Hideo Kojima’nın Pandemi Dönemindeki Yaratıcılığı ve Death Stranding 2 Üzerine Düşünceleri
Hideo Kojima'nın pandemi dönemi yaratıcılığı ve Death Stranding 2'ye dair düşünceleriyle, sanal dünyada kaybolmaya hazır mıyız?
3 saat önce

Hideo Kojima, IGN’e verdiği röportajda, büyük bir olay olarak nitelendirdiği Death Stranding 2‘nin geliştirilme sürecini ve pandemi döneminin etkilerini eğlenceli bir dille anlattı. Herkesin bildiği gibi, pandemi dünya genelinde birçok alanda olduğu gibi oyun dünyasında da önemli değişikliklere yol açtı. Kojima, bu dönemde yoğun bir yaratıcılık sürecine girdiğini belirtiyor. Ne de olsa, bu tür büyük değişimlerin etkisi görmezden gelinemez. Ama Kojima’nın ifadeleri sadece bir oyun geliştiricisi olarak deneyimlerini aktarmaktan çok daha fazlasını içeriyor; aynı zamanda insanlık durumuna da ışık tutuyor.
Kojima, “Böyle büyük bir şey hiç olmamış gibi davranamazsınız,” diyerek, pandeminin insanları nasıl etkilediğini özetliyor. İnsanların oynamış olduğu oyunların, gerçek yaşam deneyimleriyle örtüşmesi gerektiğini savunuyor. Eski yazılmış bir hikayenin, bu tür bir deneyim yaşayan oyuncularla aynı duygusal bağı kuramayacağına inanıyor. Hatta, bu süreçte oyuncularla empati kurmak gerektiğini ön plana çıkarıyor. “Oyunlar sanal karakterler hakkında olabilir,” diyor, “ama sonunda, oyuncular pandemiyi yaşadı. Geçtiğimiz zamanlar, gerçek dünyamızda yaşananlar kadar gerçekçi olabilir.” Yani, bir şekilde Hideo Kojima bütün bu karmaşayı oyunla entegre etmeye çalışıyor gibi duruyor; sanki tam bir sanatçı duruşu!
Kojima, sadece Death Stranding 2 üzerindeki değil, aynı zamanda tüm insanlar üzerinde pandemi döneminin yarattığı ağır etkileri de keşfediyor. “Uzaktan çalışmak zorunda kaldım, Tokyo’dan ayrılmak zorunda kaldım, yüz yüze bağlantıların minimum seviyelere inmesi nedeniyle tehlike hissi yaşadım,” diyor. Ve bu durum, insanların birer fiziksel varlık olmasını sorgulamasına neden oluyor. Kollarını açıp insanlara sarıldığında hissettiği duyguların hiç de sıradan olmadığını ifade ediyor. Sanki uzun zamandır hapiste kalmış bir kişi, özgür kalma anındaki ilk nefesini alıyormuş gibi. Ahh, insanın bir diğerine sarılma isteği, oyunun doğasından bağımsız bir gerçeklik!
Kojima, yalnızca Covid-19’un yarattığı izolasyon ve ayrışım sorunlarına dikkat çekmekle kalmıyor, aynı zamanda eğlence sektörünün bu sorunları çözmedeki rolünü de sorguluyor. Eğlence, politikaya müdahale edemez veya silah olarak kullanılamaz, diyor. Ama aynı zamanda eğlencenin varlığı, dünyayı değiştirebilir diye de ekliyor. Yani, Kojima, bir nevi, “Eğlence sunarak hayat aşılamaya yardımcı oluyorum” düşüncesiyle yola çıkmış durumda. Bu yaklaşımı, hem ilham verici hem de düşündürücü. Belki de bir oyunun arkasındaki yazar, oyuncularına sadece oyun oynamalarını değil, aynı zamanda toplumda duygu ve empati yaratmalarını da sağlayabilir.
Death Stranding 2‘nin çıkış tarihi henüz belli değil. Ama belli olan bir şey var; Hideo Kojima’nın kafasındaki dünya, sadece kötü günlerin ardından değil, aynı zamanda insanlarla kurduğu bağların derinliği üzerine inşa edilmiş durumda. Bu nedenle, belirsizlik ve çıkış tarihinin belirsizliği, Kojima’nın tüm yaratıcı sürecinin yalnızca bir parçası. Kim bilir, belki de tam o gün geldiğinde, dünya yine biraz değişmiş olacak ve bizler de bu yeni realite ile yüzleşeceğiz.
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?