Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

12 dakika okunma süresi

3

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Kıyamet sonrası dünyada macera dolu bir yolculuğa çıkın. Biomutant incelememizle bu eşsiz oyunun derinliklerini keşfedin!

admin

3 saat önce

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Bundan 4 yıl önce Biomutant’ın tanıtım videosunu izlediğimde, diğer birçok oyunda yaptığım gibi hemen Steam’i açıp, oyunun listelenip listelenmediğine baktım ve istek listeme ekledim. O günden beri, yani 2017’den bu yana, çok şey değişti. Sevimli grafikleriyle Zelda tarzı Immortals ve açık dünya oyunlarına yeni bir anlam katan Ghost of Tsushima gibi birçok yapım gördüm. Bu durum, ister istemez bazı karşılaştırmalar yapmama sebep oldu. Oyun tarzları farklı olsa da, açık dünya konsepti olan her oyun, bir şekilde birbirini andırıyor. Biomutant, en başından beri farklı olduğunu iddia ediyor, ama bakalım gerçekten farklı olabiliyor mu?

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Biomutant, kıyamet sonrası bir dünyada geçen bir açık dünya rol yapma oyunu. Hikaye oldukça tanıdık; kıyamet sonrası dünyada Hayat Ağacı’nı kurtarma görevi, minik kemirgen benzeri karakterimize düşüyor. Dünyayı kontrol eden kabilelerle iş birliği yapmamız veya onları tarihten silmemiz gerekiyor. Oyuna başlarken, 6 farklı tür ve 5 sınıftan oluşan bir karakter yaratım ekranından geçiyoruz. Bu kısım, tam anlamıyla bir rol yapma oyunu havasında. Karakterin yetenekleri, çeşitli zararlı etkenlere karşı dayanıklılık seviyeleri ve birbirinden farklı oynanış sunan sınıfların yanı sıra, tüylerimizin rengini ve uzunluğunu seçme imkanımız var. Biomutant, karakterinizi istediğiniz gibi geliştirme imkanı sunduğu için, karakter sınıfları adeta ayağınıza pranga olmaktan çıkıyor ve bu durum, oyun için ciddi bir avantaj.

Karakterimizi yarattıktan sonra, Biomutant’ın esinlendiği birçok oyundan izler hemen karşımıza çıkıyor. Belki de bunların ilki, Devil May Cry. Geliştiricilerin bu benzetmeyi yapmasının sebebi, ateşli silah ve kılıç kombinasyonunun kullanımıdır. Ancak ben, nedense daha çok Jade Empire tadı alıyorum. Oyunun başında, geçmeniz gereken tutorial tadındaki aksiyon sekansında, dövüş sisteminin genel yapısını kavrayabiliyorsunuz ve gerçekten DMC tarzı bir dövüş sistemi var. Oyunda ateşli silahlar ve yakın dövüş silahlarının iç içe kullanıldığı bir sistem mevcut. Bu noktada, oyunun klavye/faresinin oldukça iyi olduğunu belirtmek gerekir ama ben, gamepad kullanmayı tercih ettim. Gamepad ile oyun oynamanın en sinir bozucu yanlarından biri olan nişan alma sisteminin, Biomutant’ta otomatik hedefleme olarak ayarlanmış olması, bu kararımda etkili oldu. Ayrıca oyunun genel yapısı, “tam gamepad’lik oyun!” imajı çiziyor.

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Dövüş sistemi, oyunun en önemli unsurlarından biri olarak sunulmasına rağmen, başlarda biraz yavan kalıyor. Kapışmalar genellikle tekdüze ve ufak düşmanlar için gamepad tuşlarına rastgele basmak bile yeterli oluyor. Yani, o kadar çok kombo yapmışlar ama tek yaptığınız, düğmelere ard arda basmak olunca, başlangıçta biraz hayal kırıklığına uğratıyor. Büyük düşmanlarda ise, dikkatli olmak karşılaşacağınız düşmanların üstesinden gelmek için yeterli gibi görünüyor. Ayrıca, oyunun standart zorluk seviyesinde, kendinizden 4-5 seviye üst düşmanları bile kolayca alt edebiliyorsunuz; burada bir denge sorunu var ve ilerleyen günlerde yamalarla düzeltilebilir. Oyunu “bu ne be?” diyerek kenara bırakmadan önce, birkaç saatinizi gömmeniz gerekiyor. Dövüş sistemi, oyunun 3’te 1’lik kısmını geçtikten sonra parlamaya başlıyor; karakterinizin gelişimiyle doğru orantılı olarak artan Wung-Fu ustalığı ve Super Wung-Fu hareketlerinin devreye girmesiyle, tek düzelikten çıkıyor. Menzilli ve yakın mesafe silahlarını harmoni içinde kullanmaya başlayarak, dövüşlerden en azından bir süreliğine keyif almaya başlıyorsunuz.

