Destiny 2: Lightfall İncelemesi – Hayal Kırıklıkları ve Yenilikler
Destiny 2: Lightfall incelemesi ile hayal kırıklıkları ve yenilikleri keşfedin. Yeni içerikler ve eleştirilerle oyunun derinliklerine dalın!
2 saat önce

Böyle bir başlangıç yaptığım için kusura bakmayın ama içimdeki düşünceleri artık bastıramadım: Lightfall hakkında karmaşık hisler içerisindeyim. Neyse ki düşüncelerimi biraz toparlayabildim. Çünkü Lightfall, hem harika yönleri hem de büyük hayal kırıklıkları barındırıyor. Bu çatışmanın kökeni ise, kuşkusuz, önceki ek paket olan The Witch Queen. Bu ek paket, şimdiye kadar en yakın hissettiğim mükemmel bir deneyimdi. Geri dönüp eski incelemelerime bakınca, ona 9 puan verdiğimi ve Destiny tarihinin en iyi ek paketi olduğunu düşündüğümü gördüm. Şahsen bu puanın ve unvanın arkasındayım. Harika bir hikaye anlatımı, Savathûn’un karakteri, raid içeriği, sezonlar ve ücretsiz güncellemeler, tüm bunların ışığında Lightfall‘ın nasıl daha iyi olabileceğini merak ettim. Çünkü Bungie, “bu artık zirve” sözlerinin geçersiz olduğunu çoktan ispatlamıştı. Her ay, her sene bir öncekinden daha iyisiyle karşılaşınca insanın şaşırması zorlaşıyor. “Bungie bunu yapıyor!” demekten kendimi alıkoyamaz olmuştum. Ancak, Lightfall’da bu keyfim bir anda sarsıldı. İncelemenin başlangıcı, ek paketin içeriğinden ziyade ruh halimle mücadelemi aktarıyor gibi oldu ama ne yapalım, bunları tartışırsam daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum ve bu yüzden hemen konuya dalıyorum.
Bungie’nin anlattıkları… Yok mu? Bu kadar heyecan duymamızın kuşkusuz arkasında bu yıl anlatılacak hikaye var. Çünkü Light-Darkness destanının sondan bir önceki ek paketiyle karşı karşıyayız ve The Witch Queen‘de tanıştığımız The Witness’a daha önce hiç bu kadar yaklaşmamıştık. Artık adını, görüntüsünü biliyorduk ve 9 yıllık bir maceranın ardından bu ayrıntılar bile hayranları heyecanlandırmaya yetiyordu. The Witness, şimdiye kadar gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyordu; hem görünüşü hem de gücüyle. Tanrı’ları yendik, zaman yolculuğu yaptık, alternatif gerçekliklerdeki Vex zihinlerini yok ettik, Black Garden’ın derinliklerine daldık ve bilinen son Ahamkara’nın kalbini söktük. Ancak bu maceraların hiçbirinden The Witness gibi bir şey çıkmadı. Tek bir hareketle düşmanlarını yok edebiliyor ve zaman ve mekan kavramını aşıyor gibiydi. Arkadaşlarına bir miktar güç vermesi bile gerçekten bir zorluktu. The Witch Queen‘de “Bu kadar ölüm yeter, bu kadar yaşam yeter,” demişti ama o tek kaşlı uzaylının asıl amacı neydi? Ve bir oyuncu olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki: Önceden bildiklerimden daha fazlasını bilmiyorum!
