FC 26 İncelemesi: Yeni Oynanış Dinamikleri ve Gelişmeler

Futbol tutkunları olarak, her yıl sabırsızlıkla beklediğimiz birkaç özel tarih var. Bu tarihler genellikle gerçek futbolla ilgili olsa da, bunların arasında FC serisinin yeni oyununun çıkışı da önemli bir yer tutuyor. Eylül ayı yaklaştığında, “Bu yıl nasıl yenilikler olacak? EA, fragmanlarda söylediği her şeyde samimi mi? Bu sefer gerçekten farklı bir deneyim yaşayacak mıyız?” gibi sorular zihnimizi meşgul ediyor. Özellikle son 2-3 yıla bakıldığında, her sene hüsran yaşayarak geçtiğimiz yıllar geride kaldı. Özellikle FC 25, adeta bir hayal kırıklığıydı. Oyun akıcılıktan uzaktı, paslar yerine ulaşmıyordu, hata dolu goller her yerde karşımıza çıkıyordu. Tüm bu olumsuzluklar, oyun deneyimini derinden etkileyen faktörlerdi. Bu yıl, temmuz ayına kadar her sene oynadığım FC serisini ilk kez şubat ayında bırakma kararı aldım. Kariyer modunu açma isteğim bile kalmadı; sadece arada sırada arkadaş ekibiyle Clubs modunu oynamak için oyunu açıyordum. Benim gibi hisseden tek kişi değildim. FC serisini oynamanın yanı sıra, yayınları izlemeyi ve diğer oyuncuların görüşlerini takip etmeyi seven biriyim. FC 25 hakkında olumlu konuşan bir kişiye bile rastlamadım. Hatta, geçimini yayınlar üzerinden sağlayan birçok kişinin izlenme oranları, önceki oyunlarla kıyaslandığında ciddi anlamda düştü. Bu da oyuncu sayısındaki azalmayı dolaylı olarak yansıtan bir gerçeklik. Eğer ben bunu bu kadar rahat fark edebiliyorsam, büyük bir şirket olan EA’nın da durumu gözlemlediğini düşünüyorum.

Bundan dolayı, FC 26’nın tanıtım videolarında sıkça tekrarlanan “oyuncuları dinledik” sloganı dikkat çekiyor. Yani bu yıl oyunu, geçtiğimiz yıl FC 25’i oynayarak elde edilen geri bildirimlere göre şekillendirmişler. EA bu noktada takdir edilmeyi hak ediyor. Zira benzer bir yaklaşımı Battlefield 6 için de sergilemişlerdi. Elbette, söz vermek kolay; önemli olan o sözlerin tutulmasıdır. Ayağa Pas Yapın Ayağa!

FC serisinin en popüler modlarından biri olan Ultimate Team, yıllardır oyuncuların ilgisini çeken önemli bir bölüm. Eğer Ultimate Team olmasaydı, serinin mevcut durumu nasıl olurdu, gerçekten merak ediyorum. EA’in gözde bölümü olan bu mod, büyük ölçüde gelir sağlıyor ve rakibi eFootball’un yıllar içinde piyasadan silinmesiyle, EA bu modda yenilikler geliştirmeyi bıraktı. Ancak mevcut alternatiflerin azlığı nedeniyle, bu oyunu oynamaya devam ettik ve bolca sinir krizi yaşadık.