Daha önce de belirttiğim gibi, dövüş sistemi, oyunun en önemli taraflarından biri; bunu yapmak içinse akla hayale gelmeyecek çeşitlilikte silah mevcut. Burada yalnızca her taşın altından çıkan ganimetleri kastetmiyorum, aynı zamanda oyunun oldukça detaylı bir crafting sistemi var. Hem kılıç ve benzeri silahlar, hem de ateşli silahlar için, tonla farklı kombinasyon yaratmanız ve oyun stilinize uygun bir savaş makinesine dönüşmeniz işten bile değil. Hiç abartmadan söylüyorum, oyunda bulduğunuz neredeyse her şeyi silah ve kıyafet yapımında kullanabiliyorsunuz. Eğer sıfırdan bir şeyler yapmak istemiyorsanız, elinizdeki tüm ekipmanı da modifiye edebiliyorsunuz. Ancak, mesela bir silah yaptığınızda, sadece Damage değeri gösteriliyor. DPS olmadığı için, “aha 500’lük tüfek” diye sevindiğiniz noktada, bir de bakıyorsunuz ki ateş hızı düşük, dolayısıyla DPS de öyle. Karşılaştırma yapması kolay olmuyor.

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Bu kadar detaylı bir crafting sistemi, min/max işleriyle uğraşmayı seven oyuncular için büyük bir nimet. Peki bu kadar detaya gerçekten gerek var mı? Tuhaf silahlar yaratmanın oldukça keyifli olduğunu söyleyebilirim. Oyun, sizi zaten bir şekilde bu crafting menüsüne doğru itiyor. Kıyafetlerde değil ama oynadığım süre boyunca, silah konusunda biraz cimri davranıyor. Bu nedenle, silah yapımına ve gelişimine vakit ayırmam gerekti. Ancak bu süper crafting sistemine rağmen, oyunun ortalarında güzel bir şey yaptığınızda, sizi oyunun sonuna kadar götürüyor, daha fazla geliştirme veya zorlanıp da iyisini bulma ihtiyacı azalıyor. Burada bir dengesizlik söz konusu.

Bir de unutmadan, silahları ve giysileri yapıp, modifiye ettikten sonra, outpostlarda bulabileceğiniz çalışma masalarında daha da geliştirebilirsiniz. Kısacası, iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan birçok sistem var oyunda. Crafting, oyunun ekipman kısmıyla ilgiliyken, karakter gelişimi işin diğer boyutu. İşte bu noktada Biomutant, RPG DNA’sını gözler önüne seriyor. Standart rol yapma oyunlarından alıştığımız karakter özellikleri ve bunların etkileştiği beceriler oldukça detaylı. Karakterinizi sadece fiziksel ya da zihinsel olarak güçlendirmekle kalmıyorsunuz; minik kemirgenimizin hem dövüş, hem de mutant becerilerine de dikkat etmelisiniz. Oyun, burada seviye atlamayla gelen standart “Upgrade” puanlarının yanında, radyoaktif yaratıklardan ya da özel sandıklardan elde ettiğiniz “Bio” puanları ve oyun dünyasında kurtardığınız karakterlerden kazandığınız “Psi” puanlarını kullanıyor. Upgrade puanları, dövüş stilinizi geliştirmek, oyun dünyasında bulduğunuz silahlara hakimiyetinizi arttırmak veya daha hızlı hareket, daha iyi pazarlık yapmak gibi genel “perk”lerinizi geliştirmeye yararken; Bio puanlar, karakterinizin Biogenetik adı verilen saldırı türlerine erişmenizi veya çeşitli elemental zararlara karşı daha dayanıklı hale getirmenizi sağlıyor.

