Blasphemous: Karanlık ve Zorlu Bir Deneyim

Blasphemous, piksel piksel grafikleriyle tasarlanmış, ciddi bir hikaye anlatan, içinde bolca şiddet sahnesi de barındıran bir oyun. Kısacası, “Bu ne böyle?” dedirten bir yapım. Oyun, bir yandan Metroidvania gibi keşif ve platform unsurlarını barındırırken, diğer yandan Souls serisine selam çakan bir zorluk sunuyor. Yani, kendinizi bir anda “Hayır! Yine mi öldüm?” diye bağırırken bulmanız an meselesi. Oynamaya başladığınızda, bu karışık türlerin neden bu kadar iyi harmanlandığını anlamaya başlıyorsunuz. Her ne kadar başta bir korku ve panik duygusu yaşatsada, sonrasında “Bir daha denerim!” diyerek yeniden denemeye kalkan bir oyuncu oluyorsunuz.

Bu oyunun başarısı sadece oyun mekaniklerinden ibaret değil; hikaye yapısı da oldukça derin. Dini temalar, korkunç yaratıklar ve karanlık atmosfer, oyuncuyu içine çekiyor. Hani bazı oyunlar vardır, oynarken tırnaklarınızı yemeye başlarsınız; işte Blasphemous, tam olarak bu türden bir oyun. İlk birkaç bölümde, kaynar suya düşmüş tavuk gibi koşarken, sonrasında “Tamam, bu sefer yapacağım!” deyip tekrar savaşa atılıyorsunuz. Ama korkmayın, her kayıptan sonra biraz daha güçleniyorsunuz. Oyun, sabır sınırlarınızı zorlayacak ama sonunda başardığınızda bir zafer duygusu yaşatacak.

Bunların yanı sıra, Blasphemous’un satışları da oldukça etkileyici. The Game Kitchen tarafından geliştirilen ve Team17 tarafından yayınlanan bu yapım, tam 1 milyon satışa ulaşmayı başarmış durumda. Şu an bu satışı duyduğunuzda “Bu bağımsız bir oyun mu?” sorusunu sorabilirsiniz. Evet, evet! Bağımsız yapımcılar da büyük işler başarabiliyor. Hatta, oyun dünyasında “Küçük ama etkili!” mottosunu benimsiyorlar. Oyun yapımcıları, Twitter hesaplarından bu başarıyı kutlayarak, tüm oyunculara teşekkürlerini sunmuşlar. Şükranlarını sunarken, “Biraz da bize dua edin!” demek istemişlerdir herhalde!

İspanyol oyun stüdyolarının son yıllarda piyasaya sürdükleri başarılı yapımların bir parçası olan Blasphemous, kesinlikle göz ardı edilemeyecek bir oyun. Eğer henüz bu oyunla tanışmadıysanız, hemen bir şans vermelisiniz. Hatta, bu ay Amazon Prime üyelerine sunulan ücretsiz oyunlar arasında yer aldığını da belirtelim. “Oynamak istiyorum ama para vermek istemiyorum!” diyenler için harika bir fırsat. Bu vesileyle, Prime aboneliği almayı düşünebilirsiniz. Hem Blasphemous’u oynarsınız, hem de belki bir gün “Ben bu oyunu 1 milyon kişiden biriyim!” diyerek gurur duyarsınız.

Sonuç olarak, Blasphemous, sadece bir oyun değil; aynı zamanda bir deneyim. Oynamaya başladığınızda, sadece parmaklarınızı değil, ruhunuzu da bu karanlık dünyaya bırakıyorsunuz. Şiddet, gizem ve derin bir hikaye arıyorsanız, Blasphemous sizi bekliyor. Unutmayın, bu oyunda kaybetmek aslında kazanmanın bir yoludur. İyi eğlenceler, ama dikkat! Oyun dünyası sizi bekliyor, ama kaybolursanız, oradan çıkmanın bir yolunu bulmanız gerekebilir!