Diablo IV’ün Habis Sezonu: Beklentiler ve Gerçekler
Diablo IV'ün Habis Sezonu'na dair beklentilerinizi unutun! Gerçekler o kadar komik ki, şeytan bile gülmekten kendini alamıyor!
4 saat önce
Günümüzde teknoloji ve oyun dünyası hızla gelişiyor, her gün yeni bir şeyler duyuyoruz. Bugünlerde Diablo IV gibi devrim niteliğinde bir oyunun 1. sezonunu konuşmak oldukça keyifli, değil mi? “Season of the Malignant” yani “Habis Sezon” adını taşıyan bu sezon ile gelişmeleri izlemek epey eğlenceli ama hafif gülümsemeleri de beraberinde getiriyor. Blizzard’ın bu sezon öncesinde biraz şaka gibi bir şekilde “Tamam, güldük eğlendik; bu kadar yeter” dedikten sonra çıkan yamayı görünce tekrar gülümsemek zorunda kalıyoruz. Evet, Blizzard’ın her daim akılcı çözümler üretmesini desteklemek güzel ama, herkesin gözünde en sevilen karakteri olan meşhur “Butcher” yerine neden Habis versiyonunu göremiyoruz? Haydi, gitti gidecek!

Bu sezonun sunduğu şeyler eğlenceli ama bazı noktalarda “acaba” demekten de kendimi alamıyorum. İlk olarak, Season of the Malignant hikâyenin bir derinlik kazandırmadığını, bunun yerine her zamanki gibi yanı başımızda dolanan Lilith’in etkisinin devam ettiğini görüyoruz. Eski bir rahip olan Cormond, “Habis” etkisini kontrol altına almak üzere yola çıkıyor ama karakterin geçmişinin sırlarını öğrenmek, sanırım hepimizin biraz daha sabırla beklemesi anlamına geliyor. Hadi ama Blizzard, bu kadar derin bir hikâyeden sonra daha fazlasını beklemekte özgür değil miyiz? “Bu hafta sonu eski dostum Cormond ile bu geberecek şeyler hakkında biraz eğlenelim” derken, “Tamam, hikâye bitti” demek biraz hüsrana neden oluyor. Lakin, belki de tüm bunların arkasında yatan bir plan vardır ve bu küçük detaylarla bizi kıskanarak daha büyük yenilikler bekliyordur.
Şimdi gelelim bu sezonun yüzeysel içeriklerine. Malignant kalpleri, Pokemon’lar gibi oradan oraya koşup, onları toplamak hayalini veriyor. Ama kalpleri söküp kafese hapsedip, onları mücevher slotlarında kullanmak düşündüğünüz kadar da çekici olmayabilir. Evet, bu yeni güçler harika ama bazen o kadar karmaşıklaşıyor ki, içinden çıkması zor. Üç renge ayrılan kalplerin; turuncusu, moru ve pembesi var ama bu karışıklık içinde ben yine “Oha! Ben neye bakıyorum?” noktasına geliyorum. Kısacası, oyun içi yapılan bu tür değişikliklerin bazen oldukça eğlenceli olup, kahkahalarla dolsa da karmaşık sınıflara bölünmesi daha fazla kafa karışıklığına yol açıyor. Üstelik, tüm bunlardan yararı olabilecek güçlerde bazıları öne çıkarken bazıları ardında şaşkınlık yaratıyor.

Oynanışı değiştiriyor mu bu “malignant” kalpler? Bazen gerçekten oyun deneyimini değiştiriyor, bazen de bir şaka haline geliyor. Örneğin, Necromancer sınıfından bahsettiğimde, “Cesetlerin yanına yaklaşınca otomatik tetikleniyor” dediğimizde birçok oyuncu bunu müthiş bir buluş olarak görmekte. “Vay canına! Biraz da eğlencenin tadını çıkaralım!” diyoruz. Öte yandan, bir Druid’in Grizzly Rage moduna geçiyorsanız, her an kontrolden kayabilirsiniz. Evet, durum bu kadar karmaşık ama sonuç almanız için mücadele etmek zorundasınız. “Zorla güzellik olur mu?” sorusu aklıma geldi ama biliyoruz ki bazıları buna bayılıyor.
İşin bir de Battle Pass kısmı var. “Pay-2-Win” sorunuzu duyuyorum, ama biliyorsunuz ki Blizzard bu sefer işini sağlam yapıyor. İçerik tamamen kozmetik ama premium Battle Pass almak istiyorsanız cüzdanınıza ekstra bir yük getirmeden bazı zorluklarla yüzleşiyorsunuz. Battle Pass’tan kazanılan 666 Platinum; aslında bugüne kadar gördüğüm en düşük rakamlardan biri. Bir skini almak için 800 Platinum harcamanız gerekirken, elinizde kalan parayı düşününce biraz sinir bozucu. Özellikle de bir sonraki sezonda yeni kozmetikleri almak istiyorsanız, nasıl önceden biriken Platinum’u düşünmeden edemiyorum. Maddenin derinliklerine inince, bu eksikliklerin Blizzard tarafından dikkate alınmasını ve düzeltmelerin bir an önce yapılmasını umuyorum.

Özünde, Season of the Malignant Diablo IV için çok da kötü bir sezon değil. Ancak bazı şeylerin daha iyi olabileceğini biliyoruz. “Hemen öncesinde gelen nerfler” bazı şeyleri yerle bir etti ama Blizzard’ın hızlıca durumu kontrol altına alması biz oyuncular için bir umut ışığı oldu. Gelişmeleri takip etmekte fayda var; umarım gelecek sezonlar daha da ilginçleşir. Diğer bir yandan, daha fazla Diablo IV oynamak isteyenler için Season of Malignant bir süre daha eğlenceli olabilir. Eğer canınız sıkılıyorsa, belki de ikinci sezonu beklemek mantıklı. Ama hemen hemen her oyunda olduğu gibi, bir başka sürpriz olan Baldur’s Gate 3 de geliyor. Faust’un boş zamanlarını harcamanın bir anlamı yok!




Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?