Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

7 dakika okunma süresi

8

Conan Unconquered: Beklentilerin Altında Kalan Bir Strateji Oyunu

Conan Unconquered, bekleneni karşılamayan bir strateji oyunu. Aksiyon ve zorluk dolu bu deneyimi keşfedin.

admin

1 gün önce

Conan Unconquered: Beklentilerin Altında Kalan Bir Strateji Oyunu

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

Westwood’un kapanması, aradan geçen bunca yıla rağmen hala strateji severler için kanayan bir yaradır. Öyle ki, bize Command & Conquer gibi harika bir seri ve Yuri gibi unutulmaz karakterler kazandıran bir stüdyodan bahsediyoruz. Benzer bir durum, biraz farklı bir perspektiften bakıldığında Conan için de geçerli. Yıllardır Kimmeryalı barbarımızı bizzat yönettiğimiz ve düşmanlarımızın kellesini aldığımız bir aksiyon oyununu bekleriz. Ancak, ne yazık ki ülkemizin en çok sevilen çizgi roman kahramanı olan Conan, video oyun dünyasında adına yaraşır bir yapım bulamadı. İşte bu yüzden, Petroglyph Games’in, yani eski Westwood çalışanlarının Barbar Conan temalı bir strateji oyunu yaptığını duyduğumda heyecanlanmıştım. Sonuçta, Star Wars: Empire At War, Grey Goo ve 8-Bit Armies gibi başarılı projelere imza atmış bir stüdyodan bahsediyoruz. Kimmeryalı barbarımızın komuta ettiği orduları yönetmek ve çeşitli düşmanlara karşı savaşmak kulağa oldukça cazip geliyordu. Ancak, kâğıt üzerinde oldukça ilginç görünen bu fikir, bazı tasarım kararları nedeniyle potansiyelini kaybetmiş gibi görünüyor.

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

Crom, Ölüleri Say!

Conan Unconquered, bildiğimiz tarzda bir gerçek zamanlı strateji (GZS) oyunu değil. Bunun yerine, kısa süre önce oldukça olumlu yorumlar alan They Are Billions oyununu örnek alarak bir yol izlemiş. Yani, karşımızda üs kurup, asker çıkarıp düşman ordusunun kalesini fethetmeye çalıştığımız bir oyun yok. Onun yerine, giderek kalabalıklaşan düşman saldırılarına karşı kalenizi korumanız gerekiyor. Bu da demektir ki; etrafa surlar çekmeli, nöbetçi kuleleri dikip üzerlerine okçular yerleştirmeli, gerekli kaynakları toplamak için binalar inşa etmeli ve savunmamızı güçlendirecek teknolojileri araştırmalıyız. Kaynak yönetimi ve kule savunma mekaniklerinin bir karışımı olarak özetleyebiliriz oyunu.

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

Petroglyph çalışanları, ilk geliştirici videolarından beri böyle bir yol izleyeceklerini açıkça belirtiyordu. Açık konuşmak gerekirse, They Are Billions’ı oynamadım, dolayısıyla ikisi arasında bir karşılaştırma yapamam. Ancak, Conan Unconquered’ın bu mekanikleri başarılı bir şekilde uyguladığını söyleyebilirim. Oyun sizi sürekli diken üstünde tutacak şekilde tasarlanmış. Ordu kurabilmek için adama, adam üretebilmek için evlere, ev inşa edebilmek için oduna, odun kesebilmek içinse yine adama ihtiyacınız var. Böyle bir kısır döngünün ortasına atıyor oyun sizi. Bu sebeple, kaynakları idareli kullanmalı ve bir sonraki hamlenizi dikkatlice planlamalısınız. Aksi takdirde, yüzlerce kişilik gruplar halinde saldıran düşmanlara karşı hiçbir şansınız kalmıyor. Çünkü oyun gerçekten zor ve hata affetmiyor.

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

Düşmanlar, başlangıçta yalnızca kılıçlı veya yaylı askerler olarak saldırırken, oldukça kısa bir süre içinde seviye atlayarak atlı süvarilere, mancınıklara ve büyücülere dönüşüyorlar. Daha sonra dev örümcekler, kocaman akrepler, ateş devleri ve devasa yarasalar gibi canavarlara da rastlıyorsunuz. Yarasaların surları aşarak doğrudan üssünüze dalması ve örümceklerin duvarların üstünden geçebilmesi gibi hoş ayrıntılar dikkat çekiyor. Ayrıca bazı haritalarda çok güçlü nesneleri koruyan devasa canavarlar da mevcut. Eğer bunlardan birini alt etmeyi başarırsanız, o büyülü nesneyi kahramanınıza verebiliyorsunuz. Ek olarak, kum fırtınası ve cesetlerden hastalık kapma gibi mekanikler de oyunun ilgi çekici yönlerinden.