Bu yıl Ultimate Team ve Kariyer modları arasında farklı oynanış seçenekleri olduğu için, buradan “rekabetçi” oynanışa da değinmek gerekir. Futbolun temel bileşenlerinden biri olan paslar, FC 25’te en sıkıntılı konulardan biriydi. FC 26 ile beraber, pas fizikleri tamamen yenilenmiş. Artık pas atmak çok daha rahat hale geldi. Topun yönünü değiştirmek, küçük üçgenler kurmak ve ara paslar kullanmak oldukça akıcı bir deneyim sunuyor. Tabii ki, kötü bir pas denediğinizde yine başarısız oluyorsunuz ama bu dengeyi çok iyi sağlamışlar, oyun keyif veriyor. Takım içinde fazla pas yapmayı sevmeyenler olduğunu biliyoruz. Özellikle, geriden oyun kurmaya “Guardiola zehri” diyen çok sayıda oyuncu mevcut. Bu gibi durumlarda, top sürme mekaniği devreye giriyor. Önceki yıllarda tamamen “beceri hareketleri” ile sınırlandırılan top sürme, bu yıl çok daha akıcı hale getirilmiş. Özellikle aniden yön değiştirmek ve koşmayı bırakmak oldukça kolaylaşmış. Artık Neymar gibi ustaların elinde olmanıza gerek kalmadan top sürmekten keyif alabiliyorsunuz.

Paslarla oyunu oluşturduktan sonra, geriye sadece şut atmak kalıyor. FC 26’nın en önemli yeniliklerinden biri, “zamanlamalı bitiricilik” sisteminin tamamen kaldırılması. Bunun yerine, eski FIFA oyunlarından alışık olduğumuz “yerden şut” mekaniği yeniden işlevsel hale gelmiş. Bu vuruşlar, özellikle kalecilerle karşı karşıya kaldığınız durumlarda oldukça etkili. Artık yerden şutları plaseyle birleştirerek goller atmak çok daha mümkün. Önceki yıllarda sıkça gördüğümüz saçma trivela golleri ise artık neredeyse yok denecek kadar az.

Gol attıktan sonra, rakip takımın santra yapmasını beklemeniz gerekiyor. Burada sağlam bir savunma oluşturmak şart. Savunmada bir oyuncuyu yönlendirdiğiniz için, yapay zekaya oldukça bağımlısınız. Bir oyuncuyu baskıya gönderip, diğer oyuncuyla rakibin pas seçeneklerini kapatma şansınız var, ancak genel olarak savunma zorlayıcı. Çünkü güven vermesi gereken yapay zeka, genellikle rakibin avantajına hareket ediyor ve sık sık yanlış pozisyon alıyor. Böylelikle birçok maçım 8-5 gibi yüksek skorlarla sonuçlandı. Elim alıştıkça daha iyi savunma yapabilme şansım olmadığından, yeni bir güncelleme gelene kadar bol gollü maçlar izleyeceğimiz gibi görünüyor.

Tüm bu değişiklikler arasında kalecilerin performansı da dikkat çekiyor. FC 26 ile birlikte, yeni kaleci animasyonları oyuna eklenmiş. Bu animasyonlar, görsel olarak oldukça akıcı ve işlevsel. Özellikle kalecilerin ayak kullanma becerilerinin artmasıyla, kurtarış oranları gözle görülebilir şekilde artmış. Artık mahzun bir şekilde kalıcı hatalar yapmıyorlar ve birçok karşılaşmada beklenmedik kurtarışlarıyla dikkat çekiyorlar. Bu değişiklikle birlikte rekabetçi oynanışın daha keyifli hale geldiğini düşünüyorum. Absürt gollerin olmaması ve oyuncuların farklı şeyler denemesi, pozisyon çeşitliliğini artırmış. Böylece her maç farklı bir deneyim sunuyor. Ancak, bu yeni yapının çok fazla tepkiselliği, oynarken çabuk yorulmanıza neden olabiliyor. Geçen yıl tek bir günde 10 saat oynarken, bu hız yüzünden şimdi 4-5 saat sonunda “bugünlük bu kadar” derken buluyorum. Bu tempo, spikerlerin hızlı aksiyona yetişmesini de zorlaştırıyor ve senkronizasyon sorunları doğuruyor. Ancak bu hızla hiçbir sunucu problemi yaşamadan devam ettiğimi de belirtmek gerekir.