Aslında Lightfall‘un en büyük fiyaskosu tam burada başlıyor. Hikaye ve anlatım tam anlamıyla hayal kırıklığı yaratıyor. Şimdiye kadar sadece lore’larda anlatılan, oyunda ise hiç gösterilmeyen bir şeyi herkes biliyormuş gibi davranıyor ve sorgulamadan kabul ediyorlar. İşte burada bir problem var sevgili yazarlar: Ben bilmiyorum o şeyin ne olduğunu! Tüm Hollywood klişeleriyle dolu olan sahneler izlemektense daha derin bir anlatım sunamaz mıydınız? Hatta belki biraz daha içerik ekleyip hikayeyi uzatabilirdiniz. Lightfall‘ın hikayesine gelince, en sık duyduğum kelime bu: Bilmiyorum. Bilmiyorum, neden böyle bir anlatı stili seçtiniz, The Witch Queen gibi bir şeyi ortaya çıkarabiliyorsanız niçin bu istikrarı sürdüremiyorsunuz? The Witch Queen‘de de uzaktan çalışmıştınız, Lightfall‘da da. Bunu bahane olarak öne sürebilir miyiz? Bu kadar fazla yargılayıcı oldum ama bir itiraf yapmalıyım: Hikaye sırasında eğlenceli anlar yaşadım. Her ne kadar hayal kırıklığına uğramış olsam da eğlenmeyi başardım. Bu durumun biraz da yeni element Strand ile ilgili olduğunu belirtmeliyim, fakat atmosfer ve sanat tasarımı her zamanki gibi göz alıcıydı. Ancak dikkatimi çeken başka bir konudan bahsetmek istiyorum: Karakter kadrosu. Kadro demeye bin şahit var. Üzerinde tartışmak bile gereksiz: Gardiyan (biz dümdüz), Osiris, geçici olarak Caiatl, Rohan, Nimbus, Calus, The Witness. İyi de, Eris nerede? Drifter ise nerede olduğu belirsiz. Sanki seslendirme bütçesi yokmuş gibi, karakter kadrosunun azlığı dikkate alındığında bunu göz ardı edebilirim ama Nimbus’un gelişimine ne diyeceğiz?
Şimdi bir şeyi söylemem gerekli: Diğer karakterler harika bir şekilde resmedilmiş. Osiris hiç bu kadar gergin görünmemişti. O kadar panik içinde ki bazen bağırıyor ve çağırıyor. Bu küçük macerayı hiç unutmayacağını düşünüyorum. Diğer yandan, Rohan bir görev adamı. Düşmanlarımızın ortak olduğunu gördüğünde hemen müttefik olmaya hazır birisi. Beklenmedik bir şekilde, müttefikimiz Caiatl’ın geçmişine dair bilgiler ediniyoruz ve Calus’un ihtişam düşkünlüğünü tekrar gözler önüne seriyoruz. Ancak Nimbus… O karakter benim için tam bir hayal kırıklığı. İlk karşılaştığımda, Cayde-6’nın boşluğunu doldurmak üzere yazıldığını düşündüm ama bu büyük bir yanılgıydı. Cayde-6’ya saygı duymamak olacağına şüphe yok. Karakter gelişimi ne peki? Nimbus, koca ek paketin kesinlikle en etkileyici (olması gereken) sahnelerinin ardından hemen eski haline dönüyor!
Derdime derman Spider-Man (Nimbus mizacı) Hikaye, anlatım ve karakterler açısından durum pek iç açıcı değil; peki ya geri kalanlar? Nihayetinde bizi bir yıl boyunca oyalaması gereken bir ek paket var karşımızda. Lightfall‘un hikayesi dışında geri kalan HER ŞEY mükemmel. Oynanışı, içeriği, ücretsiz güncellemelerle değişen elementleri, sezon ekonomisi, açık dünyası… Abarttığımı düşünmeyin, her şey çok iyi. İlk önce Strand üzerine konuşmak istiyorum. Hikaye boyunca adını sık sık duyduğumuz yeni alt sınıf. Başlangıçta aramızda soğuk bir ilişki varken, ilerleyen zamanlarda gerçekten eğlenceli bir alt sınıf olduğunu fark ettim. Strand ile ilgili söyleyebileceğim ilk şey, sonunda Destiny’de grappling hook atabilmemiz. Üstelik bu kancayı her yere atabiliyoruz; havada boş bir alana, başka bir Gardiyan’a veya düşman gemilerine! Kancayı ilk başta kullanmanın zor olacağını düşünüyor olabilirim, fakat yanılıyormuşum. Kancayı attıktan sonra zamanlamanızı iyi ayarlarsanız, karakteriniz öne atılarak bir saldırı boyutuna geçiyor ve bu saldırı ciddi hasar veriyor. “Zaten her yere uçabiliyorsun, hasar vermeye gerek yok” demeleri hoşuma gitti. Hikaye görevlerinde Strand yeteneklerinin yenileme süresi oldukça kısa olduğundan kancayı rahatça kullanabiliyorsunuz. Ancak hikaye sona erdiğinde ciddi bir bekleme süresiyle karşılaşıyorsunuz: Kancanın bekleme süresi çok uzun! Ama doğru dizilim ve ufak bir çabayla bu sorunu çözmek mümkün. Ayrıca Tangle adı verilen nesnelere kanca atarak bekleme süresini tamamen sıfırlayabilirsiniz. Düşmanınıza Tangle’ı fırlatıp, ardından kancayla uçarak gitmek müthiş bir keyif veriyor. Diğer alt sınıflara hiç muhatap olmamış gibi hissediyorum.
