Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

4 dakika okunma süresi

20

Doom Serisi: Cehennemden Gelen Mizah

Doom serisiyle cehennemden gelen mizahı keşfedin! Zombilerden daha komik, Cehennemden gelen en eğlenceli anekdotlar burada!

admin

2 ay önce

Doom Serisi: Cehennemden Gelen Mizah

Dünya’nın en sevilen birinci şahıs nişancı oyunlarından biri olan Doom, 1993 yılında id Software tarafından piyasaya sürüldüğünde, oyuncuları ekran başına kilitledi. Oyun, Cehennem’in iblislerini alt etmekle görevlendirilmiş isimsiz bir ‘Space Marine’ olarak karşımıza çıkıyordu. Ama gelin görün ki, bu ‘uzay askeri’ sadece iblisleri değil, aynı zamanda pek çok oyuncunun sabrını da test ediyordu. Oyun o kadar popüler oldu ki, Wisconsin Üniversitesi’nin internet ağını çökertecek kadar etkili oldu. Yani düşünsenize, bir grup öğrenci Cehennem’deki iblislerle savaşıyor, öte yandan hoca ders anlatmaya çalışıyor. Ah, gençlik!

Doom’un Başlangıcı: İblislerle Dolu Bir Gün

Doom’un ilk oyununda, çok karmaşık bir hikaye yoktu. Bir deney ters gitti, iblisler ortaya çıktı ve sizin göreviniz de onları temizlemek oldu. Ancak işin eğlenceli kısmı burada başlıyor. Cehennem’in kapılarını açan o deneyler, ‘Yahu neden bunu yaptılar ki?’ dedirtirken, diğer yandan da ‘Neden ben bu işe karıştım?’ dedirten bir karakterle karşı karşıyaydık. Olayların başında UAC (Union Aerospace Corporation) vardı ve bu şirket, iblislerin kapılarını açmayı başaran bilim insanları ordusuyla doluydu. Yani bir nevi, ‘Bilim insanları, ne kötü iş çıkardınız!’ dedirtiyordu.

Doom II: Dünya’ya Dönüş

Doom II’ye geldiğimizde ise isimsiz askerimiz, bir anda dünya işgaline karşı tek başına savaşıyor. Artık Cehennem’den gelen iblisler, dünya üzerinde özgürce dolaşıyor! İnsanoğlu, Cehennem’in kapılarını açarken, akıllarını bir kenara bırakmayı da başarmış gibi görünüyor. Üstelik, bu sefer UAC’nın yönetimi de ortadan kalkmış! Yani bir nevi ‘Şirketin patronu gitti, çalışanlar da başıboş!’ durumu var.

Doom 64: İblisler Yine İş Başında!

Doom 64, radyoaktif bombardımandan önce görevden çekilen kahramanımızın tekrar göreve dönmesiyle başlıyor. Yani düşünün, bir kahraman geri dönüyor ve ‘Ben gelmeden bu iş nasıl oldu?’ diye soruyor. Bu da yetmiyormuş gibi, Cehennem’den yeni bir tehlike doğuyor! Bu karakterimiz, Cehennem’in kapılarını kapatmayı düşünse de, bir şekilde o kapılar her daim açılıyor. Yani, kapılar açık kalınca, iblisler ‘Hoş geldik!’ demeye geliyorlar. Bir de üstüne, ‘Merhaba, yeni bir Mother Demon geldi!’ şeklinde bir durum var. Yani her şey bir felaket; ama kahramanımız yine de gülerek savaşa devam ediyor.

Doom III: Deneyin Sonu!

Doom III ise, ‘Yine bir deney, yine bir işgal!’ temasıyla karşımıza çıkıyor. Anlaşılan o ki, bilim insanları bu konuda çok ısrarcılar. Ama bu defa, Mars’taki iblislerin kökenine iniyoruz. Yani iblisler, uzayda başka bir medeniyetin mirası olarak ortaya çıkıyor! ‘Evet, biz buradayız, ama merak etmeyin, sadece biraz eğleniyoruz!’ diyorlar. Bu noktada, her oyuncu ‘Bir daha deney yapmayın!’ diye bağırmak istiyor. Ama kimse dinlemiyor, elbette!

2016: Yeniden Doğuş

Ve nihayet 2016’da yeni Doom ile birlikte serimizde büyük bir yenilik görüyoruz. Kahramanımız, Cehennem’deki iblisleri alt etmek için daha modern silahlarla donatılıyor. Yani artık, ‘Gelişmiş teknolojiler, bol şans!’ diyebiliriz. Ancak, Cehennem’den gelen tehditler hiç bitmiyor. Oyun, adeta bir döngü içerisinde devam ediyor. Yani ne kadar iblisi alt etseniz de, bir bakıyorsunuz ki yeni bir iblis grubu daha kapıyı çalıyor. ‘Yeter artık!’ dedirten bir durum.

Sonuç Olarak

Doom serisi, oyunculara sadece iblis avlama değil, aynı zamanda kahkahalar da sunuyor. Cehennem’in kapılarını açma konusunda ısrarcı olan bilim insanları, belki de bir gün bu durumu fark edecekler. Ama şimdilik, biz oyuncular olarak sadece iblisleri alt etmekle kalmıyoruz, aynı zamanda bu absürt hikayeleri güle oynaya izlemeye devam ediyoruz. Yani, ‘Doom, bir oyun değil, bir yaşam tarzı!’ diyebiliriz.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?