Parayı Veren Düdüğü Çalar

Ultimate Team, sadece oynanışla sınırlı kalmayan bir mod. Asıl keyif, kendi takımınızı kurup geliştirmekten geliyor. Her yıl kendimizi parçalama sebebimiz, tamamen bu takım geliştirme hırsından kaynaklanıyor. Rivals ödülleriyle paketler elde etmek veya Champions modunda daha iyi paketler almak için ter dökmek, bu modun amacını oluşturuyor. Ama çoğu zaman emek verirken, büyük yatırımlar yapan birinin daha fazla avantaj kazanması keyif kaçırıcı olabiliyor. EA, “güç eğrisinin daha yavaş artacağı” yönünde söz verse de, oyun ilk çıktığı gün markete yeni 100K paketleri ekledi. Bu yıl oyunun daha çok kişi tarafından sevilmesini bekliyorum; bu yüzden oyuncu sayısında artış yaşayacağım. Bu durumun EA’nın, verdiği sözleri bozmadan daha fazla paket ekleyeceğini düşünmeme neden olduğunu belirtmeliyim.

Benim gibi oyuna ek para yatırmayı tercih etmeyenler için, bu paketlere ulaşmanın en iyi yolu KKG’ler ve ödüller oluyor. KKG’lerde pek bir değişiklik yok, ancak yeni bir turnuva modunun eklendiğini belirtmek lazım. Bu turnuvalar, önceki yıllardaki dostluk turnuvalarına göre, bir ağaç sistemiyle benzer bir yapı sunuyor. Kaybettiğinizde baştan başlamak zorunda kalıyorsunuz. Fakat turnuvalarda, farklı kadro gereksinimleri olabiliyor.

Ayrıca Rivals ve Champions modlarında da ufak değişiklikler mevcut. Rivals modundaki ödüller, geçen yılki ile kıyaslandığında zayıflamış durumda. Bu nedenle kısa vadede olumlu olabilir ama uzun vadede sorun yaratabileceğini düşünüyorum. Kontrol noktalarına küçük mücadeleler eklenmiş. Örneğin, sıradaki maçta 3 golden az yemek gibi hedefler belirlenmiş ve buna karşı 1000 coin kazanıyorsunuz. Rastgele gelen bu mücadeleler, sıradaki maçınıza heyecan katıyor. Ayrıca, Champions modunda playoffs kaldırılarak doğrudan katılım yapılması sağlanmış. Oyuncular, Rivals klasmanına göre iki gruba ayrılacak. İlk grup Rivals 10-6 arasındaki oyuncular, diğer grup ise Rivals 5-Elite arasındaki oyuncular arasında geçiş yapacak. Champions modunun çıkış tarihi, oyunun çıkışından iki hafta sonrasına alındığı için, zorluğuyla ilgili duyduğum merak oldukça yüksek. Belki de biraz kaygılıyım…

Ultimate Team ile ilgili son yenilikler, yeni gelen İkon ve Kahraman kartları. Ibrahimović, Marcelo, Totti ve daha birçok efsanenin nihayet oyuna eklenmesinden dolayı çok mutluyum. Ama oyunun çıkmasından önce sıkça sızdığı söylenen Quaresma kartı henüz mevcut değil. EA, ne olur şu adamı oyuna ekle, gerçekten çok rica ediyorum.

Ağabey Akşam 10-11’e Yenge İzin Verdi mi?

Rekabetçi oynanışa sahip diğer bir mod ise Clubs modudur. FC 25 hakkında olumlu söyleyebileceğim birkaç nokta varsa, bu moddan aldığım zevk gelmektedir. Arkadaş grubunuzla birlikte sahada yer alan 11 oyuncunun farklı kişiler tarafından kontrol edilmesi, o özgün halı saha havasını çok seviyorum. Bu modda büyük yenilikler olmasa da bazı ufak düzenlemeler söz konusu. En göze çarpan yenilik, artık tek bir takıma bağlı kalmamanızdır. Birden fazla arkadaş grubuyla oynamaya çalışanlar bu durumun ne kadar önemli olduğunu bilirler. Her seferinde bir kulüpten ayrılıp diğerine katılmak gerekiyordu; şimdi ise üç farklı kulüpte aynı anda yer alabiliyorsunuz. Bu sayede sürekli kulüp değiştirmekle derdi olan oyuncular, bu sıkıntıdan kurtulmuş oldu.