Bu kadar çok övgüden sonra yanlış anlaşılmak istemem; Strand sadece bir grappling hook’tan ibaret değil. Düşmanlarınıza, kelimenin tam anlamıyla, yukarıla doğru fırlattığınız bir tür bomba da var. Bu bomba düşmanlarınızı hareketsiz kılıyor. Son olarak, Threadling isimli küçük yaratıklar da mevcut. Bu, farklı bombalarla veya sınıfınızın yeteneğini kullanarak ortaya çıkarabileceğiniz küçük böceklerdir. Her sınıf için birbirinden farklı iki aspect ve tüm sınıflar için ortak olarak kullanılan on dört fragment mevcut. Şimdilik diyorum çünkü ilerleyen sezonlarla daha fazlasının geleceğini biliyoruz, tıpkı Statis’te olduğu gibi! Strand’in ve fragment’lerin kasılması çok kolaylaştırılmış. Beyond Light’ta gelen Statis’i kasarken belli başlı etkinlikleri yapmanız gerekiyordu ve haftada sadece iki kere uygulanabiliyordu. Artık zorla yapmaya gerek bırakmıyor; istediğiniz yerde, istediğiniz gibi Strand’ınızı takın ve eğlenin. Harika olmadı mı?
Tower-Neomuna Yolcuları aracımız 5 dakika içinde kalkacaktır Destiny için “bilim kurgu” diyoruz ama unutulan bir başka etiket de post-apokaliptik yapısıdır. Last City gerçekten de bilinen tek şehir olduğu için öyle anılıyor. Daha önce Farm isminde ufak bir yaşam alanı dışında başka bir şehir ile karşılaşmadık. Ancak şimdi Neomuna ile yeni bir şehir keşfettik. Güneş Sistemi’nin diğer gezegenleri Golden Age döneminde yaşanabilir hale getirilmişken, düşman saldırılarına yenik düşmek üzere tasarlanmış. Yıkılmış binalar, terkedilmiş sokaklar ve doğayla iç içe geçmiş bir yapıyla karşılaşıyoruz; ancak Neomuna neon ışıklarıyla parıldayan bir şehir. Neomuna’nın varlığını nasıl öğrendiğimiz ise önemli bir soru. Osiris, Savathûn’un etkisiyle Cloud Strider’ları keşfettiği bu şehri öğreniyor. Cloud Strider’lar bizim hakkımızda birçok şeye vâkıf. Bize hem Cloud Strider’ları hem de Neomuna’yı keşfetmek kalıyor. Bu şehirde yaşayanların bağlı olduğu CloudArk ağı, arcade oyun salonları şeklindeki Lost Sectorlerle ve dikey mimarisiyle Neomuna, gerçekten de burada yaşam olduğunu hissettirebiliyor.
Neomuna güzel ama, burada neler yapabiliyoruz? Dürüst olmak gerekirse, diğer Destiny gezegenlerinde ne yapıyorsak onu yapıyoruz. Ek olarak iki etkinlik daha var ama: Terminal Overload ve Vex Incursion. Public event mantığındaki bu etkinliklerin büyük farklılıkları yok. Neomuna’nın silahlarını ve Exotic eşyaları elde etmek için bu etkinliklerden geçiyoruz. Bungie, Exotic eşya elde etmenin tek yolunun üst düzey Lost Sector farm’lanması olduğu konusunda bir rahatsızlık duyuyordu; bu yeni etkinlik ile bunu çözmeleri çok hoş. Ek olarak, Lightfall web sitesinde Terminal Overload etkinliği için 6 kişilik bir etkinlik olduğu belirtilmişti. Bu, insanlarda The Witch Queen‘deki The Wellspring gibi bir deneyim hissiyatı uyandırdı. Ancak olan durum böyle değil. Max 3 arkadaşınızla birlikte etkinliğe katılabiliyorsunuz ve yine beni açık dünyaya atıyorsunuz yani bu ayrı bir etkinlik seçeneği değil. Oyuncular bu etkinliğin The Wellspring gibi olabilmesi için Bungie’ye baskı yapmaya şimdiden başladı. Bakalım gelecekte bu durumda bir değişiklik olacak mı?
