Greedfall: Etkileyici Bir Rol Yapma Oyunu İncelemesi
Greedfall, keşif, strateji ve derin hikaye unsurlarıyla dolu etkileyici bir rol yapma oyunu. Detaylı incelememizi kaçırmayın!
8 saat önce

Greedfall: Bir Başyapıt Olmasa da Etkileyici Bir Deneyim
Oyun dünyasında insanları çeken pek çok unsur bulunuyor. Bazıları atmosferine hayran kalırken, kimileri oynanış mekaniklerini, bazıları ise hikayeyi tercih ediyor. Bu unsurları başarılı bir şekilde harmanlayan oyunlar, genellikle başyapıt olarak nitelendiriliyor. Bu açıdan bakıldığında, Greedfall bir başyapıt mı? Kesinlikle hayır! Peki, iyi olduğu noktalar var mı? Bolca var!
Öncelikle, Greedfall’ın yarattığı dünya beni fazlasıyla etkiledi. Gerçekten bir rol yapma oyununa (RYO) yakışacak bir evren oluşturmuşlar. Oyunda farklı birlikler mevcut ve bunların bazıları klişe, bazıları ise alışılmışın dışındaki öğelerle bezeli. Örneğin, Hikmet Bölgesi (Bridge Alliance), Arap-Hint kültürünün bir karışımını yansıtan bir topluluk. Bilime en fazla önem veren birlik olarak öne çıkıyorlar. Katolik inançlarından ilham alınmış olan Theleme ise bilimde geri kalmış ve dini değerleri ön plana çıkarmış bir yapı. Büyüye büyük bir önem veriyorlar ve yerlilerle aralarındaki ilişki, özellikle misyonerlik faaliyetleri nedeniyle oldukça bozuk.
Greedfall’un Birlikleri
- Theleme: Dindar bir grup olup, büyüyü hayatlarının merkezine koyarak tüm dünyayı kendi tanrılarına inandırmak istiyorlar. Yerlileri “dinsizlik” ile yaftalıyor ve onları hor görüyorlar. Theleme ile kurduğunuz dostluk, sizi Engizisyon tarafından sevilir biri yapabilir; ancak bu, adanın yerli halkıyla sorunlar yaşamanıza yol açabilir.
- Coin Guards: Oyunun paralı askerleri. Aynı zamanda adadaki güvenlik işlerinden de sorumludurlar. İsterseniz onlara katılıp bir paralı asker olabilirsiniz; ancak adada yapılacak o kadar iş var ki, buna zaman ayırmak pek mantıklı olmayabilir.
- Nauts: Oyunun başında tanımaya başladığınız bu grup, Greedfall evreninin kaşiflerini oluşturuyor. Ancak ilgi çekici bir konuya sahip olmalarına rağmen, hakkında çok fazla bilgi edinmek pek mümkün değil.
- Natives: Oyunda yolculuk ettiğimiz adanın yerlileri, “biz” gelmeden önce huzur ve barış içinde yaşıyorlardı. Doğaya ve büyüye derin bir bağlılıkları var ve kendi tanrılarıyla yaşamaktalar. Çoğu yerli, yabancılara karşı olumsuz bir tutum sergiliyor. Neyse ki yanınıza Siora’yı alarak, onlarla iletişiminizi geliştirebiliyorsunuz.
- Bridge Alliance: Bilimi hayatlarının merkezine koymuş, büyü ya da dine kulak asmayan, bilim adına fedakarlık yapmaktan çekinmeyen bir topluluk. Onlarla dost ya da düşman olmak tamamen sizin elinizde.
- Congregation of Merchants: Bir ticaret birliği olan bu grup, iş adamları tarafından yönetiliyor ve bizim de bağlı olduğumuz birlik burası. Ana amaçları daha fazla para kazanmak ve servetlerini artırmak. Ancak ana karakterimiz De Sardet’in hedefleri bunun çok daha ötesinde.