Benim en çok şikayet ettiğim taktik ve kadro ekranına da el atılmış. Bu ekranlar artık Ultimate Team’i hatırlatıyor. Maç öncesi arkadaşlarınızla yerleştiğiniz ekran, akıcı ve fonksiyonel bir hale gelmiş. Arayüzdeki tek değişiklik bu değil. Artık yarattığınız oyuncuların bir kartı var; ancak bu kart, Ultimate Team kartlarından ziyade bakkallardan alınan eski futbolcu kartlarını anımsatıyor. Bence oldukça hoş bir detay.

Oyuncu yaratma kısmında da bazı yenilikler bulunuyor. Birçok seçenek hâlâ aynı. Ancak yeni eklenen “arketip” sistemi sayesinde, seçtiğiniz pozisyona göre futbol tarihine damga vurmuş bir futbolcunun arketipini seçebiliyorsunuz. Örneğin, ben hücum bölgesinde bir karakter yaratarak Ronaldinho arketipini seçtim. Bunun sonucunda, “teknik top sürme” ve “plase şut” tarzı oyun stilleri oyuncuma açıldı. Eskiden seviyeniz arttıkça açtığınız bu oyun tarzları, şimdi biraz daha arketiplere bağlı hale gelmiş durumda.

Bunların dışında Clubs hâlâ eski tadıyla mevcut. Arkadaşlarınızla birlikte keyifle oynayıp, her seferinde “salın şu oyunu artık” diye eski dostlardan azar duyacağınız bir mod olmuş. Kendine ÖZGÜN Bir Oynanış

EA’nın FC 26 ile birlikte en iddialı beyanı, oyunu iki farklı oynanış tarzına ayırmak olmuştu. “Özgün” oynanış adını verdikleri bu tarz, aslında tanıdık bir ifade; daha önce simülasyon olarak adlandırılıyordu. O zaman sadece oyunun ayarlarında bulunan “slider” barlarıyla oynanmıştı. Eğer Ultimate Team dışındaki modlardan haberdar değilseniz, bu barların ne olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Basitçe açıklamak gerekirse, hızdan pas gücüne kadar birçok parametreyi değiştirip kendi oyun stilinizi yaratabiliyorsunuz.

Ancak önceki yılların simülasyon modunda, bu barları ayarlamakla sınırlı kalındığı için büyük bir sorun yaşanıyordu. Örneğin, tempo gibi kritik unsurlardaki küçük düzeltmeler yapılsa bile, animasyonlar bu hıza ayak uyduramadığından ortaya komik görüntüler çıkıyordu. Özellikle oyuncular maksimum hıza ulaştığında komik bir görüntü sergiliyorlardı. Pas sekansları da bu durumda dengesizleşiyordu, dolayısıyla bu moddan pek zevk alamıyordum. Bu yüzden açıkça söylemeliyim ki özgün oynanış için bir beklentim yoktu. EA reklamlar da sıkça bu özellikten bahsetmesine rağmen önceki tecrübelerimden dolayı pek güvenemiyordum. Ancak FC 26 ile işin rengi değişti. Yine temel olarak aynı sistem var; barları ayarlıyor, tempoyu belirliyorsunuz. Ancak bu seferki fark, animasyonların tamamen güncellenmiş olması. Artık rekabetçi ve özgün modlardaki animasyonlar çok farklı. Bu da sahada olan biteni daha tutarlı ve gerçekçi hale getiriyor.

