Borderlands 3 İncelemesi: Beklentiler ve Gerçekler
Borderlands 3'ün incelemesiyle beklentilerinizi ve gerçekleri keşfedin. Oyun dünyasında neler sunuyor, öğrenin!
5 saat önce

Dürüst Olmak Gerekirse: Gearbox ve Beklentiler
Dürüst olmam gerekirse, Gearbox benim favori geliştiricim değil. Hatta daha da fazla dürüst olmak gerekirse, Sega’nın Aliens: Colonial Marines ile bana attığı kazıktan beri pek de hoşlanmıyorum. Ancak biliyorsunuz ki looter shooter türünü seviyorum ve üzülerek belirtmem gerekirse, Borderlands bu konuda oldukça başarılı bir iş çıkarıyor. Mizah anlayışı, loot çeşitliliği ve yetenekleriyle dolu karakterleri sayesinde, bu loot peşinde koşma deneyimini oldukça eğlenceli hale getiriyor. Borderlands 3’ü duyurulduğundan beri dört gözle bekliyordum. Peki, bu 7 yıllık bekleyişe değdi mi? (Evet, Pre-Sequel’ı bilerek dışarıda bırakıyorum.)
“Aynısı Olsa Yeter” Mı?
Borderlands 3’ü beklerken, önceki oyunları oynayıp seven birçok insanın dile getirdiği şey “Borderlands 2 gibi olsun ama daha fazlası olsun”du. Evet, Borderlands 2 her açıdan oldukça iyi bir oyundu, fakat bu 7 yıllık süreçte insanlar elbette biraz farklılıklar ve yenilikler bekliyor. Sonuçta, Borderlands serisinin son oyunu bir önceki konsol jenerasyonunda çıkmıştı ve bu yeni jenerasyonda nelerin mümkün olduğunu bolca gördük. Hala “Aynısı olsa yeter” diyen arkadaşlarımız varsa, iyi haberlerim var: oyun, birçok noktada gerçekten de ikinci oyunun aynısı. Ama bu durum, aynı kalan unsurları her zaman olumlu anlamına gelmiyor. Örneğin, ana görevlerin yapısı neredeyse ikinci oyunla birebir aynı. Bu da, benim için sinir bozucu bir durumdu.
Borderlands 3’ün ana görevlerinin büyük bir kısmı, “Bir yere gitmen gerekiyor fakat o da ne, gitmen gereken yol bir şey yüzünden kapalı, o yüzden daha uzun yoldan gitmen gerekiyor” mantığına dayanıyor. Mesela bir görevde düşmanların ele geçirdiği birini kurtarmanız gerekiyor, fakat girişi kapalı. Oyun içinde bu göreve gelene kadar istediğiniz kadar önünden geçin, o alanın kapalı olduğu bilgisi görevde geldiğinizde ortaya çıkıyor. Görevi veren karakter, haritanın diğer ucundaki bir mekâna gitmenizi söylüyor ve siz paşa paşa gidip tekrar aynı yere dönüyorsunuz. Bu tür görevlerin birkaç kere olması belki kabul edilebilir, ama her ana görevi girdiğimde “Tam burada yolum kesilecek, değil mi?” düşüncesi hoşuma gitmedi. Haritaların genişliği ve harita arayüzünün biraz karmaşık olması da bu durumu pek kolaylaştırmıyor.