Yeni Dünya, Yeni Umutlar
“Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.” cümlesi, Greedfall için güzel bir açılış ifadesi olabilir. Oyunun atmosferi, keşfedilmeye başlanmış bir yeni dünya hissi veriyor. Burada hem yukarıda bahsedilen birlikler hem de oldukça tuhaf yaratıklar mevcut. Oyun, biraz Orta Çağ Engizisyonunu Amerika’nın keşfiyle harmanlayıp, içine Witcher ve Dragon Age ögelerini eklemiş gibi görünüyor. Bu harmanlama benim için oldukça eğlenceli bir deneyim sundu. Ancak, oyunun dövüş sistemi bir noktadan sonra monotonlaşabiliyor; özellikle yakın dövüş silahlarını kullanıyorsanız, büyük bölüm sonu yaratıklarında sürekli yerlerde yuvarlanıp kontra atak yapmak zorunda kalıyorsunuz.
Teer Fradee’ye (ya da Renaigselerin deyimiyle Yeni Serene) gitmeden önce Eski Serene’de bazı işleri tamamlamanız gerekiyor; bu, bir nevi öğretici görev işlevi görüyor (oyunu %100 bitirmek istiyorsanız burada her şeyi yapmalısınız çünkü geri dönüş şansınız olmuyor). Eski dünyadan yeni dünyaya geçerken, ben daha izbe ve şehirleşmemiş bir yer bekliyordum, ancak daha önce oraya giden koloniciler her yere şehirler kurmuşlar. Hatta Naut’lar hariç herkesin kendi şehri var. Bu şehirler tasarım olarak birbirine çok benziyor; oyunun bütçesinin düşük olduğunu düşününce bunu göz ardı edebilirsiniz çünkü zaten şehirlerde görev almak veya birkaç ufak konuşma görevi dışında çok fazla zaman geçirmiyorsunuz. Tabii ki, craft işleri için gerekli ustaları bu şehirlerde bulmak mümkün, ancak kendiniz de bu yetenekleri puan yoluyla açabiliyorsunuz, yani çok da gerekli olmayabilir.
Yerliyle Dost, Şehirliyle Arkadaş
Oyunun en güzel yanlarından biri, RYO öğelerinin etkisi. Örneğin, bir birlikle aranız iyi ise size hediyeler sunabilir ve zor anınızda yardım edebilirler. Ancak aranız kötü ise, sizi orada görmek istemediklerini bizzat vali dile getirebilir ve düşmanca bir tutum sergileyebilirler. Diplomasi, oyunda çok sık iç içe girdiğiniz bir unsur olduğu için, eylemlerinizden önce iki kere düşünmenizi tavsiye ederim. Normal bir şekilde yaptığınız bir eylem, bir vali tarafından düşmanca bir tutum olarak değerlendirilip olumsuz geri dönüş almanıza yol açabilir.
Ben oyunu oynarken, içimdeki Kızılderili sevgisi nedeniyle hep yerlilerle dost olmaya, onların tarafını tutmaya çalıştım; bu da Bridge Alliance ve Theleme ile aramın açılmasına neden oldu. Yine de Theleme’nin dindar olmasına rağmen daha ılımlı olduğunu söyleyebilirim. Bridge Alliance valisi Burhan ile iletişim kurmak çok daha zorlayıcıydı.
Yanınıza alacağınız arkadaşlar, oynanış tarzınızı çok fazla etkilemiyor; en azından benim hiç etkilemedi. Ancak içlerinde can ve zırh yenileme özelliği olan Siora’nın varlığı, bir nebze işinizi kolaylaştırıyor. Zaten yeni bir yere gitmişken yanınıza oranın yerlisini almak fena bir fikir değil. Ayrıca Siora’nın varlığı, yerlilerle konuşmanızda da oldukça faydalı; çünkü yerlilerin kendine ait bir dili var ve bu konuda Siora bize yardımcı oluyor. Benim yanımda bulundurduğum diğer bir karakter ise Kurt oldu. Eski ustamız ve can yoldaşımız, oyunun önemli bir yerinde bize büyük bir kıyak geçerek gönüllerde taht kurmayı başardı. Her yan karakter için birden fazla görev çizgisi mevcut; bunlar için onlarla aranızı iyi tutmanız gerekiyor. Ayrıca her karakterin arkadaşlık bonusları var. Örneğin, Siora, Vigor özelliğinize +1 verirken, Kurt’ün arkadaşlık bonusu Craft özelliğine +1 veriyor. Kiminle yola çıkacağınızı bu bonuslara bakarak da şekillendirebilirsiniz.
