Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

7 dakika okunma süresi

7

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth ile geçmişe yolculuk yapın. Duygusal anlar ve unutulmaz karakterlerle dolu yeni bir macera sizi bekliyor.

admin

3 saat önce

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Hayat ve ölüm aslında aynı madalyonun iki yüzüdür. Bedenlerimiz yok olsa bile ruhlarımız yaşamaya devam eder, gezegene döner ve Yaşampınarı’na katılırız; zamanla yeni yaşamları şekillendireceğiz. Sevdiklerimizin kalpten gidişini kabullenmek kolay değildir. Yoklukları sürekli bir acı yaratır ve bu yüzden durumu yalnızca bir “yuvaya dönüş” olarak görmek imkânsız bir hal alır.

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Hepimiz zorlu anlar yaşadık, pişmanlıklarımız var. Yaptıklarımız ve başımıza gelenler artık değiştirilemez, geçmiş daima sabit kalır. Ancak gelecek, eğer istenirse yeniden kurgulanabilir. Taşıdığımız nefreti ve acıyı, bize güç katması adına kullanabiliriz. Ama bunu başarmanın ne kadar bedeli olacak? Gerçek gücün affetme kabiliyetimizden geldiğine inanıyorum; doğru olanı yapma umuduyla ilerlemekten… Kendimizden.

Geçmişte yaşamaya odaklanmak yerine geleceğe yönelmek daha önemli. Bunu yapabilirsek, Sephiroth bile bizi durduramayacak!

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Yıllar boyunca hep şikayet ediyoruzdur ya, “Yeni oyun fikirleri kalmadı, eskileri tekrar önümüze sunuyorlar” diye. Bu eleştiri üzerine düşününce aslında geçerliliği olan bir yorum. Ancak, geçmiş olmadan bugünün ve geleceğin var olamayacağını unutuyor gibiyiz. Geçmişe fazla takılı kalmak, anı yaşamaktan alıkoyar; geleceğe bakıldığında ise geçmişten ders almak kaçınılmaz bir gereklilik. Peki, geçmişi alıp şimdiye taşıyabilir miyiz? Final Fantasy VII Rebirth bunu başaran bir yapım. Orijinal oyunun ilk çıktığı yıllarda doğup büyüyenlerin bugün 30’larına geldiğini göz önünde bulundurursak, bu muazzam bir jenerasyon farkı var. Kült bir hikâyeyi yaşayamamış olan nesil için yeniden sunulması oldukça önemli bir hamle. Hele ki, günümüzdeki değerleri işleyen bu hikâyenin 27 yıl önce çıkarıldığı düşünülürse… Yapımcılar, zamanın ötesinde bir iş çıkartarak bu beğenilen hikâyeyi günümüze taşıdılar. Belki de bu sadece basit bir yeniden yapım değil, yeni bir hikâye yazma çabasıdır. Beni meraklandıran en önemli nokta ise, hikâyenin devamında neler olacağıdır.

Size kendini SOLDIER 1. SINIF olarak tanıtan ve gil ile materia isteyenlere itibar etmemelisiniz… Hatırlarsanız, ekibimizin Midgar’ı geride bıraktıktan sonra en son INTERmission eklentisinde Kalm’a doğru otostop çekerken bıraktığı noktadayız. Rebirth, kısa bir giriş bölümü sonrası Kalm’da başlıyor. Burada, serinin hikaye yapısında kritik öneme sahip Nibelheim Kazası’nı Cloud’un perspektifinden dinleyip Kalm’la baş başa kalıyoruz; bu da Remake/Rebirth’ün yeniden yapımların zirvesini temsil etme anlayışını güzelce yansıtıyor. Zira orijinal oyunda 2-3 ekrandan ve birkaç satırdan ibaret olan Kalm, şimdi tam anlamıyla bir şehre dönüşmüş durumda. Karakterlerin derinlikleri ve çeşitli bağlantılar, sadece olayların modernize edilmediğini, aynı zamanda zenginleştirildiğini gösteriyor.

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

  • Kalm’ın reaktörlerinin eksikliği, Midgar’dan gelen enerjiyle beslenme konusunda yalnızca bir satırlık bilgiyle sınırlıyken, yeni yan hikâyelere de kaynak oluşturuyor.

