Hepimiz biliyoruz ki, CD Projekt bu sefer sıradan bir duyuru yapmadı; memleketimizin tanınmış cadısı ve canavarı avcısı Geralt’ın dünyasını 10 yıl boyunca kutlarken, bir yandan Xbox kontrolcüleriyle de kıyameti kopardı. Bu, sadece bir kontrolcü değil, hani elinize alıp “Beni savaşlara götür!” diye haykırtabileceğiniz bir eşyaya dönüşen, üzerinde gizemli semboller barındıran ve Kurt Madalyonu ile süslenmiş bir sanat eseri. Bu koleksiyonluk nesneler, sanki Geralt’ın ruhunu da yanlarında getiriyormuş gibi hissediliyor. Yani o kadar havalı ki, evde sadece kullanmak için değil, aynı zamanda sergilemek için bile alabilirsiniz. Kim bilir, belki de misafirleriniz “Bu nedir!” diye sorduğunda bir tarih dersi vermek zorunda kalırsınız!

“Xbox Wireless Controller – The Witcher 3 10th Anniversary Special Edition” diye bir şey var artık, öyle bir şey ki onu gördüğünüzde “Yahu bu nasıl bir deniz altı yaratığı gibi!” diye düşünebilirsiniz. Oynamaktan çok, elinize aldığınızda sizi “Çarpışmaya hazır!” sinyali veren bir savaşçı gibi hissettiren bu kontrolcü, sadece bir oyun ekipmanı olmanın ötesinde, yaşanmış savaşların hikayesini anlatan birer öykü kitabı gibi. Ayrıca, bu tasarıma sahip olmanın bir anlamda CD Projekt ve Microsoft’un iş birliği sayesinde Geralt ile olan bağınızı güçlendireceğine de eminim.

Şimdi bu kontrolcülerdeki Glagolitik alfabesiyle yazılmış gizemli sembollere geleceğim. Arkadaşlar, bunlar bir anlam taşıyor, ama ne? Forumlarda henüz çözülmüş mü diye bakmadım doğrusu. Şu an elimde bir dedektif şapkası olsa, bunun peşine düşebilirim! Sadece meraklı birkaç Witcher fanı memlekette sembollerin anlamını çözmeye çalışırken, ben de burada “Bunun anlamı ne?” diye düşünmekteyim. Belki orada saklanan bir ipucu vardır; “Alttan alta Geralt’ın tarifi” ya da “İlk oyun gününden kalan gizli formül” gibi şeyler olabilir. Böyle düşünen bir ben değilimdir umarım, bir logo ortaya çıkıp “Beni çöz!” diye mesaj vermek için tasarlandığında.

CD Projekt’in tasarım lideri Joshua Flowers bu kontrolcülerin bir hikayesi olmasını istemiş. “Savaşlardan geçmiş, üzerinde izler taşıyan kişisel bir eşya gibi hissettirmeliydi” derken, bu kontrolcünün yalnızca bir oyun ürünü olamayacağını vurgulamış gerçekten. Bir nevi Geralt’ın hayatta kalmasını sağlayan malzemeler gibi düşünün! Ne de olsa, elimize aldığımızda bir canavara dönüşme hissini vermesi gerekiyor. Yani siz, bu kontrolcüyü elinize aldığınızda kendinizi “Kendimi bir canavar avcısı gibi hissedeceğim” diyerek hemen bir parkur oluşturup “Kahraman” kıyafeti giyme isteği duymanız hiç de garip değil.

Bunun yanı sıra, söz konusu kontrolcüler; jant chatter değil, alet edevat değil, o klasik Xbox kontrolcülerinin tüm özelliklerini birebir taşıyor. Yani savaşın zorlukları arasında kaybolmazken, aynı zamanda “Çok havalı bir kontrolüm var!” düşüncesiyle de oturup benzetmeler yapma heyecanını yaşayabilirsiniz. Gerçi ben bir kontrolcü almadan önce “Bu sağdan bozuk, soldan bozuk, tam ortadan bükülmüş” diyerek kontrolcüyle amistana geçmeyi pek istemiyorum.

Açıkçası benim gibi bir The Witcher 3 hayranı için bu kontrolcüler kesinlikle birer kolye gibi “Koleksiyonuma katmalıyım!” duygusu yaratıyor. Kimse düşmanı yenmek için savaşa girmiyor, ben bu kadar oyun hayranı olarak evde sakladığım kontrollere bir tarih müzesi gözüyle bakıyorum. O yüzden, elime geçtiğinde elbette bir mantar gibi büyüyecek ve koleksiyonumda kendine yer arayacaktır. Bir gün belki de, diğer kontrolcüler tilki ve canavara dönüşüp bu özel tasarım kontrolcüyle beraber “Role Play” yapma şansı buluruz.