Ayrıca, ana görevleri eğlenceli kılan unsurlar genellikle karakterlerin diyalogları ya da monologlarıydı. İkinci oyundaki Handsome Jack’in görev sırasında yaptığı monologlar, bu bahsettiğim görev türünü katlanılabilir kılıyordu. Borderlands 3’te ise bu diyaloglar, bir kısmı gerçekten eğlenceli olsa da, bir kısmı da zorlama hissi veriyor. Örneğin, Tales from the Borderlands’den gelen ve benim orada favorilerimden biri olan Vaughn, bu oyunda sadece catchphrase bağıran bir karakter haline dönüşmüş. Yeni karakterlerden biri olan Ava da sürekli olarak “What you got? You got nothing!” diye bağırmasıyla, zamanla sıkıcı hale geliyor. Tabii ki sadece ana görevleri yaparsanız, bu durum böyle. Ve büyük bir kısım sadece ana görevleri yapıyor. Oyunun mizah anlayışının ve karakterlerinin parladığı kısımlar genellikle yan görevler. Örneğin, yan görevlerden birinde, görevi aldığımız kişinin ailesini öldüren kişiyi öldürmemizi istiyor; ama kimin öldürdüğünü bilmiyor ve iki adayımız var. Biz kanıtların peşinde koşarken, bu iki aday sürekli “Ben öldürdüm gel beni öldür vur beniiii!” diye bağırıyorlar. Bir başka yan görevde ise Vaughn’ın sevdiği bir Bandit yarışma programına katılıyoruz ve bir yandan da sunucu Bandit’i Vaughn’a ayarlamaya çalışıyoruz. Bu nedenle, eğer benim gibi aceleniz yoksa, her ana görevden sonra mutlaka birkaç yan görev yapmanızı öneririm. Hem loot, hem seviye, hem de monotonluktan kurtulmak açısından büyük bir rahatlama sağlayacaksınız.
Senaryo ve Karakterler
Borderlands 3’ün senaryosu, iki yayıncı kardeşin dünyayı ele geçirme ve tüm güce sahip olma hastalığı üzerine kurulu. Gördüğüm kadarıyla çoğu insan bu “kötü” karakterleri pek sevmemiş, ancak ben o kadar sıkıntı çekmedim. Nefret etmek ve “Evet, bunları öldürmem gerekiyor” demek konusunda yeteri kadar sebep veriyorlar. Tabii ki, bir Handsome Jack kadar sinir bozucu ve nefret edilecek kadar değiller, fakat çoğunluğun abarttığı kadar da sıkıcı bulmadım. Bir Borderlands klasiği olarak, oyun bolca popüler ve alt kültür göndermeleriyle dolu. Örneğin, oyundaki meydan okumalardan birinde belirli sayıda “Guardian” öldürmenizi istiyor ve bu meydan okumanın adı, Destiny’de Ghost’umuzun ilk söylediği kelimelerden biri olan “Eyes Up” gibi. Ya da Zer0’nun öldürmemizi istediği özel Goliath’lardan biri olan Heckle ve ikinci formu olan Hyde’ın neye gönderme olduğunu açıklamama gerek yok. Oyun boyunca, ilk Avengers filmindeki Kaptan Amerika gibi “I understood that reference” diyerek dolaştım durdum.
Çok Fazla Seçenek!
Borderlands 3’ü öne çıkaran en büyük unsurlardan biri, oyunun loot ve karakter gelişimi konusundaki çeşitliliği. Yine bir Borderlands klasiği olarak, toplamda 4 karakter bulunmakta ve her karakterin 3 farklı yetenek ağacı var. Her seviye atladığınızda bu yeteneklerden birine puan vererek yeni yetenekleri açmaya doğru ilerliyorsunuz. Ancak Borderlands 3’teki yetenek ağaçları, önceki oyunları “Tamam işte şu yeteneğe vereyim gitsin n’olacak ya” diye oynayan beni, tek tek her yeteneğe bakıp yapabileceğim kombinasyonları düşünmeye yöneltti. Oyunu, karakterlerin en yenisi olan FL4K’la oynayıp bitirdim (tıpkı topluluğun büyük bir kısmı gibi). Ancak, eğer düz DPS buildi yapmayacaksanız seçenekler o kadar fazla ki… Gördüğüm kadarıyla diğer karakterler için de birçok alternatif var ve her karakterle en az 3-4 farklı oyun tarzına sahip olabiliyorsunuz. Benim FL4K’ımın en son hali, oldukça rahat bir solo oyuncu dostuydu; özellikle FL4K’ın yanındaki canavarın düştüğümde beni canlandırabilmesi özelliğini açtığımdan beri oyunda oldukça rahatladım. İnsanların “DPS karakteri” dediği karakterle, ben oldukça orta yollu bir Support-DPS karakteri oluşturdum.