Kalm’da bir süre dolaştıktan sonra açık dünyada adım atıyoruz. Grasslands’ın görünümü karşısında hayrete düşmemek elde değil! Eski hali düz bir yeşil zemin, az sayıda kahverengi yerleşim, koyu yeşil ormanlar ve dağlardan ibaretti. Fakat yeni hâli gerçekten muhteşem. Nostaljik bir his uyandırıyor. Remake, teknik anlamda başarılı olsa da lineer bir deneyimdi; Rebirth’ün en büyük yeniliği açık dünya yapıları olacak. İlk 15 dakikadan sonra tüm endişelerimin yok olduğunu ve kendimi geniş çimlerde koştururken bulduğundan eminim.

Grasslands’i karış karış gezmek yaklaşık 4-5 saatinizi alacak. Toplamda 7 bölge olduğu göz önüne alındığında ise oyun oldukça uzun. Neyse ki, bölümleri ardı ardına sunarak boğmuyor. Biraz keşif yaptıktan sonra yeniden hikâye unsurlarına yöneliyor ve aralarda birkaç mini-oyun da sunuyor. Bu mini oyunlar konusunda Rebirth’ün biraz aşırıya kaçtığını söylemek mümkün. Orijinal FFVII, mini oyunlarla dolu bir festival gibiydi; ancak Rebirth, bunu karnaval atmosferine taşıdı.

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

  • Kombat içinde Red XIII ile rakip hayvanların kalesine gol atmaya çalışmak, Resident Evil 4 stilinde nişan alma, Chocobo yarışı ve platformlarla zıplayarak ilerlemeye çalışmak gibi dikkat çeken birçok mini oyun var.

Mini oyunlar, kendileriyle oldukça eğlenceli olsa da bazı önemli hikâye anları ve ilginç durumlar bunların arkasında gizlendiğinde can sıkıcı olabiliyor. Özellikle zorluk seviyeleri arttıkça, “Şu hikâyeyi bir tamamlayayım, bırak beni!” hissine kapılmanız olası. Burada bir “Mini-Game Atlama” seçeneği olması çok daha iyi olurdu. Zira platinum hedefleyen biriyseniz, mini oyunları tamamlamadan geçemeyeceksiniz.

Devam ederken, hikâye anlarına da geri dönelim. İlk oyundaki en çok eleştirilen yanlarından biri olan yan görevlerin bazen alakasız oluşu sorununu bu sefer çok daha bağlı bir anlatımla harmanladığını görüyoruz. Mesela, kayıp bir kediyi aradığımız görevde Cloud’un Tifa’nın kaybolan kedisi Fluffy’yi bulma çabası, geçmişte yaşananların derinliklerini ortaya koyuyor. Bu gibi sahneler, karakterlerin ilişkilerini zenginleştirirken, oyunculara da ilginç bağlamlar sunuyor.

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Remake, aksiyon ile sıra tabanlı sistem arasında başarılı bir denge kurmuştu. Rebirth, bu dengeyi daha da rafine hale getirmiş. Her karakterin oynanışında önemli değişiklikler var ve bunlar, silah seviyelerine göre aktive edilebilecek çeşitli özelliklerle zenginleşmiş. Folio adlı yeni bir sistem, karakter yetenek ağacı olarak işlev görüyor; burada karakterlerin birbirleriyle olan sinerjisi ve pasif yetenekleri de yer almakta.

Sinerjiler iki ana başlığa ayrılıyor: Synergy Skills ve Synergy Abilities. Kullandığınız yeteneklerin etkileri, savaşın seyrini değiştiriyor. Alışık olduğumuz tüm elementlerde, karakterlerimiz artık MP harcamadan saldırabiliyor; bu özellik, özellikle Hard Mode’da çok daha önemli hale geliyor. Tüm bu yenilikler, dövüş sistemini daha stratejik ve keyifli hale getiriyor.

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Sonuç olarak, Final Fantasy VII Rebirth, hikâye ve karakter derinliği ile öne çıkar. Remake’e oranla daha sadık bir ilerleyişe sahip olmasına rağmen bazı kısımlar genişletilmiş veya değişikliğe uğramıştır. Bu anlamda, yegâne değişiklik Yuffie’nin karakterizasyondur; onun arka planı ve motivasyonları, yeni FF VII anlatısına uygun olarak güncellenmiştir.

Yolculuğun sonuna yaklaşırken; Rebirth, özellikle duygusal derinlikte daha fazla bir epiklik sunuyor. Oyunun sonu, beni daha fazla düşündürüyor. Önümüzdeki oyunların bu epikliği nasıl yakalayacağı merak konusu. Elbette tartışılacak şeyler de var, ancak benim gözümde, bu yeni üçleme çok daha derin ve öznel bir noktaya ulaşmış durumda.

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Final Fantasy VII Rebirth: Geçmişten Geleceğe Duygusal Bir Yolculuk

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?