Seviyorum ama kimi, En tatlı birisini… Zaten kafanız karıştı, biliyorum. Olsun, baş harfleri aklınıza getirir, zira Destiny 2’yi artık bunlarla düşünmek zor. Eğer bu berbat akrostişi anlamadıysanız… Konuyu sezona getirme çabası içerisindeyim. “Şimdi sezonu ek pakete dahil mi düşünmemiz gerekli, yoksa ayrı mı ele almalıyız?” şeklindeki düşüncelerimi artık aştım. Eğer ek paketin temel halini alırsanız sezonu da otomatik olarak almış oluyorsunuz. Yani, Bungie bile bu ikisini birlikte değerlendirirken ben neden ayırmalıyım ki? Season of the Defiance, Lightfall‘ın sona erdiği yerden bayrağı devralıyor. Reef‘in kraliçesi Mara Sov tekrar karşımızda ve güçlerini bizimle paylaşmaktan çekinmiyor. Queensquard yani Kraliçe’nin Koruması olarak yer aldığımız bu sezonun içeriği ve loot’ları gerçekten harika. Hikayesiyle ilgili şimdilik bir şey söylemem zor çünkü diğer sezonlar gibi bu sezon da hafta hafta ilerliyor. Ancak burada vurgulamak istediğim daha önemli bir mesele var; Bungie, sıkıcılaşan sezon ekonomisini değiştirmeye başlıyor. Shadowkeep döneminden bu yana her sezonun kendine özgü bir para birimi oluyordu. Bu para birimini en hızlı elde etmenin yolu ise sezon etkinliğini doğrudan yapmak oluyordu. Doğru yükseltmeli upgrade’leri alırsanız, bağımsız etkinlikler de bu para birimini düşürüyordu. Ancak artık bu “para birimi” kaldırıldı. Tüm tanıdık satıcılar, engram sistemine geçti ve bu durum kesinlikle harika bir yenilik! Hem sezon etkinliğinde hem de Terminal Overload‘da bir anahtar türü var; bu anahtarlar loot almak için değil, ek loot almak amacı taşıyor. Böylece, “anahtarım yok, o yüzden oynamayayım” düşüncesinin önüne geçilmiş durumda.
Bungie’nin ilerleyen zamanlarda sezon vendor’larının geliştirilmesini kaldıracağını biliyoruz. Çünkü Shadowkeep’ten beri birçok şey aynı kalmış durumda. 1 Ekim 2019’dan beri, durumun ciddiyetini daha iyi ifade eder. Yaklaşık 4 senedir aynı tasarım anlayışı… Yuh!
Böyle build’in craft’layanı da olur evelallah! Destiny‘de dizilim yapmak, özellikle son seviye içerik oynuyorsanız oldukça önemlidir. Oyun tarzınızı doğrudan etkileyen faktörlerden birisi. Yeteneklerin bekleme süresini azaltmayı mı, yoksa hızla can kazanmayı mı seçeceksiniz? Ya da düşman safhalarının içine dalmak için biraz dayanıklılık mı iyi gelirdi? Tüm bu karar mekanizmaları zırhlarınıza eklediğiniz modlarla ve dolayısıyla yaptığınız dizilimle alakalı. Destiny 2’de şu ana kadar üç farklı dizilim tipi vardı: Charge with Light, Warmind Cell ve Elemental Well. Bunlara bazen güçlendirmeler geldi, bazıları zayıflatıldı; bu süreçte belli başlı metalar ortaya çıktı. Örneğin, kimse Warmind Cell kullanmıyordu. Charge with Light’a gelen nerf’ler yüzünden Elemental Well kullanımı baskın hale gelmişti. Ancak şimdi durum oldukça değişti. Warmind Cells artık yok, RIP in Pepperonis’leriniz hazırsa, teknik olarak Charge with Light ve Elemental Well de mevcut değil. Armor Charge adında yeni bir sistem getirildikten sonra, düşmanları süper kullanarak öldürmek ya da taktığınız modların gerekliliklerini yerine getirmek artık mümkün. Uzun lafın kısası, gerçekten de Charge with Light ve Elemental Well sisteminin mükemmel bir birleşimi olmuş.
