Hollywood’un Yeniden Çekim Furyası: Korku Filmleri ve Nostalji

Son yıllarda Hollywood’un yeniden çekim furyası, sinema dünyasında adeta bir moda haline geldi. Geçmişteki kült filmler, yeniden beyaz perdeye dönmek için sıraya girmiş durumda. Sanki sinema dünyası, “Ne yapalım, yeni fikir bulamıyoruz, o zaman eski güzel günlere dönelim!” diye haykırıyor. 2000’ler öncesinde çekilmiş filmler, yeniden çekim için birer birer gün yüzüne çıkarken, izleyiciler de bu durumu alaycı bir gülümsemeyle karşılıyor. Hani “Bütün bildiklerimiz yalan mı?” dedirten bir durum var ya, işte Hollywood’da tam olarak böyle bir atmosfer var. Korku filmlerinin ustalarından olan John Carpenter’ın klasiklerinden biri olan The Thing, yeniden çekim listesine dahil olmuş gibi görünüyor.

Carpenter’ın 1982 yılında vizyona giren bu filmi, sinema tarihinin en iyi korku yapımlarından biri olarak kabul ediliyor. Şimdi, Jason Blum’un sahibi olduğu Blumhouse Yapım Şirketi yeni bir The Thing filmi üzerinde çalışıyor. Carpenter, katıldığı bir soru-cevap etkinliğinde, “Bence Jason Blum The Thing üzerinde çalışacak. Yapmak istediği The Thing’i yeniden çekmek. Belki ben de buna dahil olabilirim, belki,” diyerek bu projeye dair heyecanını dile getirdi. Tabii ki, bu durum izleyiciler arasında bir “oh be!” hissi yaratırken, bir yandan da “Acaba bu proje gerçekten başarılı olur mu?” sorusunu akıllara getiriyor.

Yeniden Çekim Sarmalı

Hollywood’un yeniden çekim çılgınlığı, izleyiciler arasında bir komedi sahnesine dönüşmüş durumda. Her film, sanki bir sınavdan geçiyormuş gibi, izleyiciye “Beni yeniden izler misin?” diye soruyor. Ve bizler, “Neden olmasın? Belki bu sefer daha iyi olur!” diye cevap veriyoruz. Hani eski sevgilinizle yeniden bir araya gelme ihtimali gibi, biraz heyecanlı ama bir o kadar da riskli. Hatta bazen, “Acaba bu sefer de aynı hataları yapacaklar mı?” diye düşünmeden edemiyoruz.

• Bütün bu yeniden çekimler arasında, bazı filmler var ki, “Bu filme yeniden çekim yapılmaz!” dedirtiyor. Mesela The Exorcist’in yeniden çekimi için hazırlıklar başladı! Tam bir korku klasiği, ama sanırım Hollywood’un “biraz daha korku, biraz daha ruh” modasına kapıldığı kesin.
• John Carpenter’ın hayalinde oyun müziği bestelemek olduğu söyleniyor. Belki de bu yeni filmin müzikleri, korkunç sahnelerle birleşince daha da korkutucu olabilir. Yani, belki de bizler film izlerken korkmaktan çok, müziğe kapılıp dans etmeye başlayacağız!

Tabii ki, John Carpenter’ın projeye dahil olması, beklentileri biraz daha yükseltebilir. Sonuçta, onu tanımayan yoktur; sinema dünyasının “baba”larından biri olarak anılıyor. Ancak Carpenter’ın yönetmediği bir The Thing filmi, izleyicileri tam anlamıyla tatmin etmekte zorluk çekebilir. Hani derler ya, “Bir şeyin orijinali her zaman daha iyidir.” İşte bu durumda da aynı şey geçerli olabilir. O yüzden, Carpenter’ın projede yer alması, “eski günlerdeki gibi korku dolu anlar yaşatır mı?” sorusunu akıllara getiriyor.

Sonuç olarak, Hollywood’un yeniden çekim furyası, izleyicileri hem eğlendiriyor hem de düşündürüyor. Belki de bu durum, geçmişe özlem duyanların bir nevi nostaljik yolculuğu. Korku türündeki bu yeni projeler, izleyicilerin kalbinde eski filmlerin yerini alabilir mi? Bekleyip göreceğiz. Ama şunu unutmamakta fayda var: İyi bir korku filmi, izleyicinin kalp atışlarını hızlandırmalı, ama aynı zamanda gülümsetmeli de! Kim bilir, belki de bir gün korku filmleriyle komediyi birleştirip, “Korku Komedi” türünde yeni bir akım başlatacaklar!