Bleak Sword DX İncelemesi: Mobil Kökler ve Türkçe Desteğiyle Fark Yaratan Bir Oyun Deneyimi

Summer Game Fest’ten keyif almadan ayrılırken, can sıkıntısından sosyal medyada dolanırken beklediğim müjdeli haberi gördüm: Devolver Digital sunumu az sonra başlayacak! “Devolver Digital’dan babam çıksa bile yerim!” diyen birisi olarak, bu sunum bana oldukça iyi gelecekti. Ayrıca, mini bir skeç havasında geçen eğlenceli sunum sekansları, canımı sıkan dertlerime merhem olacaktı. Sunum başlamadan önce Devolver Digital, çeşitli küçük oyunları tanıtmaktan geri durmuyordu. Mesela… Suda51’in *Shadows of the Damned Remastered* oyununu sunumdan önce gösterilir mi?! Ama olmadı, pardon… *Bleak Sword DX* sunum öncesi gösterilen oyunlardan biriydi. Hemen oyunu görür görmez istek listeme ekledim. Aslında, bu yapım 6 Şubat 2023 tarihinde duyurulmuştu ama o zamanlar radarımda değildi. İlk olarak yalnızca bir Boss Rush oyunu olduğunu düşündüğüm bu oyunun, ara bölümleri de olacağını öğrendim. Ancak bunu çok da umursamamıştım; sadece kare bir alanda, genişlemeyen (hatta bazen daralan) bu oyun mekanında neler yapacağımı merak ediyordum.

Büyük bir heyecanla oturduğum ekran başından, bazı hayal kırıklıklarıyla ayrıldım ama bu, oyunun genel yapısından hoşlanmadığım anlamına gelmiyor. Ne demek istediğimi daha net ifade etmek gerekirse… Dar alanda kısa paslaşmalar… İlk birkaç bölümde oyunun en eğlenceli oyunmuş gibi hissediyorsunuz. Kompakt bir alan içinde hızlıca düşmanlarınızı alt ederek bir sonraki bölüme geçmek oldukça tatmin edici bir deneyim sunuyor. Modern zamanlarda, dikkat seviyemizin milisaniyelere düştüğü düşünüldüğünde bu kompakt yapı beni güvenli bir alanda hissettirdi. Ancak ilk duvara çarpmam çok uzun sürmedi; oldukça hızlı bir oyun olduğunu fark ettim (anladınız mı, ehehe). İlk boss savaşı sıradan bir bölüm kadar kısa sürdüğünde ise şöyle derin bir “Heeee…” çektiğimi hatırlıyorum. “Sen kesinlikle elde tanışabilen konsollar için tasarlanmışsın.” Biraz araştırma yaptığımda, Bleak Sword’un aslında mobil bir oyun olduğunu öğrendim. Zaten sonundaki DX, yani Deluxe takısı, beni biraz kuşkulandırmıştı ama emin olamamıştım. Bunları anlatmamın nedeni, Bleak Sword’a kötü bir oyun demenin büyük haksızlık olacağı. Ancak orijinal versiyonunu (daha doğrusu platformunu) bilmek, bu basit ve bağımsız yapım karşısında duyulan tutumu daha makul hâle getiriyor.

Bleak Sword DX’in mobil oyun kökenli olmasına rağmen, hiçbir kabul edilemez hatası yok değil; elbette ki var. Örneğin… Kasvetli Kılıç Lüküs (Farkındaysanız Türkçe)… Boss savaşları mobil bir oyundan geliyor olmasına rağmen kalitesiz durumda. Özellikle 4. bölümdeki uçan bir kafatası beni oldukça zorladı. Ayrıca, Boss Rush modu oyunu bitirdikten sonra açılıyor ve dürüst olmak gerekirse bu boss repertuarıyla pek eğlenceli değil. Oyunun gerçek anlamda parladığı alan, bölümler arası adrenalinde yatıyor. Bunun iki ana nedeni var: 1. Eğer aynı bölümde iki kez ölürseniz eşyalarınızı ve tecrübe puanlarınızı kaybediyorsunuz. 2. Bir sonraki bölüme geçerken can barınız %100 tazelenmiyor. Bu özellikler eklendiğinde, ölmeyi bırakın hasar almaktan bile korkar hâle geliyorsunuz. Bu durum, oyunu oynarken sürekli tetikte olmanızı sağlıyor, ki bu da iyi bir şey.

Bu tür oyunlarda hikayenin genellikle bir maşa olduğu inkar edilemez bir gerçek, ancak oyun tamamen Türkçe olarak sunuluyor. Devolver Digital’in sunum tekrarının da Türkçe altyazı ile paylaşıldığını göz önünde bulundurursak, bu alana yatkın olduklarını söylemek pek de abes kaçmayacaktır. Tüm menüler, eşya isimleri ve ara sahneler… Aslında, dolar cinsinden düşündüğümüzde çok da pahalı olmayan ama mevcut Steam kurunda fazladan masraflı gelebilecek bu oyuna Türkçe desteği dolayısıyla bir göz atmak, en kötü ihtimalle istek listesine ekleyip indirim beklemek akıl karı olacaktır.