Braid Anniversary Edition: Nostalji ve Satış Krizi Üzerine Düşünceler
Braid Anniversary Edition: Zamanı geri sarmak mı? Nostalji ve satış krizi icat ederken, kahkaha atmayı unutmamakta fayda var!
3 saat önce
Tüm zamanların en başarılı ve en ilginç indie oyunlarından biri olan Braid, oyun dünyasında gerçek bir fenomen haline geldi. Bu oyun, zamanın akışını tersine çevirdiğiniz ilginç bir deneyim sunuyor. Ve tabii ki, “Başka oyun var mı?” diye soran oyun severlere sağlam bir cevap niteliği taşıyor. Ancak bu yıl, Braid Anniversary Edition‘un piyasaya sürülmesi, birçok kişinin bu devrim niteliğindeki oyuna olan ilgisinin ne kadar sürdüğünü sorgulamaya başlamasına neden oldu. Yani, bu bir nostalji patlaması mı, yoksa eski günlerin etkileyici anılarıyla yalnız kalmış bir deneyim mi? Bu soruların cevabını Jonathan Blow’un açıklamalarıyla bulmaya çalışalım.
Öncelikle, Braid Anniversary Edition’un Netflix kütüphanesine de dahil edildiğini belirtmekte fayda var. Bu durum, oyunun geleneksel satış kanalından ziyade, abone sistemine geçiş yapan oyunculara daha cazip gelmiş olabilir. Yani, Braid’i satın almak yerine, Netflix üzerinden “Önden İyi Oynanmış” kuralına uyup oyun oynamayı tercih eden bir kitle mevcut. Gerçekten de, “Neden 20 lira verip oyunu satın alayım ki, Netflix’te oynamak varken?” diyen bir kitle duyuyor musunuz? İnanılmaz bir ikilem! Elbette oyunların ruhu, ambalajında değil, oynayanların yeteneğinde yatar. Ama işte, paranın hakkını vermek de bir o kadar önemli.
Anniversary Edition çıktıktan sadece altı gün sonra, Blow’un ilk değerlendirmeleri başladı. Klasik bir oyun geliştirici cümlesiyle cevap vermişti: “İlk günden bir milyon kopya falan satmadık.” Kafamda bir ses şu an dönüp duruyor: “Hani bir remaster çalışması bu, n’apalım, hayat işte!” Hype seviyesi olarak yeni bir oyunun beklentileriyle aynı yere koyamazsınız, bunu kabul ediyorum ama bu durumda bile Blow’un “Geleceğimiz belirsiz” ifadeleri, sembolik bir sınavdan geçiyormuş hissini veriyor. Bir devin yeni bir güne uyanması gibi…
34 gün sonra, işler daha da sarpa sardı ve Blow’un “Satışlar korkunç” açıklaması ile karşılaştık. “Köpek boku gibi sattı” ifadesi beni gerçekten güldürdü. Geliştiricinin ruh halini anladım, çünkü her bir gün yeni bir döngünün kapılarını açıyor ve yaratıcılığın bitmek bilmeyen sancılarını hissettiriyordu. Ayıptır söylemesi ama Blow, eski nostaljik oyunları örnek göstererek satışların vasat olduğunu vurguladı. E ama günümüzde hayatta kalmak için nasıl bir formül bulacak, işte orası sıkıntılı!
Ve şimdi, 74 gün sonra Blow’un Jai adlı programlama dili üzerinde çalıştığını duyuyoruz. Fakat “Tam zamanlı çalışan kaç kişi var?” sorusunda aldığı yanıtta yüzümüzü buruşturmak zorunda kalıyoruz. “Sıfır, çünkü kimseye maaş vermek için bir gelirimiz yok!” Geliştiricilerin bu durumu her yıl daha da kötüleşen fiyatlandırmalarla birleşince, onları anlayabiliyorum. Yani, Blow’un gelecekte yeni bir oyun ya da Jai teknolojisi çıkarması çok uzun zaman alacak gibi görünüyor.
Oyun piyasası, büyüleyici ve karmaşık bir evren, içinde kaybolmak ise hepimizin kaderi. Ancak, bir yere varabilmek için belki de önce geçmişle yüzleşmemiz gerekiyor. Braid’in geçmişi bizi buraya getirdi, ama geleceği için biraz daha sabıra ihtiyacımız olacak gibi görünüyor. Ve şu an Blow’un “Satışlar korkunç, acayip korkunç” sözlerini duyduğumda sadece biraz gülümsüyorum; çünkü bu oyun dünyasında her şey mümkün! İyi ya da kötü, emek harcayan her geliştirici bir şekilde yolunu bulacaktır. Heyecanla bekliyoruz, değil mi? Umudun sonu yok!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?