Horizon Zero Dawn: Aloy’un Hikayesi ve Eski Dünya’nın Sırları

Bu yılın en çok beklediğim oyunlarından birisi olan Horizon Forbidden West, beni bir hayli heyecanlandırıyor. Ama gelin, bu muhteşem oyunun öncesindeki hikayeye bir bakalım ve Aloy’un ilk macerasını eğlenceli bir dille hatırlayalım. Kimsesiz bir kız çocuğu olan Aloy’un hikayesi, aslında oldukça karışık ama bir o kadar da ilginç. Hadi başlayalım!

Kimsesiz bir kız çocuğu…

Horizon Zero Dawn’ın açılış sahnesinde, kabileden sürülmüş bir adam olan Rost, bir bebek buluyor. Bu bebek, diğer kabile analarına götürülüyor ve onlardan biri, bu sevimli minik kıza Aloy adını veriyor. Ama Aloy, Rost gibi, herhangi bir kabileye mensup değil; tam bir yalnızlık hikayesi. Yani, “Bir kedi gibi dışarıda mırıldanan bir bebek” durumunda. Rost, Aloy’a bir baba figürü oluyor ve ona dışarıyı keşfetmeyi, robotlarla nasıl başa çıkacağını öğretiyor. Adamın işi zor tabii, çünkü Aloy’un meraklı olduğu kadar da başına buyruk bir ruhu var. Aman Tanrım, robotların peşinde koşmak ne kadar da riskli!

Aloy, küçük yaşlarda kabiledeki yaşıtlarıyla kaynaşmaya çalışsa da, dışlanıyor. Çocuklar ona “Aloy, sen kimsin ki?” diye sorarken, Aloy da kendine “Evet, ben kimim?” diye soruyor. Sonra bir gün, sihirli cihazını buluyor. Bu cihaz, eskiye dair mesajlar ve hologramlar içeriyor ki, bu teknoloji “Eski Dünya”dan kalma. Aloy, “Vay canına, bu ne biçim bir şey!” diye haykırırken, aslında bu teknolojiyi kullanma konusunda oldukça yetenekli olduğunu da göstermiş oluyor. Yani, bir bakıma eski nesil bir hacker gibi düşünebilirsiniz onu!

Bir genç kız haline geldiğinde, Aloy, kabileye kabul edilmesini sağlayacak bir yarışmaya katılmak istiyor. Yarışmadan önceki gece, festivalde farklı karakterlerle tanışıyor. Ama ne yazık ki, o sihirli cihazın sadece kendisinde olmadığını da öğreniyor. Yarışma sonunda, kabileye bir saldırı düzenleniyor ve birçok kişi hayatını kaybediyor. Bu olay, Aloy’un hayatında büyük bir dönüm noktası oluyor. “İntikam alacağım!” diye haykırırken, aslında geçmişine ve kimliğine dair sırları keşfetmeye de başlıyor. Yani, bir nevi “Beni kim yarattı?” sorusunu sormaya başlıyor.

Eski Dünya…

Şimdi gelin, hikayenin kökenlerine inelim. Yüzyıllar öncesine gidiyoruz. Ted Faro, Faro Automated Solutions adında bir şirket kuruyor ve bu şirket, akıllı robotlar üreterek askeri operasyonlarda ön planda oluyor. “Robotlar, askerde daha az insan kaybı demek!” diye düşünürken, aslında büyük bir belayı da besliyor. Çünkü bu robotların kopyalarını oluşturma yetenekleri var ve yapay zekaları da bir hayli gelişmiş durumda. “Bu işte bir terslik var!” demeden edemiyoruz.

Ve bir gün, doğal felaketler patlak veriyor. Mülteci krizleri, biyolojik terör saldırıları derken insanlar kendilerini toparlayamıyorlar. Tabi bu sırada, Faro’nun şirketi “Çevreci robotlar” geliştirmeye başlıyor ki, bu projelerde Elisabet Sobeck öne çıkıyor. Elisabet, “Hayır, bu böyle gitmez!” diyerek Faro’nun şirketinden ayrılıyor ve kendi projelerine yöneliyor. Yani, sırf para kazanmak için insanlığın sonunu getirecek olan birine dönüşüyor, dikkat edin!

Elisabet, robotların kendilerini yönetmeye başladığını fark ediyor. “Bu işin sonu kötü!” derken, devreye Zero Dawn projesi giriyor. Gaia isimli bir yapay zeka geliştiriliyor. Dünya üzerindeki yaşam sona erdikten sonra bu robotları etkisiz hale getirecek ve yaşamı yeniden başlatacak bir proje. Yani bir nevi “Zombi filmlerindeki kurtuluş planı!” gibi düşünebilirsiniz. Ama, bu süreçte insanlar da robotlarla savaşıyor ve Gaia’nın projesinin tamamlanmasına yardımcı oluyorlar.

Sonunda dünya üzerindeki yaşam sona eriyor ve Gaia robotları devreye giriyor. Fakat işler yolunda gitmiyor; Hades, durumu yanlış yorumlayarak yeryüzündeki yaşamı bir kez daha sonlandırmak istiyor. “Yeter artık!” diyor Aloy, ve Hades’i devre dışı bırakmak için yola çıkıyor. Bu süreçte, Elizabet’in klonu olduğunu öğreniyor. Yani, bir anlamda onun kızı olduğu söylenebilir. “İşte şimdi işler iyice sarpa sardı!” derken, Aloy, tüm engelleri aşarak Hades’i etkisiz hale getiriyor.

Son sahnede, Aloy, Elizabet’in evine gidiyor ve duygusal bir an yaşıyor. O an, insanlık için bir umut ışığı doğuyor. “Sonunda!” derken, oyuncular da gözyaşlarını tutamıyor. İşte bu, Horizon Zero Dawn’ın hikayesinin özeti! Ama merak etmeyin, ikinci oyunda da daha fazla aksiyon ve macera bizleri bekliyor. Şimdi oyunların dünyasına geri dönme zamanı!