Frostpunk: Sonbahar’ın Getirdikleri

2010 yılında eski CD Projekt Red ve Metropolis Software çalışanları tarafından kurulan 11 Bit Studios, çoğumuzun kalbinde taht kurmuş bir oyun stüdyosu. Bu stüdyoyu, This War of Mine ile tanıdık. Savaşın siviller üzerindeki etkilerini irdeleyen bu oyun, bizi zorlu ikilemlerle baş başa bırakırken, “Acaba ben buralarda ne yapıyorum?” diye düşündürten bir yapım oldu. Ardından, 2018’de çıkan Frostpunk ile karşımıza çıktılar. Bu sefer bir birey değil, bir toplum olarak hayatta kalma mücadelesine katıldık. Ve evet, yine zor kararlar aldık, ikilemlere düştük, bir gün sokakta yürüyüşe çıkarken “İkisini de alabilirim!” dediğimiz o çikolata dükkanındaki gibi…

Frostpunk, kış mevsimini iliklerimize kadar hissettiriyor. Düşünün, dışarıda -30 derece ve siz o dev jeneratör etrafında çaresizce dans eden insanlara bakıyorsunuz. “Ne oldu da bu hale geldik?” sorusu kafamızda dönüp duruyor. İşin aslı, bu felaketin gelişinin öngörülüp öngörülmediği gibi sorularla boğuşuyoruz. Hadi gelin, “The Last Autumn” eklentisinde bu sorulara biraz daha derinlemesine bakalım.

Sonbahar’ın Gelişi ve İklim Değişikliği

“The Last Autumn”ın dünyası, karla kaplanmadan hemen önceki günlere gidiyor. İnsanlar henüz yeşillikler içinde yürürken, bilim insanları “Bizi bekleyen bir felaket var!” diye bağırıyor. Ama tabii ki bu bağırışlar, “Yine mi o kıyamet senaryosu?” diye geçiştiriliyor. Hazırlıklar yapılıyor, ama kimse henüz ciddiye almıyor. Evet, bu dönemde, 113. Saha’da yaşananları ve jeneratörün yapım sürecini izliyoruz. Yani, bir nevi “Jeneratör Yapımı 101” dersine katılmış oluyoruz.

Önemli Değişiklikler ve Yenilikler

Ek paket, ana oyunun öncesine gittiği için bazı değişiklikler de kaçınılmaz. İlk olarak, hava sıcaklıkları dondurucu değil, yani artık “Hadi ısınmak için odun keselim!” derdine düşmüyoruz. Ama kısıtlı kaynak meselesi hâlâ gündemde. Başlangıçta etraftaki kaynak yığınlarından faydalanırken, sonrasında “Kendi binalarımızı yapalım!” diye düşünüp, inşaat sektörüne adım atıyoruz.

Limanda ne var? Yeni binalar arasında limanlar eklenmiş durumda. İlk limanda, üç ana kaynak grubundan birini (kömür, çelik, odun) seçip gemilerle temin edebiliyoruz. Yani, “Gel bakayım buraya, bana bir kömür gönder!” demek mümkün. Sonrasında araştırmalarla balıkçı limanı inşa edip, “Neden balıkları da almayalım ki?” diye düşünebiliyoruz. Bir de telegraf kulesi var ki, oradan anakaradan takviye talep edebiliyoruz. “Yardım edin, burası tam bir soğuk savaş!” diye bağırıyoruz.

Kanunlar ve İş Güvenliği

Bu ek pakette, “Kanunlar Kitabı”na yeni kararlar eklenmiş. Ana oyuna göre daha farklı şartlarla karşı karşıyayız. Yani, “Hadi bakalım, şimdi ne yapacağız?” diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Jeneratör inşası ana gündemimiz olduğu için, “Jeneratör kursu, inşaat nasıl yapılır?” gibi konulara yoğunlaşmamız gerekiyor. Ama unutmadan, iş güvenliği de çok önemli. İş saatlerini kısaltma veya uzatma gibi seçeneklerle, işçilerin moralini yüksek tutmaya çalışıyoruz. “Eğer iş güvenliği sağlanmazsa, grev yaparım!” diyorlar ve biz de “Tamam, tamam, iş güvenliği!” diye yanıtlıyoruz.

Motivasyonun Önemi

İnsanların motivasyonunu artırmak için şapeller veya halkevleri açmak, motivasyon düşmesin diye yakınlarından gelen mektupları sansürlemek gibi detaylar var. Yani, bir nevi “Mektupları okuyup, ‘Bu ne ya, çok kötü bir hava’ demek yerine, ‘Oğlum, çok güzel bir hava’ diye yazıyoruz!” Yani, insanların ruh hallerini korumak için birçok faktörü göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Ve tabii ki oyunun zorluk seviyesinin biraz daha arttığını da belirtmeliyim. İlk oynayışta mümkün mertebe kolay bir zorluk derecesiyle başlamayı düşünebilirsiniz. Yoksa daha 10. günün sonunda kapının önünde bulabiliyorsunuz kendinizi, tecrübe ile sabit 🙂

Sonuç

Özetle, Frostpunk yine birçok detay ve strateji ile karşımızda. Felaket öncesi son çırpınışlar hakkında başarılı bir hikâye sunulmuş. Ana oyunun kalitesini koruyarak, bu ek paketle de iyi bir iş ortaya konulmuş. Şimdi, jeneratörümüzü yaparken bir yudum sıcak çay içmeyi unutmayın. Herkesin bir kış hikâyesi var, ama bu kış hikâyesi biraz daha soğuk!