Daha önce zırhların sunduğu Void, Solar, Statis gibi elementler artık yok. Strand‘ın gelmesiyle yeni modların nasıl olacağını merak ediyordum. Bu sistem duyurulmadan önce, kullanmak zorunda kalacağımız modların yer alması gerektiğini düşünmüştüm. Artık her modu ister istediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz. Bu durum ayrıca bir konfor değişikliği de getiriyor; karakterimdeki build’leri üçüncü parti “Destiny Item Manager” (DIM) üzerinden kaydediyordum. Herhangi bir elemente ihtiyaç duyduğumuzda, orada bulamadığım durumlar olmuştu. Ancak artık böyle zahmetler yok, hatta DIM’e bile ihtiyacım yok!
DIM gibi üçüncü parti bir aracı kullanmadan yükleme sistemine ARTIŞ KAZANDIĞIMIZ için artık tek tıkla karakterimizi oyuna hazırlayabiliyoruz. İlk başta 4 slot veriliyor, hiç ölmeden tek başınıza Legend Lost Sector yaparsanız bu sayı 8’e çıkıyor. Bu da benim için yeterli. Tüm ihtiyaçlarımı karşıladı. Bu build craft’ın köklü değişimi ve yükleme sistemi işleri inanılmaz kolaylaştırıyor. Destiny‘de build yapma konusunda oldukça heyecanlıyım, bu konuda kendime güveniyorum. YouTube’da build videoları izlemem, her zaman kendi dizilimlerimi oluşturmak bana keyif veriyor. Sistemi ilk anladığımda eski sistemle kıyasladığımızda, tüm build’lerimin nasıl kötü olduğunu değerlendirdim. Başarısız olduğunu düşününce, Bungie’ye öfkeli sözler hazırlamıştım. Ancak sonrasında bu yeni sisteme dair bir video izledim ve hepsi unutuldu. Oynamayı çok severek gerçekleştirdiğim build’lerimin yanı sıra, yalnızca dayanıklı mı olmalı, yoksa yeteneklerin daha çabuk mu gelmesi gerektiğini seçmeme fırsatım olmadığını biliyorum. Burada en önemli sorulardan biri ise: Why not both?
Düşüyor mu böyle? Şimdi Lightfall ile gelenlerden bahsetmek istiyorum: Kalitesi tartışmalı yeni hikaye görevleri, yeni açık dünya, yeni alt sınıf, iki yeni etkinlik, yeni görevler, yeni strike (bir tane olması üzücü), yeni raid, yeni düşman tipi olan Tormantor, yeni sezon etkinliği, sayamadığım kadar silah ve zırh, yeni ExoticLight alt sınıflar için yeni aspect’ler, yeni engram sistemi, yükleme sistemi, yorum sistemi, Guardian Rank sistemi… Ve sanırım bu kadar. İlerleyen zamanlarda oyun içerisinde LFG sistemi geleceğini de biliyoruz. Yani Destiny, yine yeni yeniden gelişmeye devam edecek.
Eğer hikayenin yarattığı hayal kırıklığından bir şekilde sıyrılmayı başarırsanız, ki ben başardım, Lightfall‘dan keyif alacağınıza eminim. Hikaye yüzünden yaşatan hayal kırıklıkları nedeniyle Lightfall, modern bir oyuncunun yaptığı gibi, bir süre negatif incelemeler altında kalmıştı. Kullanıcı puanları ve Steam’de “çoğunlukla olumsuz” ibaresi emeklerini karşılamıyor. Pazarlama ekibinin sloganı ise “Sonumuz başlıyor” değil, “Sonumuz geldi” olmuştu. Belki biz çok beklentiyle yaklaşmış olabiliriz. Bildiğim tek bir şey var ki, şu an Destiny, hiç olmadığı kadar fazla oynanıyor ve muhtemelen Bungie için para sayma makinesinin sağladığı konfor büyük bir avantaj sağlayacak. The Witch Queen incelememin sonunda yaptığım “En iyi ek paket mi?” sorusunu sormak içimden gelmiyor. Bu kesinlikle değil çünkü The Witch Queen, The Taken King, Forsaken gibi zirveleri oynamak için var olan ek paketlerin arasında Lightfall‘ı en iyi olarak nitelendirmek haksızlık olurdu. Ancak Curse of Osiris, Shadowkeep ve hatta belki Beyond Light ile karşılaştırıldığında da kötü demek vicdani olarak imkansız. Umarım Bungie tüm kartlarını The Final Shape’e saklamıştır. Umarım çünkü eğer The Final Shape‘in hikayesi Lightfall gibi olursa, vah Bungie’nin haline!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?