Çeşitlilik konusunda en göz alıcı (kelimenin tam anlamıyla) noktalardan biri de oyundaki özelleştirmelerin bolluğu. Önceki oyunlardaki gibi, yine bolca kaplama, karakter kafalığı gibi unsurlar mevcut. Bunların yanı sıra, silah kaplamaları, ECHO cihazınıza kaplamalar, toplanma alanındaki odanıza koyabileceğiniz dekoratif eşyalar ve silahlarınıza takabileceğiniz süsler gibi birçok şey de bulunmakta. Bu unsurlar, ana veya yan görevlerden ödül olarak gelebilir; ayrıca bosslardan ya da rastgele düşmanlardan bile düşebiliyor. Ve işin en güzel yanı, bu kozmetik unsurları mikro ödemeyle almıyorsunuz! Oyunda, düşmanlardan elde ettiğiniz ya da meydan okumaları tamamladıkça (ve inanın, oyunun sonuna gelene kadar bilmeden bolca tamamlıyorsunuz) Eridium düşürüyorsunuz ve bu Eridiumları kozmetik şeyler için harcayabiliyorsunuz. Envanter sayısı, mermi sayısı gibi şeyleri normal para ile yükseltebiliyorsunuz.
Loot konusunda, Borderlands 3 apayrı bir noktaya ulaşmış. İkinci, hatta ilk oyundan beri bildiğimiz Jakobs, Tediore, Vladof gibi markaların yanı sıra yeni olarak COV, Atlas ve Torgue gibi markalar da mevcut ve her markanın kendine özgü bir özelliği var. Jakobs silahları genellikle herhangi bir element hasarı olmadan, sağlam hasar veren bir yapıya sahipken, Torgue silahları element hasarı verip mermileri bomba gibi atıyor. İstediğiniz her türde, her elementte ve her oynanış biçimine uygun silahlar bulunuyor. Özellikle turuncu renk (Legendary sınıfı) silahların kendine ait apayrı özellikleri olabiliyor; hatta bazıları gizli ve özelliğini keşfetmek tamamen size kalıyor. Aynı şey, kalkanlarda, el bombalarında, sınıf modlarında ve yeni gelen Artifactlerde de geçerli. Eğer mekanikleri seviyorsanız, oyun o kadar denemek isteyeceğiniz şeylerle dolu ki, bir kez oynamak kesinlikle tatmin etmeyecek. Benim hâlâ puanı düşük ama denemek istediğim birçok silah ve zırh var. Bunların da işime yarayacak versiyonlarını Endgame’de düşürmeye çalışmam gerekiyor tabii…
Endgame İçeriği
Oyunun üzen kısımlarından bir diğeri ise, en azından benim için Endgame içeriği oldu. Borderlands 3’ün Endgame içeriği, şu an itibarıyla sadece iki farklı şeyden oluşuyor: True Vault Hunter modu ve Mayhem modu. Ve ikisi de kulağa hoş gelen ama gerçekte o kadar da ilgi çekici olmayan içerikler. True Vault Hunter modu, bildiğiniz New Game+. Yine ana hikâyeyi oynuyorsunuz ama bu sefer düşmanlar daha zorlu ve daha iyi loot düşürüyorlar. Ancak, bu mod benim ilgimi çekmeyi başaramadı çünkü ana görevlerin sıkıcılığını daha önce dile getirdim; ama bu modu benim için öldüren en önemli şey, ara sahne videolarını atlayamıyor oluşumuz oldu. Vaktinde Destiny’de de ikinci-üçüncü karakterimi grindlarken en can sıkıcı noktalardan biri buydu. Basit bir özelliğin hala oyunlarda bulunmaması gerçekten zor. Umarım bir güncellemeyle bu durumu hallederler; yoksa True Vault Hunter moduna dokunmaya pek niyetim yok.
