Call of Duty: Vanguard’daki Tarihsel Karakterler ve Gerçeklerin Sınırları

Call of Duty: Vanguard, hem heyecan verici bir oyun deneyimi sunmaya çalışırken hem de tarihten ilham alan karakterler ve olaylar ile geçmişin izlerini taşıyor. Ancak şöyle bir durum var ki, oyun dünyası, tarihi figürlerin yerinde hayali karakterler görmek konusunda oldukça hassas. Hayali kahramanlar yaratmakla tarihsel gerçekler arasında bir denge kurmaya çalışmak, yapımcıların işini daha da karıştırıyor. İşte bu nedenle, yönlendirilmiş gerçeklikle eğlenceli kurgunun harmanlandığı bu oyunda, bazı karakterlerin dönüşümü amansız tepkilere neden olup, “Aman Tanrım, bu neyin nesi?” sorularını akıllara getiriyor!

Örneğin, oyunda yer alan Charles Hazlitt Upham’ın durumu tamamen bir kargaşa. Bu gerçek kahraman, 1941 yılında Girit ve 1942’de Mısır’da iki kez Victoria Haçı ile ödüllendirilerek tarihteki iki Victoria Haçı almış tek kişi olma özelliğini taşıyor. Şimdi bir de bakıyorsunuz ki, bu efsanevi Yeni Zelanda askeri, Lucas Riggs adında bir Avustralyalıya dönüşüyor. Ha şaka gibi değil mi? Yeni Zelanda ve Avustralya zaten komşu ülkeler ama birbirlerine benzetilmek biraz da “bu ne cüret!” anlamında bir durum. Kısacası, Yeni Zelandalılar, “Seyfi Onbaşı’yı Yunan Seyfiyakis olarak görmek gibi bir şeyle karşı karşıyayız,” diye fısıldarken, ortam iyice geriliyor.

Yeni Zelanda’nın bu açıklamaları hiç de abartılı değil. “Charles Upham’ın önemi yadsınamaz. Tarihte hiçbir asker iki Victoria Haçı ile ödüllendirilmemiştir. Bu inanılmaz başarı yalnızca bizim ülkemize, Yeni Zelanda’ya aittir,” diyorlar. Bu tür açıklamalar, aslında sadece bir saygı duruşu değil, aynı zamanda tarihi değerlere sahip çıkmanın bir göstergesi. Ne de olsa, herkesin kahramanı olduğu dönemin tarihi figürlerine biraz daha saygı duymalıyız.

• Upham ile Lucas Riggs’in kimlik değiştirmesi, sadece bir karakter tercihi değil, tarih algısı ile oynama anlamına geliyor.
• Vanguard’daki diğer karakterler – Polina Petrova, Arthur Kingsley ve Wade Jackson – neyse ki daha az sorun yaratan gerçek kahramanlardan esinlenmiş.
• Ancak Lucas Riggs’in Avustralyalı olarak tasvir edilmesi, aslına bakarsanız kafa karıştırıcı. Oysa ki bu karakterin tam olarak nerede yer aldığı belli.
• Oyun yapımcıları, tarihsel olaylarla kurguyu harmanlarken biraz daha dikkatli olmalılar!

Sonuç olarak, Call of Duty: Vanguard 5 Kasım’da çıkıyor ve herkes heyecanla bekliyor. Ancak bu günler geçmeden önce, tarihsel karakterlerin hakkını vermek ve onların yerlerine başka karakterler koyarken daha özenli davranmak, elzem görünüyor. Bu sadece oyuncuları değil, aynı zamanda tarihi kahramanlara olan saygıyı da korur. Aksi takdirde, oyunda gördüklerimiz, sadece birer karakter olmaktan çıkar ve tarih algımızda hasara sebep olabilir. Unutmayalım ki tarihin komedisi, bazen trajedinin yanında yatan açık bir kapıdır!