Fallout 4: Sole Survivor’un Kayıp Oğlu Shaun’un Peşinde
Kayıp oğul Shaun'un peşinde koşarken, Fallout 4'te 'Sole Survivor' olarak kaybolan çocukluğunuzu bulmayı unutmayın!
6 saat önce
 
                      Eh, hanımlar ve beyler, Fallout Tarihçeleri adlı akıl kârı olmayan yazı dizimizin beşinci bölümüyle karşınızdayız. Eğer önceki bölümleri gözden kaçırdıysanız ve “Bu neyin nesi?” diye şaşkın şaşkın bakıyorsanız, Fallout 1’e buradan, Fallout 2’ye buradan, Fallout 3’e buradan ve Fallout New Vegas’a ise buradan ulaşabilirsiniz. Hatta gözünüzü de kırpa kırpa bu oyunlarla tanışın ki, Fallout evrenindeki hikayeleri daha net ve renkli bir şekilde anlayasınız. Yoksa burada biraz daha daldan dala atlayabiliriz, kim bilir!

Şimdi, baş karakterimizin maceraları üçüncü oyundan tam 10 yıl sonra geçse de, The Great War öncesine bir yolculuk yapıyoruz. İyi seyirler! Baş karakterimiz Sole Survivor (Tabii ki, ismini biz tercih ediyoruz. Ah, ne dert ama!) ailesiyle cennet gibi bir hayat sürerken, bir sabah kapısını çalan Vault-Tec’li bir satıcının ısrarlarına karşı koyamaz ve kasvetli bir fısıltı gibi Vault 111’den bir sığınak satın alır. Aman Tanrım! Hemen sonra, nükleer füzeler gökyüzünü aydınlatmaya başlayıp alevler içindeki dünya çorak bir diyar haline gelir. Sole Survivor, ailesini kapıldığı gibi alıp sığınağa koşar.
Artık dışarıda tüm dünyanın çöküntü halinde olduğu, nükleer savaş sonrası insanlığın harabeye döndüğü bir zaman dilimindeyiz. Sığınak görevlileri, her tarafı tehdit altında olan insanları dondurucu podlara yerleştirirken, baş karakterimiz de diğer sığınak sakinleriyle birlikte uykuya dalar. Ah, ama ah, uyku, ne garip bir şeydir! Belirsiz bir zaman sonra, baş karakterimiz uyanır; ama yalnızca kendisi değil, aynı zamanda eşi ve küçük bebeği Shaun da bu dondurucu uykudan nasibini almışlardır.

Ne yazık ki, Survivor, eşinin ve bebeğinin olduğu pod’un kötü niyetli insanlar tarafından açıldığını görür. Zavallı eşi, bebeği için çırpınırken bu insanlar tarafından öldürülür ve sonunda şu ünlü bebek Shaun götürülür. Evet, Survivor, o dehşeti sadece izlemekle kalmak zorundadır. Bu güzel ruh, ayrıca tekrar donmuş bir uykuya yatırılır.
Ancak zamanla uyandığımızda, birazcık nostaljik bir dizi izler gibi, hayalimizdeki mutlu dünyamız yerinde yok. Zaman geçmeye devam eder ve bu süre zarfında Survivor, yalnızca geçmişteki anılara dokunarak yol alır. Artık terk edilmiş bu sığınaktan dışarı çıkmanın vakti gelmiştir. Ama ne bulur? Eskiden tanıdığı her şey, yerle bir olmuş! Hemen evine doğru koşar, ama mesaj kutusunda kayıplar tam olarak “su gibi” kaybolmuştur. Fakat Kodsworth adındaki o sadık robot hâlâ oradadır! Bir de ne desin, aradan tam 210 yıl geçmiş! “Moskova’da zaman mı geçiyor?” demeden edemiyoruz.

Bir hüsranla başlar Sole Survivor’un yeni yaşamı; öncelikle oğlu Shaun’ı bulma çabası. Yağmacıların bile can simidi Minutemen’le karşılaşır ve olaylar başlar. Preston Garvey isimli, dünya tatlısı bir gence, “Bir babanın oğlu için savaşmasını izlemek kadar eğlenceli bir şey yok!” dedirterek, Survivor, Diamond City’ye doğru neşeli bir yolculuğa çıkar. Burada, Nick Valentine adındaki bir dedektifle karşılaşır. Evet, bu adam, bozuk ama ilginç bir karakterdir. Hemen Gordon Freeman’ı hatırlatıyor: “Hepimiz bir süper kahramanız, neden olmasın?”
İlerleyen günlerde baş karakterimiz ve köpek dostu Dog Meat, şüpheli bir karakter olan Conrad Kellogg’un izini sürmeye başlarlar. Fakat üff, bu çorak dünyada bu kadar kötülük dolu bulmak kolay mı? Fort Hagen’de Kellogg’la karşılaşınca kabak çiçekleri gibi açılır. Çatışmalar, yıkıntılar derken, Kellogg sona ermiştir. Ama baş karakterimiz hala ne yapacağını bilmez. Kellogg’un kafasındaki hafıza çipini söküp, tam “Evet! İşte burada!” diyerek Good Neighbour’a, Memory Den’e koşar.

Burada, doktor Amari’nin yardımını aldıktan sonra Kellogg’un anılarına erişir ve “Institute” isimli korkutucu bir örgütün Shaun’u kaçırdığını öğrenir. Hemen eski bir Institute bilim adamı olan Brian Virgil’i bulmak için Ar-Ge yurt dışı bağlantıları gözüyle bakarak yola koyulur. Virgil, Atom fanatiklerinin pençesinde yoğrulmuş bir tür Super Mutant’a dönüşmüştür. Demek ki, bazen korkmak yerine damak tadımızı korumamız gerekiyor!
Virgil’in bilgileriyle, baş karakterimiz teleport cihazını yapabilmek için yeni dostlarından yardım alır ve nihayet Institute’a girer. Fakat tüm gerilim ve heyecan burada tavan yapar! Peki, Shaun artık küçük bir bebek değil, tam 60 yaşında, altına çizerek “The Father” diyebileceğimiz bir adamdır! Ne oluyor? Evet! Kayıp zamanın kalbi burada! Institute, kendi türünüze dönüştürmek isteyen bir grup yüzünden Shaun’un DNA’sından faydalanmak istiyor. O kadar çılgın bir plan!

Bu baba-oğul buluşması o kadar kısa süreli ki, Shaun, kanserden makul miktarda mahvolmuş bir durumda; yıllar geçtikçe Survivor, Institute’u bir köyə dönüşmenin çekici yanlarını düşünmek zorundadır. Sonuç olarak, seçimlerin gün korkması bizim elimizde! Bu bir yüzleşme olacak Nihayet, zıt gruplar arasında görkemli bir savaş açılır. Fallout’un resmi hikayesi, Todd Howard tarafından dizinin bir parçası olarak dahil edildiğinde, nasıl bir çözümleme gerekeceğini anlamak da pek kolay olmuyor.
Umarım bu deneyimli dizi bizi beklenmedik bir sona yönlendirmez! Fallout’un TV dizisinin akışı, ileride bize daha fazla ipucu verebilir; ama şimdilik bu savaşı Minutemen ve Brotherhood of Steel kazandı, kadar, değil mi? Yalnızca izlemek kalıyor, neyse ki gelecekte nelerin geleceğini tahmin etmek zorundayız!

 
                
        
           
                     
                     
                     
                    
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?