Google Stadia’nın Negatif Gecikme İle Oyun Dünyasında Devrim Yaratma Hedefi

Google Stadia ve ‘Negatif Gecikme’ İle Devrim Yolda!

Google’ın mühendislikten sorumlu başkan yardımcısı Madj Bakar, Edge dergisine verdiği röportajda Stadia’nın bir gün masaüstü bilgisayarlara ve diğer konsollara üstünlük sağlayacağına dair oldukça iddialı bir açıklama yaptı. Gözlerinizi de açın, çünkü burası biraz uzay yolu gibi! Bakar’a göre, Stadia’nin makine öğrenimi teknolojileri sayesinde bu bulut tabanlı oyun platformu, gecikmelerle dolu bir oyun deneyimini bir kenara itip, bir gün bilgisayar ve konsollardan daha hızlı olacak.

Şimdi, bu ‘negatif gecikme’ nedir, nereden çıktı? Hayal edin ki, oyun oynarken bir düğmeye basıyorsunuz ama gecikme yüzünden karakteriniz sanki tuvalete gitmiş ve geri gelmekte zorlanıyor. İşte Stadia, bu gecikmeyi önceden tahmin ederek bir tampon yaratıyor. Yani, sizin düşüncelerinizle oynamayı öğrenmiş bir yapay zeka hayal edin. Bir bakıma, Stadia sizin yerinize karar verip, sizin düşündüğünüz şeyi yapıyor. Çok tuhaf değil mi? Tamam, çok havalı ama biraz da ürkütücü!

Madj Bakar, bu durumu şöyle açıklıyor: “Stadia, bir sonraki hamlenizi tahmin ederek, gecikmeyi hissetmenizi engelleyecek.” Yani, artık oyun oynarken ‘Benim kararım!’ demek yerine, ‘Stadia bana ne yapmam gerektiğini bildi!’ demeye başlayacağız. Peki, bu makine öğrenimi ne kadar başarılı olacak? Ya ben mükemmel bir strateji düşündüm ama Stadia, ‘Hayır, sen bu hamleyi yapma!’ diyerek beni rezil ederse? O zaman işler iyice karışır!

Örneğin:

• Ben düşmanı sağdan geçmeyi düşünürken, Stadia soldan saldırmayı önerirse ne yapacağım? “Hayır, ben sağdan geçeceğim!” diye bağırarak, aniden kaybolmak!
• Ya da belki de Stadia, “Bu sefer oyunu kaybedeceksin, daha iyi bir hamle yapmak için bekle!” derse? Oyun sonunda kazanan ben değil, Stadia olur!

Genelde yayın servisleri gecikmeyi azaltmak için çözünürlük düşürme yöntemine başvuruyor. Yani, grafikler o kadar kötüleşiyor ki, karakterler adeta birer piksel yığınına dönüşüyor. Ama Stadia’nın bu ‘devrimci’ yaklaşımı bakalım ne kadar iş görecek? Geçenlerde arkadaşım “Bakar, bana bir çay getir!” dedi, ben de yanlışlıkla çay yerine bir oyun yükledim. Şimdi o çay için Stadia’yı bekliyorum!

Sonuç olarak, Google Stadia’nın bu iddialı hedefleriyle buluştuğunda, umarım hepimiz için eğlenceli ve keyifli bir oyun deneyimi sunar. Ama, Stadia’nın düşüncelerini çok fazla ciddiye almayın, yoksa bir sabah kalktığınızda ‘Ben kimim?’ diye soran bir yapay zeka ile karşılaşabilirsiniz. O zaman oyun dünyası sadece eğlenceden ibaret olmayacak, bir de felsefi sorgulamalara gireceğiz!