Eğer benim gibi ana hikâyeyi baştan oynamaya niyetiniz yoksa, Mayhem modu daha uygun bir tercih olabilir; fakat onun da pek bir olayı olmadığını söylemem gerek. Mayhem modu, üç farklı seviyeden oluşuyor ve her seviyede oyun daha zorlaşıyor, rastgele “modifier”lar aktif olabiliyor ve elbette, düşen lootun kalitesi de artıyor. Ancak, bu dışında, bolca yan görev, kötü bir Tony Hawk oyunundan adı alınmış Proving Grounds gibi ufak zindanlar ve açık dünyada bulunan bosslar gibi yeni loot için grind yapacağınız birçok şey mevcut. Ancak, altını çizerek belirtmek gerek ki, şu an için normal oyuncuları tutabilecek, farklı içerikler sunan bir Endgame içeriği yok. Benim gibi türü seven, belirli bir türde belirli bir silahı ya da zırhı düşürmek için grind yapacak insanlar oynayacaktır daha uzun bir süre. Benim Shadowkeep çıkana kadar oynamayı planladığım gibi.
Teknik Aksaklıklar ve Sonuç
Borderlands 3’ün önceki oyunlara göre en büyük farklılığı, oynanıştaki ufak ama istenen değişiklikler. Önceki oyunların en büyük sıkıntılarından biri, vuruş hissiyatının neredeyse yok oluşuydu. Ancak Borderlands 3’te her silah, kendine has bir ağırlık ve hissettiriyor. Mermilerin ve yakın saldırılarda kullandığınız ekipmanların gerçekten vurduğunu, düşmanların tepkilerinden hissedebiliyorsunuz. Bunun yanı sıra, kayma ve tutunma gibi, artık FPS oyunlarının bir parçası haline gelmiş mekanikler de, önceki oyunlarda bulunmuyordu. Bu da oyunu, önceki oyunlara kıyasla daha aktif ve hızlı hale getiriyor. Ancak mekanik anlamda ne kadar ilerlediyse, teknik anlamda da birçok sıkıntı var. PC’de bazı özelliklerin kullanılmıyor oluşu, Xbox One X/PS4 Pro’da performans modunun istikrarlı bir oynanış sunamaması ve Xbox One X’in çözünürlük modunda istikrarlı bir 30fps tecrübe sunmasına rağmen PS4 Pro’nun bu modda sıkıntı yaşaması gibi teknik problemler mevcut. Ancak tuhaf bir şekilde, normal PS4’ümde, çok yoğun kapışmalar dışında gayet sağlam bir 30fps tecrübe sundu. Hem de oyunu baştan sona maksimum Field of View ayarında oynarken. Sanırım Gearbox, oyunu normal Xbox One ve PS4’ü düşünerek tasarlayıp, üst seviye konsol özelliklerini sonradan eklemişler. Birkaç güncellemeyle, bu üst seviye konsoldaki sorunların çözülebileceğine inanıyorum. Ancak, çoğu AAA oyunun bir klasiği olarak, bolca bug da bulunmakta. Bazıları, “düşmanlar yerin içine giriyor” gibi komik ve oynanışı çok etkilemeyen şeyler. Ama benim canımı en çok sıkan bug, oyunun önemli ve sonlarına yakın bir boss dövüşü sonrasında oldu. Boss dövüşü biter bitmez bir ara sahne videosu girdi; video bittiğinde kendimi haritadan aşağı düşerken buldum. Karakterim ölmedi, ama oyundan çıkıp tekrar girmek zorunda kaldım ve boss’tan düşen lootumun silah ve zırh dışında geri kalan her şeyini kaybettim. Silah ve zırhı kaybetmememin tek sebebi, Gearbox’ın oyunun toplanma noktasına “Kayıp Loot Kutusu” eklemiş olmasıydı. Yoksa onlar da gitmişti.
Sonuç olarak, yine incelemenin başındaki soruya dönecek olursam: 7 yıllık bekleyişe değdi mi? Hem evet, hem de hayır. Yeni bir Borderlands oyunu için neredeyse bir jenerasyon geçmesini bekledik ve şu an Borderlands 3’e karşı bir “canım cicim dönemi”nde olduğumuz gerçeği var. Ancak bu dönemde olmama rağmen, hala görmezden gelemeyeceğim sıkıntıları mevcut. Bazıları teknik problemler gibi güncellemelerle çözülebilecek, bazıları ise görev yapısı gibi tamamen yeni bir oyunda çözülmesi gereken unsurlar. Ama bu canım cicim dönemi bitse de bitmese de rahatlıkla söyleyebileceğim bir şey var: Borderlands 3, Pre-Sequel’dan katbekat daha iyi!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?