratabilir. Beko ile hem eğleniyoruz hem de çevremizi korumak için önemli adımlar atıyoruz. Unutmayın, herkes bireysel olarak yapabileceği şeyleri atlamamalı, çünkü küçük adımlar büyük değişimler yaratabilir. Ve ya, en azından bu oyun sayesinde, belki de bir gün hep birlikte çevremiz için “domino etkisi” yaratırız!