Deadlock’ta Durdurma Tuşuna Yenilikler: Eğlence ve Zorluklar Arasında

Deadlock henüz hayatının baharındayken, Valve bu minik oyuncağı daha geliştirmenin ön aşamalarında tutmaya devam ediyor. Şu anda bu oyun, “ön geliştirme” adı altında bir laboratuvar deneyine benziyor; yani, birkaç denek (oyuncu) ve tuhaf durumlarla karşılaşıyoruz. Mesela, bir savaş sırasında aniden gelen bu beklenmedik *bug’lar*, ping seviyelerinin tavan yaptığı anlar ve en kötüsü durdurma tuşunun varlığı, oyuncular için tam bir kabusa dönüşmüş durumda. Saatlerce süren bir mücadele içinde düşmanla karşı karşıya gelirken, “ben durdurdum!” diyen bir arkadaşınızın aniden oyunu durdurması, size “böyle arkadaş olur mu?” düşündürten anları yaşatıyor. Tabii, bu duruma Valve müdahale eylemeden duramadı. Birazcık mantıklı bir çözüm bulmak kaçınılmazdı.

Oyuna gelen son güncellemeyle birlikte, birçok oyuncunun canını sıkmaya devam eden durdurma tuşu, artık ciddi bir değişim geçirdi. Önceden her istediğinizde durdurarak maçın heyecanını yarıda kesme şansına sahipken, şimdi takım olarak yalnızca bir kez oyun durdurma hakkına sahipsiniz. Hatta bu hak, toplamda sadece 3 durdurma ile sınırlı. Yani, takımın en deneyimli oyuncusu durağan bir durumdan kurtulmak için panik halinde tuşa basar ve diğer ikisi gülmekten katılırken, atmosfer bir anda kahkaha tufanına dönüşebilir!

Bununla birlikte, bu sınırlamalara rağmen, durdurma sisteminin getirdiği sorunlar tam anlamıyla yok olmadı. Bir de bakmışsınız, adamın biri “şeytanla dans ediyoruz, durun!” deyip oyunu durdurmak için tuşlamaya çalışırken, diğerleri duruma kulak asmaz ve ormanlarda kaybolmuş bir rugby topu gibi o maçta sürüklenir durur. Valve bu değişikliği yapmışsa da, oyuncular duraklamaları abartacaklarından ve sık sık maçı durduracaklarından neredeyse eminler. Sonuç olarak, bu yeni sistem bir nebze daha mantıklı olsa da, eğlence yerini birkaç ilginç anısı ile birlikte kaybetmeden devam ediyor!

İşte buradan çıkılması zor bir durum söz konusu; bir taraftan, durdurmanın azalması olumlu bir gelişme olarak görülüyor, diğer yandan ise, hala derin ve gizemli bir sinir krizi yaşamak kaçınılmaz. Belki de bu davranış, “savaş esnasında tuşun faresiyle oynamak yerine, takım kafa kafaya verip birlikte hareket edersek daha eğlenceli olur” anlayışına evrilecektir. Unutmayın ki, oyun oynamanın tadı dostlarla yapılan o kahkaha dolu anlarda gizlidir! Ama şimdi herkes oyunu tam gaz devam ettirmeye çalışırken, işlerin ciddiye bindiği bu durmaksızın ‘’dur! oyun!’’ diyenlerle dolu bir atmosferde tıpkı bir alışveriş merkezinde kaybolan bir çocuğun hissettiği türden bir karmaşa içinde olduğunuzu hissetmeniz olasıdır. Sonuçta, böyle bir durumda eğlenmeye devam etmek için herkesin hevesi yeter de artar bile!