Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

4 dakika okunma süresi

2

Glen Schofield’ın Oyun Geliştirme Mücadelesi ve Yeni Proje Hayalleri

Glen Schofield, oyun geliştirmenin zorluklarını mizahi bir dille anlatıyor! Yeni projeleriyle hayal dünyasında kaybolmaya hazır olun!

admin

13 saat önce

Glen Schofield’ın Oyun Geliştirme Mücadelesi ve Yeni Proje Hayalleri

Glen Schofield, oyun dünyasının tanınmış isimlerinden biri olarak, kariyerinde pek çok başarıya imza attı. Dead Space serisi ile adını duyuran Schofield, daha sonra kurduğu Striking Distance Studios ile The Callisto Protocol’ü piyasaya sürerek herkesi heyecanlandırdı. Ancak son zamanlarda yaşadığı zorluklar, oyun geliştirmenin ne kadar çetrefilli bir yol olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Oyun sektörü, her ne kadar eğlenceli ve yaratıcı bir alan gibi görünse de, bir gün içinde kaybolma riski taşıyan bir kumarhaneye benziyor. Şimdi, bu kumarhanede elini kaybeden Glen Schofield’ın hikayesini derinlemesine inceleyelim.

“Oyun sektörü gerçekten zorlu bir dönemden geçiyor” diyen Schofield, aslında bu cümleyi söylerken belki de yüzünü buruşturmuş, belki de bir fincan kahve yudumlayarak derin bir nefes almıştır. Son sekiz aydır kızıyla birlikte yeni bir oyun fikri üzerinde çalıştığını belirtiyor. “Bana bu fikirle geldi ve fikrine bayıldım. Daha önce görmediğim bir şeydi. Buna yeni bir horror alt türü diyoruz – sadece korku değil, daha fazlası.” Burada, kızıyla birlikte gelişen bu fikir, belki de bir baba-kız ikilisinin en iyi korku oyununu yaratma hayalini barındırıyor. Belki de bu oyun, korku unsurlarını o kadar iyi birleştirecek ki, oyuncular ekrandan fırlayıp panik içinde kaçacak!

Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: İyi bir fikir, finansal destek olmadan havada kalıyor. Schofield ve kızı, projelerini hayata geçirebilmek için gereken finansmanı bulmakta zorluk çekmiş. “Bütçeyi 17 milyon dolara kadar düşürdük, küçük ama yetenekli bir ekip ile bir prototip hazırladık ve görüşmelere başladık. Fikri beğendiler. Pek çok ikinci ve üçüncü toplantı yaptık. Ancak erken geri bildirimler ‘bütçeyi 10 milyon dolara indirin’ yönündeydi.” İşte burada devreye finansmanın ne kadar önemli olduğu giriyor. “Zaten bu rakam 2-5 milyon dolara kadar düştü” derken, Schofield’ın yüzündeki ifadenin ne kadar donuk olduğunu hayal edebiliyor musunuz? Yani, bir oyun geliştirmek için gerekli olan bütçe, sanki bir çocuk parkındaki kaydırak gibi yavaşça aşağıya kaymış!

Sonunda, Schofield ve kızı projeden “çekilme” kararı almış. “Bazı fikirler, ucuz yapılmaktansa hiç dokunulmadan bırakılmalı.” Bu cümle, belki de bir sanatçının en büyük kabusunu özetliyor. Yetenekli bir ekiple çalışıyorlardı, tam kadro bir oyun geliştirmek için çaba gösteriyorlardı. Ama sonuç olarak, herkes iş aramaya çıkmış. “Hepsi yetenekli insanlar; eğer eleman arıyorsanız, bana ulaşın” diyerek iş arayanlar için bir nevi iş ilanı vermiş. O an, bir yandan kızıyla birlikte hayaller peşinde koşarken, bir yandan da işsizlikle yüzleşmek zorunda kalmış.

“Bana gelince… her büyüklükte oyunlar üzerinde çalıştım. İki kişilik projelerden 300’den fazla geliştiricinin yer aldığı büyük projelere kadar.” İşte burada Schofield, tecrübelerinin derinliğini vurguluyor. Son 15-20 yılını harika ekiplerle AAA oyunlar yaparak geçirdiğini söylese de, sektörün şu an “durdurma” modunda olması, belki de en büyük hayal kırıklığı. AAA oyunların geleceği, sanki bir bulut gibi belirsizleşmiş.

“Bunların tümünü çok özlüyorum – ekibi, kaosu, hayranlar için yeni bir şey yapmanın keyfini.” Bu cümle, bir oyun geliştiricisinin ruh halini ele veriyor. Belki de oyun dünyası, onun için bir tutku, bir aşk hikayesi gibi. Ancak, bu aşk hikayesinin sonu, belirsizliklerle dolu. “Hala buralardayım, çizimler yapıyorum, hikayeler ve fikirler yazıyorum. Ama belki de son oyunumu yönetmişimdir. Kim bilir?” diyor. Bu noktada, oyunculara teşekkür ederken, belki de son bir veda niteliği taşıyan bir mesaj bırakıyor. Oyunlarını oynayanlara bir teşekkür borçlu olduğunu düşünse de, aslında o da bu yolculuğun bir parçası olmaktan vazgeçmek istemiyor.

Sonuç olarak, Glen Schofield’ın hikayesi, oyun geliştirme sürecinin ne kadar karmaşık ve zorlu olduğunu gösteriyor. Evet, belki de oyunlar birer eğlence aracı, ama ardında yatan emek ve hayal gücü, her zaman takdir edilmeyi hak ediyor. Şimdi, Schofield ve ekibinin bir gün geri dönmesini ve yeni projelerle karşımıza çıkmasını umut ediyoruz. Sonuçta, oyun dünyası, bir baba-kız hikayesinin yarattığı yeni korku unsurlarıyla dolup taşmayı bekliyor!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?