Animasyon güncellemeleri ile birlikte, yapay zeka da ciddi anlamda geliştirilmiş. Rekabetçi tarafta yapay zeka hâlâ bir Ultimate Team oyuncusuna benzeyen tesadüfi hareketler yapıyor, ama özgün modda gerçek anlamda futbol oynayan bir yapay zeka ile karşılaşıyorsunuz. Özetle; rekabetçi ve özgün arasındaki fark çok belirgin. Bir taraf EA’nin hayalindeki hızlı ama yapay deneyimi sunarken, diğer taraf gerçek futbol simülasyonu olmayı hedefliyor. Bu iki deneyimin bu kadar farklı hissettirmesi, sanki iki ayrı oyun oynuyormuşsunuz hissini veriyor. Elbette aradaki tempo farkından dolayı, özgün oynanışta spikerlerin senkron sorunu yaşanmıyor.

Futbolun Katili Geriden Oyun Kurmayı Kaldıracağız…

FC serisinin yıllardır ihmal ettiği iki mod bulunmakta: Teknik direktör ve oyuncu kariyeri. Ultimate Team’e gösterilen aşırı ilgi sebebiyle bu modlar genellikle geçiştirildi. Ancak bu yıl da oyuncu kariyeri açısından fazla bir gelişme yok. Clubs kısmında bahsettiğim oyuncu yaratma yenilikleri dışındaki dikkat çekici bir şey yok. Teknik direktör kariyeri ise daha farklı bir durum. Ufak ama tatmin edici yenilikler var. Oyunu açtığınızda yani kariyer moduna girmek istediğinizde iki seçenek ile karşılaşıyorsunuz: “canlı” ve “orijinal.”

Canlı modu, aslında bir çeşit mücadele modu olarak işlev görüyor. Hedeflerinizi gerçekleştirmek için belirlenen kısa süreli başarılara üstlenmelisiniz. Örneğin, yılbaşına kadar lider kalmak veya sezon öncesi turnuvayı kazanmak gibi görevleri yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Ancak uzun vadeli hedeflere yönelmek isteyenler için, alt liglerden bir takımı üç sezon içinde şampiyon yapma hedefine ulaşmak mümkün. Bu hedefleri tamamladığınızda, mücadeleyi normal kariyer modu gibi devam ettirebilme şansınız var, yani yalnızca tek seferlik bir deneyim yaşamıyorsunuz. Fakat, ödüller kısıtlı kalmış. Genellikle Ultimate Team için kozmetik içerikler sağlanmakta; bu da canlı kariyer moduna olan motivasyonu pek fazla artırmıyor. EA, sezon boyunca bu canlı modda yeni mücadeleler ekleyeceğini belirtse de içeriği ne kadar dolu olacak, zaman gösterecek.

Orijinal, yani bildiğimiz klasik teknik direktör kariyeri tarafında ise daha somut yenilikler mevcut. Tanıtımlarda sıkça bahsedilen “beklenmedik olaylar” ilk başta hoş geliyor, fakat uygulamada durum pek öyle değil. Üç sezon boyunca bu olaylarla nadiren karşılaştım ve karşılaştıklarım da oyun akışını derinden etkilemedi. Burada biraz şansa bağlı bir sistem var. Sosyal medya üzerinden gördüğüm bazı örnekler gerçekten dramatik boyutlara ulaşabiliyor; örneğin, bir oyuncunun sakatlık nedeniyle futbol hayatına son vermesi gibi. Ama bana denk gelen olaylar oldukça yüzeysel kaldı. Genellikle bu tür rasgele olayların oyuna dahil edilmesi ayları buluyor.

