Ah, Movistar KOI’nin G2 karşısındaki kaderi! Peki, ne yapacaklar dersiniz? İşte sorunun cevabı burada. Açılış seremonisinden itibaren seyircinin Movistar KOI’ye olan tutkusu gerçekten göz yaşartacak cinsten, öyle ki kalbim bile yerinden çıkacak gibi oldu. G2, MSI’da *taktiksel bir çöküş* yaşamış ve bir hayli burunları sürtülmüştü; ama şimdi *sahaya çıkacaklar* ve “Sihirdar Vadisi’nde düello başlasın!” diyeceklerdi. Yani o gerginlik, heyecan ve merak dolu atmosfer beni de sarhoş etmişti sahi!
İlk maçta, Movistar KOI hızla başladı ama öyle bir ilk kan aldılar ki, izleyiciler “Buna ne gerek vardı?” der gibi şaşırdı. Hızlı başlamalar her zaman iyi bir işaret değildir; ne de olsa bölük pörçük bir takım ruhuyla karşı karşıyaydık. Ancak G2, rakiplerinin enerjisini bir çırpıda kırmayı başardı. G2’nin, kahramanca (ve biraz da eğlenceli bir şekilde) MKOI’nin elinden bir ejder çaldığını gördük. *Bütün takım düşecekmiş gibi görünüyor*, ama hemen peşinden gelen 2. takım savaşıyla G2, Movistar KOI’nin ekip arkadaşlarını birer birer indirdi! Bu durumda, “Eyvah, temkinli olmalısınız” düşüncesi kesinlikle aklımda belirdi.
Bir de G2’nun o göz kamaştıran gözleri vardı ki! Bedel ödemeden geçmeyeceklerdi. MKOI kaçış serüvenindeki Jojopyun, *o kadar talihsiz* bir durumda ki birebir düşmüştü. Takıma “taktik yapıyormuş gibi davranmak” düsturu çerçevesinde, Baron’u aldılar, sonra MKOI’nin Nexus’una baskın yapıp kuleleri birer birer yıktılar. Baron’un bitmesine 20 saniye kala geri çekilmeleri ise tam bir şans eseri! Ama sırf o an geldiğinde Ejder’in gelmesi, “Ulan bu nasıl bir zamanlama?” dedirtmişti. Nihayetinde, Nexus’un etrafındaki çetin çatışmada maç yine G2’nin elinden kayıp gitti!
2. maça geldiğimizde yine bizlere bir erken ilk kan heyecanı sundular. *Ama hiç hayra alamet değilmiş gibi* geldi bu ilk kan! Tam bir bekleme ve izleme süreci başladı. Erken oyunda daha dikkatli oynadılar evet ama… *Yine G2’nun kara bulutları* peşlerinden ayrılmadı. Her 1’e 1 veya 2’ye 1 de karşılarına çıkan G2, aralarındaki savaşı kazanıyordu. Elyoya, daha dikkatli oynuyordu dikkatimi çekti ama *maçın son 3’te 2’sine kadar* giden yollarında pek bir değişim yaşamadılar.
Ve işte *gelişmelerin* sonu 3. maça gelirken, G2 özellikle *bu noktada işlerini* tamamlamak için *canla başla* çırpınıyorlardı. Moralleri düşmedi mi derken, “Ne de olsa bu kadar basit olmamalıydı!” diyerek kendimi kontrol etmeye çalıştım. İlk kanı bir türlü alamıyorlardı, hatta 3. dakikadan G2’ya iki kez daha kıl payı öldürdüler. Moralleri bozuldu ama gözlerinin *yaşları* ile sahnede dolaşmaları gerçekten içler acısıydi.
G2, sahada tam anlamıyla bir takım halinde mühendislik yapıyordu. MKOI ise adeta dağılmış bir ordu gibi duruyordu. Kimi yerlerde Elyoya ve Alvaro’nun uyumunu bozmak, G2 için o çok önemli anı sağlıyordu. *Şu anda karar verilecek olan bu! Bu dakikalarda G2’nin muazzam sinerjisi, onlara helva gibi pişti!* Crunch time’a gelen Movistar KOI için zorlu oldu; zira takım ruhu ve stratejik düşünceler artık komediden ibaretti. Ve maalesef, 8K altın farkı olan, gelişmiş rünler, eşya ve taktiklerle donatılmış bir rakiple ne yapabilirsiniz ki? Orada ele geçirdiğimiz baron ve taktiğin üzerine ekleyince, *hala zafere giden anahtar* G2’daydı.
Madrid’de ve kendi seyircilerinin önünde boyunları bükük, gözyaşları içinde sahneden ayrılmalarını görmek gerçekten yüreğimde bir acı oluşturdu. Ancak, G2’nun güçlü sinerjisine karşı ancak durmakla kalmayı başardılar, işte o anki yenilgi belki de en büyük zaferleri olacaktı. Tüm bu gelişmeleri düşündüğümde, LEC Summer Playoffs’ta G2 ve Movistar KOI’nin anılarını bir araya getiren bir hikaye çıkıyordu. Bir gün, belki bir sonraki Worlds’ün kapısını çalacak bu sıfırlar, ama biz bu durumu hep güleceğiz, değil mi? Poro-severler, görüşmek üzere! Nerede besliyorsanız besletiyorsunuz, hayatımda en merak ettiğim soru bu!”