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Elemental zararlar demişken, eğer bir yerde yeşil renkli su görürseniz, bilin ki dayanıklılıkla ilgili bir probleminiz var; ya da havada asılı mor renkli dumanlar gördüğünüzde, bu bölgelere gitmek için özel araç gereç ve dayanıklılığa ihtiyacınız olduğu anlamına geliyor. Merak etmeyin, her şeyin bir sırası var. Gidemedim, edemedim diye üzülmeyin. PSI puanlarıysa çeşitli saldırı veya hareket özellikleri kazanmanızı sağlıyor. Tam burada oyunun bir diğer sistemi devreye giriyor: Aura! Aura sistemi, tam anlamıyla Mass Effect modeline benziyor. Dünya üzerinde yaptığınız her şey, hatta daha oyunun başında yaptığınız seçimler, sizi karanlık ya da aydınlık tarafa yaklaştırıyor. Oyunda destekleyeceğiniz ya da düşman olacağınız kabileler ve karşılaşacağınız karakterlerin size karşı tutumu, bu Aura sisteminden etkileniyor. Sistem oldukça basit işliyor. Gri bir alan yok. Zor durumdaki yaratıkları kurtarmak ya da kurtarmamak, dünyanın en kıymetli hazinesinin peşinden koşmak ya da onu yok etmek gibi basit seçimler yapıyorsunuz; sadece iyi çocuk musunuz, kötü mü ona karar verip o yolda ilerliyorsunuz.

Biomutant’ın dünyası oldukça renkli. Klasik kıyamet sonrası oyunlarından farklı olarak, harita devasa değil ama oldukça canlı ve her köşesi tehlikelerle dolu. Oyunun başlarında her yere ulaşmak zor gelse de, alacağınız binek hayvanları ve çeşitli seyahat araçları sayesinde, bu durum çok daha kolay hale geliyor. Bu nedenle, oyunun başlarında ulaşamadığınız noktalar için boşuna kasmayın; bir an gelecek ve sizi o ücra noktaya götürecek bir şey bulacaksınız. Ayrıca, seyahat deyince, dibine çişinizi yapıp işaretlediğiniz “Hızlı Ulaşım” direklerini de unutmamak lazım. Oyunun detaylara verdiği önemin bir yansıması bu; hayvan dediğin çiş yaparak bölgesini işaretliyor ne de olsa.

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Oyun dünyası, bölgelere ayrılmış durumda. 6 farklı kabilenin dünya üzerinde hakimiyeti söz konusu. Bunlardan 3’ü aydınlık, 3’ü ise karanlık tarafa hizmet ediyor. Kendinizi hangi tarafa adadığınıza bağlı olarak, bu kabilelerle dostluklar geliştiriyor veya husumet besliyorsunuz. Oyunun ana senaryosu bir taraftan ilerlerken, bir taraftan da tüm haritayı kendi tarafınıza çevirme çabası içinde oluyorsunuz. Aynı anda birçok ana görevi yürütmeniz ve önceliklerinizi belirlemeniz mümkün. Elbette, bir açık dünya oyunu klasiği olarak envai çeşit yan görevle de ilgilenmeniz olası. İşin güzel yanı, bu yan görevlerin birçoğunun anlamlı ödüller veriyor olması. Tabii arada 5 farklı tuvaleti tamir etmek gibi görevler de var ama benim bahsettiklerim haritadaki benchpress’leri bulup dayanıklılığınızı artırdığınız tarz yan görevler. Oyunun başarılı olduğu bir diğer nokta da, sizi haritada oradan oraya koşturtmuyor olması. Ana görev güzergahında usul usul yan görevleri de yapabiliyor, dağılmak zorunda kalmıyorsunuz. Ancak, oyunun açık dünyasını yan görevlerle “doldurma” isteği gözünüzden kaçmıyor; bir anda listeniz görevlerle dolup taşıyor.