Ne Uzar Ne Kısalır
Oyuna alışmaya başladığınızda görevler hızla akmaya başlıyor; yan görevler açılıyor. Bu yan görevlerde hikayeyle ilgili önemli detaylar ve adanın politik ve doğal yaşamı hakkında birçok bilgi ediniyorsunuz. Yerli kabilelerini tanıyor ve bu kabilelerle ilişkilerinizin ilerleyen dönemlerde çok işinize yaradığını görebiliyorsunuz. Oyunun dünyası, atmosferi ve RYO öğeleri oldukça tatmin edici. Ancak oynanış, bazen tekdüze hale gelebiliyor ve karakter animasyonları çağın gerisinde kalmış durumda. Büyü, silah ve yakın dövüşteki iki farklı tip (ağır silahlar veya kılıçlar) olayı biraz çeşitlilik sağlıyor; ancak ne yazık ki bu durumun yeterli olduğunu söylemek zor.
Oyun, yaklaşık 40 saatlik bir deneyim sunuyor ki bu da oldukça makul bir süre. Görevlerde bazı noktalarda tekrar eden bir hava hissediliyor; fakat oyunda bürokrasi ve politika olduğunu düşününce, oradan oraya gitmek biraz devlet dairelerindeki maceraları anımsatıyor. Örneğin, bir görev sonrasında gidip valilere veya sizi görevlendiren Merchants valisi Constantin’e rapor vermek rutin bir iş haline geliyor. Ancak görevi yapar yapmaz gitmek zorunda değilsiniz. Görevleri topluca yapıp, raporları da bir arada sunmak en mantıklı yol gibi görünüyor.
Beyaz Adam Geldi, Huzur Gitti
Yeni kıtanın huzurunu kaçıran, renaigse yani yabancılar, bu huzursuzluktan rahatsız olan yerlilerle karşı karşıya geliyor. Özellikle adaya geliş amacımız olan Malichor hastalığına çare bulma çabası, karaktere önemli bir amaç ve derinlik katıyor. Bu tedavi arayışında yaptıklarınız ve yapmadıklarınız, hikayeyi doğrudan etkiliyor; ancak tamamıyla seçimlerinize bağlı bir son ortaya çıkıyor demek oldukça zor. Zira oyunun sonunda her şeyin açıklandığı kısım, bir arka ses eşliğinde fotoğraflar ve kesitlerle sunuluyor. Yani bir cutscene ile ne olup bittiğini görme şansınız olmuyor. Sadece adanın ve dünyanın halini görebiliyoruz, arkadaşlarımıza ne olduğunu öğrenebiliyoruz.
Yine de oyundaki bazı seçim anlarında verdiğiniz kararlar, sonu değiştiriyor; fakat genel olarak oyunun temelde iki sonu olduğunu söylemek mümkün. Oyunu özetlemek gerekirse, iyi bir hikaye, etkileyici bir atmosfer, ortalama bir oynanış ve kötü animasyonlarla karşı karşıyayız. Ancak eğer hikayeye ve atmosfere kapılırsanız, oyun sizi bir şekilde kendine çekiyor ve hikayenin sonunu görmek için devam etmek istiyorsunuz. Bir RYO oyunu için bu çok önemli bir etken ve Greedfall bu konuda sınıfı geçmeyi başarıyor. Fakat üst seviye bir oynanış deneyimi arayanlar ve dövüş sisteminde yenilik görmek isteyenler için Greedfall biraz uzak bir deneyim gibi görünüyor. Şu an için PSN’de 219 TL ve Steam’de 190 TL olan oyunun fiyatını pahalı bulabilirsiniz; ancak indirim dönemlerinde uygun bir fiyata gelirse, kesinlikle denemeye değer bir deneyim sunuyor.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?