Asıl önemli yenilik ise “teknik direktör piyasası.” Bu yeni menü sayesinde artık diğer takımları takip edebiliyorsunuz. Hangi teknik direktörün ne taktiği kullandığı, kimin koltuğunun sallantıda olduğu gibi detayları görebiliyorsunuz. Özellikle kendi başarınıza bağlı olarak başka bir takıma geçme şansınızı ölçmek oldukça heyecan verici. Bu da kariyer moduna uzun bir dönem boyunca eksik olan bir dinamizm katıyor. Artık sadece kendi takımınıza değil, futbol dünyasının genel gidişatına da hakim olmak mümkün. Liglerde anlık gelişen teknik direktör değişiklikleri ve ekiplerin yeni hocalarla sahaya çıkışı gibi olaylar oyuna gerçekten canlılık katıyor.

BEN SPİKERİNİZ ÖZKAN ÖZTÜRK, YANIMDA KIYMETLİ DOSTUM ERTEM ŞENER VAR!

Türk oyuncular için en önemli yeniliklerden biri, Türkçe spikerlerin bulunması. Oyun atmosferine büyük katkı sağladığı kesin. Özkan Öztürk ve Ertem Şener isimleri, zaten gerçek maçlarda alışık olduğumuz isimler. Özellikle Özkan Öztürk’ün oyundaki tonlamaları ve anlık tepkeleri büyük keyif veriyor. Verdiği tepkeler, heyecanı doğru zamanda yükseltiyor, bu da özellikle kariyer modunda yanınızda Türkçe bir anlatım olmasının tadını artırıyor.

Ancak Ertem Şener’in durumu aynı şekilde değil. Kendisine verilen metinleri, sanki radyo tiyatrosu okur gibi düz bir şekilde sunduğu izlenimi var. Bu nedenle yorumları sırasında oluşan atmosfer neredeyse kayboluyor. Özkan Öztürk’ten aldığım keyif ne kadar yüksekse, Ertem Şener’den o kadar sıkıldım diyebilirim. Umarım kendisi, bir dahaki sefer bütün repliklerini baştan, bu sefer daha iyi bir şekilde seslendirir.

Yine de komik bir taraf var. Gerçek hayatta bildiğiniz gibi, Türk takımları yabancılardan gol yediğinde spikerler genellikle sessizleşiyor ve sadece yabancı taraftarların coşkusunu duyuyoruz. Oyun içinde böyle bir taraflılık olmaması, tuhaf anlar yaşanmasına sebep oluyor. Mesela Galatasaray ile kariyer modunda Bayern Münih’e karşı oynuyordum. Son dakikada gol yedim… Özkan Öztürk’ün o anda mutluluğu resmen gözlerimi yaşarttı! “İşte gol, işte Bayern!” diye sevinirken, Galatasaray’ın gol yemesine mutlu bir tepki vermesi hem komik hem de tuhaf bir durumdu. Bunu kötü bir yan olarak değil, alışkanlıkların tersine dönmesinin oyuna mizahi bir boyut kattığını ifade etmek adına paylaşıyorum.

Son Dakika Gelen Galibiyet Golü

Geçen yıl karşılaştığımız menü hataları gibi bazı sıkıntılar devam etse de, ben EA FC 26’ya bayıldım. “Rekabetçi” oynanışın yeni haliyle daha tepkisel ve eğlenceli bir deneyim sunması, uzun zamandır istediğim bir gelişme oldu. Savunma yönünde bazı zorluklar bulunsa da, geçen seneye göre ciddi bir gelişme olduğunu kabul ediyorum. “Özgün” oynanışın farklı hissettirmesi de, iki ayrı oyunu deneyimliyormuşsunuz hissine yol açıyor. Eğer FC 25 ile ilgili aklınızda soru işaretleri varsa, içiniz rahat olsun; FC 26 gerçekten kaliteli bir futbol oyunu olmayı başardı. Ancak, FC serisinin sürekli güncellemelerle değişim gösterdiğini unutmamak lazım. Bu durumda, belki iki ay sonra bu kritik noktaların ortadan kalkması mümkün olabilir. Ya da genellikle yaşandığı gibi, iyi olan yanların köreltildiği, daha kötü bir oyuna dönüşmesi de olası. Bu risk her zaman mevcut…