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

Kahraman seçimi de oldukça önemli. Bölüm başlarında istersek Conan’ı istersek de Korsan Valeria’yı seçebiliyoruz. Bunun dışında, Büyücü Kalanthes ve Kral Conan da oyunda yer alıyor; ancak onlarla oynayabilmek için ilk gün DLC’sini satın almak zorundayız. Her karakter, tecrübe puanı topladıkça seviye atlıyor ve özel yetenekler kazanıyor. Bu yetenekler sayesinde düşman grupları karşısında önemli bir avantaj elde edebiliyoruz. Normal askerlerimiz de seviye atlayarak daha yetenekli hale gelebiliyor. Kahramanlar, beş kez seviye atlarken, diğer birimler sadece bir kez seviye atlayabiliyor. Oyunun en etkileyici unsurlarından biri kesinlikle müzikleri. Arada, Civilization V’ten de hatırlayabileceğiniz, yanılmıyorsam Ömer Faruk Tekbilek’e ait olan Osmanlı ezgileri bile mevcut. Bunun yanı sıra, seslendirmeleri ve grafikleri de, bir strateji oyunu için tatmin edici düzeyde.

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

Ne Umduk, Ne Bulduk

Ancak, burada bahsettiğim her şey oyunun vasat yanları tarafından gölgede bırakılıyor. Öncelikle, Conan Unconquered, içerik açısından oldukça kısır bir oyun. Elimizde yalnızca beş görevden oluşan bir senaryo modu ve “Unconquered” adlı bir sonsuz (endless) mod bulunuyor. Oyunun hikayesi, Robert E. Howard’ın “Kara Dev” (Black Colossus) adlı kısa hikayesine dayanıyor. Ancak senaryo namına görebileceğiniz tek şey, görev başlarındaki birkaç satırdan ibaret. Gerçekten de senaryo modundaki bu beş haritadan ilki, sadece bir eğitim görevi. Beş düşman akınıyla karşılaşıp hemen bitiriyoruz. Böylece geriye yalnızca dört bölüm kalıyor.

Daha da kötüsü, her bölüm başında kahramanınızın tüm yetenekleri sıfırlanıyor. Rütbe atlattığınız askerler kayboluyor ve her şeye en baştan başlamak zorunda kalıyorsunuz. Ayrıca, hiçbir zaman videolarda gösterilen o devasa orduları da oluşturamıyorsunuz. Düşmanlar yüzlerce kişilik ordularla surlarınıza dayanırken, siz arkanızda sadece üç kılıçlı asker ve kulelerinizde birkaç mızraklıyla savunma yapıyorsunuz. Hani belki 25. dalgadan sonra bizim ordumuz da büyüyordur, ama o noktaya kadar dayanmak da mesele… Oyun, Khoraja topraklarında geçtiği için elimizdeki tek harita çeşidi çöl. Dolayısıyla, hangi bölümü seçerseniz seçin, karşılaştığınız şey aynı çölün biraz daha değişik hali oluyor. Senaryo modunda haritaların rastgele oluşturulmaması da bir diğer dezavantaj.

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

İkinci oynayışımızda, düşmanların nereden geleceğini ve nerelere sur çekmemiz gerektiğini bilmek bize bir avantaj sağlıyor. Ancak bu durum, oyunun tekrar oynanabilirliğini de büyük ölçüde baltalıyor. En büyük hayal kırıklığıysa, uğrunda videolar çektikleri ve aklımızı başından alacağını iddia ettikleri co-op modu oldu. Neden mi? Çünkü senaryo modunu co-op olarak oynayamıyorsunuz. Sadece, rastgele bir haritada bir arkadaşınızla co-op seçeneği sunuyorlar. Her ne kadar bu şekilde oynamak eğlenceli olsa da, amacın eksikliği gerçeğini değiştirmiyor. Oyunda çok oyunculu (multiplayer) ya da karşılıklı savaşma (skirmish) seçenekleri de bulunmuyor. Yalnızca iki karakterle oynayabiliyor, geri kalan iki tanesini ise DLC duvarının arkasına saklıyorlar. Bu da başka bir büyük eksiklik.

Conan Unconquered: Bir Hayal Kırıklığı mı?

Oldu mu Şimdi, Oldu mu Ya?

Kısacası, iyi bir potansiyele sahip ancak bunu başarıyla kullanamayan bir yapım var karşımızda. Hatta bu, tam bir oyun değil; yarım bir oyun gibi. Erken Erişim olarak çıksa kimse yadırgamazdı muhtemelen. Ancak sadece beş görev ve iki kahraman içermesi, şu haliyle kabul edilebilir gibi değil. Belki bütçeleri yetmemiştir diye düşünmeden edemiyor insan. Ya da belki de ileride ücretsiz güncellemelerle oyunu geliştirip daha iyi hâle getirebilirler. Ama eğer o içerikleri DLC olarak satmak için çıkardılarsa, vay hâllerine…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?