Oyunla ilgili beğenmediğim taraflardan biri, kendinizi karakterlerle özdeşleştirmenizi, onlara karşı “his” beslemenizi engelleyen sessiz ana karakter ve “hayvan” dilinde konuşan NPC’ler. Her ne kadar uzaylısından, yaratığına, hayvanından, robotuna herkesin İngilizce konuştuğu oyunlar mantığa ters olsa da, “konuşmayan” karakterlerle etkileşim sağlamak ve onlarla bütünleşmek oldukça zor. Neyse ki, oyunun anlatıcısı başarılı. Hem seslendirme çok iyi, hem de gereken her yerde araya girip size ne olup bittiğini anlatan biri var. Hatta bir süre sonra, gerekli gereksiz yere konuşmaya bile başlıyor ve ayarlar menüsünden konuşma sıklığını azaltmanızı sağlayacak kadar bezdiriyor. Anlatıcı iyi olmasına iyi ama bazen oyunun elinizden çok fazla tuttuğunu hissediyorsunuz. Hatta öyle görevler var ki, her bir adımınızda görev tanımı değişiyor ve her zaman bir sonraki adımda ne yapmanız, nasıl yapmanız, nereye vurup, neyi çekiştirmeniz gerektiğini biliyor halde buluyorsunuz. Bu da oyundaki “başarma” hissini oldukça aşağı çekiyor, ne yazık ki.

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Biomutant, o “hep ya da hiç” tarzı oyunlardan biri. Eğer oyunu severseniz, dünyası ve karakterleri size sıcak gelirse, kendini oynamaya ikna ettirir. Kendine has bir tarzı olan oyunların beğenilme indeksi de tam olarak bu durumla ilgili. Açık dünya oyunlarının patlama yaptığı son yıllarda, türün hayranlarında bile yavaş yavaş yılgınlık oluşmaya başladı. Geliştiriciler, farklı şeyler deneyerek oyun deneyimini üst seviyeye taşımaya çalışıyorlar. Ancak yan görevlerle şişirilen oyun süreleri, artık oyunculara keyif vermekten çok, oyunun ana senaryosunu bitiremeden bilgisayar başından kalkmalarına sebep oluyor. Biomutant bu konuda nispeten insaflı; yan görevlerle vakit harcamadan, ana senaryoda zorlanmadan ilerlemenize izin veriyor ve misafirliğini 10-12 saat civarında sonlandırıyor.

Ancak, diğer açık dünya oyunlarından kendini nasıl farklılaştırıyor derseniz, o konuda net bir şey söylemem mümkün değil. Yine de tuhaf bir cazibesi var oyunun. Keşke kurduğu detaylı sistemleri daha verimli kullanmayı başarabilseydi Biomutant. Şu anki haliyle, potansiyelini gerçekleştirememiş bir oyun var karşımızda.

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Püf Noktaları

  • İstediğiniz kadar yüksekten atlayıp, zıplayın, yere çakılın! Her zaman 4 ayağınızın üzerine düşeceksiniz.
  • Mirage görevlerini yakaladığınız yerde affetmeyin. Bu minik evcil robotunuzun özelliklerini açma işi Mirage görevlerinden geçiyor.
  • Puzzle’lar INT özelliğine dayalı. Ne kadar çok INT o kadar çok hamle. Puzzle’lar oldukça basit olsa da, zorlandığınızı hissederseniz INT özelliğine biraz yatırım yapmak faydalı olabilir.
  • Bazen karakterleri sizinle bir bilgiyi paylaşmaları için ikna etmeniz gerekiyor. Burada Karizma önemli; biraz yatırım yapın derim.
  • Bazı Outpost’ları savaşmadan da ele geçirebilirsiniz. Diyalog seçeneklerine dikkat edin; güçlü yönlerinizi kullanarak işi hızlıca bitirebilirsiniz.
  • Haritada gördüğünüz tüm kulelere giriş yapın. Bu kuleler, size crafting için gerekli materyalleri sağlıyor.
  • Ele geçirdiğiniz Outpost’ların ana kapısının yanında, size PSI puanı kazandıracak totemler olabilir. Mutlaka bakın.
  • Neden param yok diye düşünenlere uyarı: oyun dünyasında doğrudan neredeyse hiç para bulamıyorsunuz. Yeşil yaprak ağaçlarını kovalayabilir ya da kolay yoldan para kazanmak için ganimetleri satabilirsiniz.
  • Crafting ve Upgrade işlemlerinde kullanılan materyalleri elde etmenin en kolay yolu, ganimetleri parçalarına ayırmak.
  • Dikkat! Silahlar yalnızca DPS değil, sadece verdiği hasar miktarını gösteriyor. Yani gidip 500 hasarlı bir tüfek, 200 hasarlı otomatik silahtan iyi gibi düşünmeyin sakın; özellikle ateş hızına dikkat edin.

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Biomutant İncelemesi: Kıyamet Sonrası Bir Dünyada Macera

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?