Far Cry 3: Ateş ve Deli Vaas ile Unutulmaz Bir Deneyim
Far Cry 3'te Vaas ile deli dolu bir maceraya atıl! Ateş, arkadaşlar ve bolca şaka; sonunda hayatta kalmayı başaracak mıyız? 🤪🔥
5 saat önce

Far Cry 3: Gülmek ve Yanmak Bir Arada!
Haftalık Unutulmaz Oyun Müzikleri köşemizde, hafızalarımızdan çıkmak bilmeyen, hepimizde derin izler ve tatlı anılar bırakan oyun müziklerini birlikte hatırlıyoruz.
Far Cry 3, Ubisoft’un “Bunu da satarız” dediği yapımlardan biri olarak karşımıza çıkmıştı. Düşünsenize, adanın ortasında kaybolmuş bir grup insan var; içlerinde bir tane de deli var! Evet, o deli, Vaas. O kadar deli ki, muhtemelen bir gün bir kitabı yazacak ve en çok satanlar listesine girecek. “Deli Vaas ve Adayı Ele Geçirme” adlı kitabı okurken, “Bunu yaşamış biri yazmış olmalı” diye düşünmeden edemiyorsunuz!
Far Cry 3’ün hikâyesi, açık dünya oyunları arasında kendine özgü bir yere sahipti. Oyun dünyası o kadar genişti ki, bir noktadan sonra haritayı kaybetmek, bulmacanın kaybolan parçasını aramaktan daha eğlenceliydi. Ana senaryoyu bitirip oyunu kapatanlardan biri olarak, bir süre sonra tekrar oyuna dönüp outpost’ları ele geçirme hevesine kapıldım. Evet, bu işte bir tuhaflık var, ama bana sorarsanız, her şeyin bir sebebi var! Outpost ele geçirmek, insanı kendine getiriyor; “Ben de bir zamanlar böyle cesur biriydim!” diye düşündürüyor.
Far Cry 3 sadece outpost macerası değil, aynı zamanda karakterleriyle de öne çıkıyordu. Vaas dışında, onun yanında bir de yarı yolda bıraktığımız dostlarımız vardı. Hatta “Ben bu karakteri neden sevdim ki?” diye kendime sorduğum anlar oldu. İşte bu anlar, Far Cry 3’ün yalnızca bir oyun olmadığını, aynı zamanda bir ruh hali olduğunu gösteriyor. Zaman zaman oyunun başında kaybolmuş hissedip, “Bu benim hayatım mı?” diye sorgulamak, sanırım hepimizin başına gelmiştir.
Bunun en çarpıcı anlarından biri ise Vaas’ın ot tarlalarını yaktığımız görevdi. Kimileri için bu görev, “Tüm zamanların en iyi görevlerinden biri” olarak kabul edilebilir. Ben bu kadar iddialı olamayacağım, ama bu görevde yaşananların eğlencesini kimse inkar edemez! Flamethrower ile önümüze gelen her şeyi yakmak, adeta bir sanat eserine dönüşüyordu. O an, “Ben bir ateşböceğiyim!” diye bağırmak istedim. Her ne kadar ateşböceği olmasam da, içimde bir ateş yanıyordu. Ve tabii ki, bu görevi güzel yapan en büyük etken, arka planda çalan “Make it Bun Dem” şarkısıydı.
Skrillex ve Damien “Jr. Gong” Marley’in bu işbirliği, adeta oyunculara bir güç aşılıyordu. O an, “Bütün dünyanın ateşle oynadığı bir dönemde, ben de neden oynamayayım?” dedirtti. Arka planda çalan bu şarkıyla birlikte, alevler içinde dans ederken kendimizi bir aksiyon filminde gibi hissediyorduk. “Rambo”dan daha cesur, “John Wick”ten daha tehlikeli! Hatta belki de “Ateşin Efendisi” unvanını alacak kadar da cesurduk!
- Far Cry 3, sadece bir oyun değil, aynı zamanda bir terapi diyebiliriz.
- Vaas ile olan mücadeleniz, kendi içsel çatışmalarınızla yüzleşmenize neden olabilir.
- Ateşle oynamak, çoğu zaman eğlenceli ama tehlikeli bir aktivitedir!
Sonuç olarak, Far Cry 3, hem karakterleriyle hem de müzikleriyle hafızamızda yer etti. Vaas’ın deli tavırları, ateşin büyüsü ve arka planda çalan müzikler, bu oyunu unutulmaz kılan unsurlar. Bir sonraki maceramızda, yine Vaas ile karşılaşmayı umuyoruz; çünkü onunla yaşanacak daha çok “ateşli” an var gibi görünüyor!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?