Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

5 dakika okunma süresi

4

Half-Life: Bir Oyun Deneyiminin Hayatım Üzerindeki Etkisi

"Half-Life" oynamak, hayatımda bugüne dek yaşadığım en iyi sanal ter dökme deneyimiydi! Valve neden gerçekliği azaltmadı acaba?

admin

3 saat önce

Half-Life: Bir Oyun Deneyiminin Hayatım Üzerindeki Etkisi

Orijinal Half-Life’ın oyun dünyasını değiştirdiğini söylemek, bir “Yüzüklerin Efendisi” hikayesinin başları gibi, belki de biraz abartı olabilir, ama abartının olduğu yerden güzel şeyler doğar, değil mi? 1998 yapımı bu oyun hakkında gerçekten söylenmedik pek bir şey kalmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak size şimdi biraz daha kişisel bir hikaye anlatmak istiyorum. Yapı itibarıyla sosyal bir çocuk değildim, tam tersine, ortalama bir ortaokul çocuğuydum. Tam o “dünyayı anlama” aşamasındayken Half-Life ile tanıştım. O dönemde arkadaş edinmek benim için, kütüphane bekleyen kitapsever bir ördek için suya atlamak kadar zor bir işti. Bu yüzden yaz aylarım, genelde evin içinde kitap okuyarak ya da dergilere göz atarak geçiyordu. Ama ilginç olan, hemen üst katımızda oturan komşumuz Eşref abinin “Escort” marka bilgisayarının bana olan etkisiydi. Eşref abi, bilgisayar mühendisliği bölümünü kazanmış, bilgisayarının başında oturan bir Einstein gibiydi. Ben ise daha çok “çocuk yaramazlığı” rolünü oynayan bir hanemezüydüm.

Half-Life: Bir Oyun Deneyiminin Hayatım Üzerindeki Etkisi

O zamanlar, Eşref abi kadar ciddi birinin yanında olmanın gerekliliğini tam kavrayamamıştım, ancak bu onun bilgisayarının başında ders çalışırken beni gözetlemesini engellemiyordu. Elbette, Eşref abi her zaman olgun ve ciddi biri olarak kalmayacaktı ama o zamandan beri kapkaç yapmadım, bu çok önemli. Sabahları onun evine gitmek için kapısını çalar, Championship Manager oynarken onu izler, orada otururdum. Okey oynamayı bile özlüyorum, ama işte bir gün, hayatıma yön veren bir deneyim yaşadım.

Half-Life’ın Büyüsü

Bir gün, Eşref abi bana, “Gel bakalım, bir şeyler oynayacağız!” dedi. Tam o an, kendi kendime “Dile benden ne dilersen!” demeye başladım. Halbuki o an, onun elinde, gerçekten de orijinal bir Half-Life kutusu vardı. O an ne olduğunu anlamadım, ama o yaz akşamı bir tür ahlaki sorumlulukla geldi, kapıyı çaldı ve beni yukarı çıkmaya davet etti. Bir tür ” oyun çağrısı” gibi, fakat bu sadece altında sıcak bir karpuzla yapılan bir oyun oynama teklifi değildi. Oyun dünyasına girişi simgeleyen bir kapıydı sanki. O keyifli akşamda soğuk karpuz eşliğinde Black Mesa’nın tren sistemine nasıl girdiğimizi asla unutmuyorum!

Önümüzdeki haftalarda Eşref abiyle Half-Life’ta birçok macera yaşadık. Hayatımın en çılgın bulmacalarını çözmek için gereken tüm sabrı ve her anında yanımda olan bir dostu yanımda hissetmenin huzurunu bildim. Tabii ki internetimiz yahut “walkthrough” kaynaklarımız o zaman yoktu; doğru, “bulmacalarla baş başaydık” diyebilirim. Yani, bulmacayı çözmek için Eşref abi düşüncelerini formüle ederken ben bir yan koltukta oturup “Oğlum, doğru öncekini de geçemedin!” diye ahkam kesiyordum. O zamanlar, belki de hayatıma yön veren en önemli bölüm “Blast Pit” idi. O ikonik bölümün içinde geçirdiğimiz dört-beş günü hatırlıyorum; panik ve sevinç tüm duyularımızı sarhoş etmişti. Bir gün yanlışlıkla dev fanın üzerine düşüp, ortadaki çözüm yolunu keşfettiğimizde ise tüm yazı hatırlıyorum. Hatta, hatta hâlâ aramızdaki “oh be” çekişimizin, bir birlikte duygudaş olmanın kesin bir kanıtı olarak hafızamda yer kapladığını söyleyebilirim!

Half-Life: Bir Oyun Deneyiminin Hayatım Üzerindeki Etkisi

Oyun bitmeye yaklaştıkça üzülmeye başladım. Ama Eşref abi, ilk defa o yaz boyunca benimle konuşmaya başladı. O sıralar, hangi oyunların ardında daha fazla hazineler olduğunu keşfetmeye başladık ve böylece oyunlar aracılığıyla gerçek dostluklar kurduk. Zaman geçtikçe, hayatımda birçok şey oldu: Eşref abi ve ben farklı yollara ayrıldık. İlk başta Fatma hala hayatını kaybetti ve kısa süre içinde her ikimiz de farklı yerlere taşındık. Ama Half-Life’ın üzerimdeki etkisi hiç geçmedi. Oyunlar, hayatımda arkadaş edinmekte bana her zaman yardımcı oldu.

Half-Life’ın Derin Etkisi

Biliyorum, bu nedenle de “Half-Life’ı sevmeyen benimle arkadaş olamaz” gibi geyikler yapabiliyorum. Yıllar geçtikçe, her yıl en az bir kere açıp oynamam gereken tek oyun haline geldi. Unutmadan, özellikle MMod ile oynamanızı tavsiye ederim; zira o yan etkileriyle tüm ayrıntılarını ezbere biliyorum. Hatta geçtiğimiz Twitch yayınlarında sevgili Anton’a epey “backseat gaming” yaptım ve bunun için buradan kendisine resmi özür dileklerimi ileteyim. Eşref abiyle hala görüşüyoruz. Küçük oğlu ortaokula geçiş yaptı, ben de kendisini Half-Life ile tanıştırmak için sabırsızlanıyorum!

Sonuç olarak, her anlamda hayatımı etkileyen ve oyunlar hakkındaki görüşlerimi değiştiren bir oyun olan Half-Life, zeka gerektiren bulmacaları, hikayeyi anlatışı, savaş mekanikleri ve gizemleri ile ilk maceram oldu. Belki de bu sayede şu an Oyungezer’den sizlere seslenebiliyorum. Hayır, ağlamıyorum ama gözlerimde bir levye var, buradayım!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?