Invincible’ı hepimiz gönülden seviyoruz, öyle değil mi? Ama nedendir bilinmez, bu mükemmel dizi ikinci sezonu tam anlamıyla “bir sinematik iki parça” gibi ikiye böldü. Düşünsenize, ilk kısmı bitince hepimiz hevesle yeni bölümleri beklemeye başladık; ama sonra bir baktık, “Hey, durun! Haydi biraz bekleyelim!” demişler. Resmen bir dizi arası vermişler gibi oldu! Hadi canım, bu kadar da olmaz ki! İkinci sezonun ilk kısmı tamamlandıktan sonra gözlerimiz yeni bölümlerin tarihine kilitlenmişti. Nihayet 14 Mart’ta hikaye kaldığı yerden devam edecek diye bir haber geldi. Peki, fragmana ne demeli? İnanılmaz etkileyici, ama sadece 14 saniyeden oluşan bir fragmanla, sanki bir şarkı sözü gibi, az çok tahmin ettik neler olacağını!

Ancak bu gelişmeler, izleyicilerin gerçekten de karnında bir tür “dizi açlığı” hissetmesine neden oldu. Twitter’da ve YouTube’daki fragmanın altındaki yorumları okuduğunuzda, izleyicilerin ne kadar isyan ettiğini görebilirsiniz. Hak vermemek elde değil. İki yıl boyunca yeni sezona sabırsızlıkla beklemeye katlanıyoruz; ama Kasım ayında sadece dört bölüm geldi! Hani neresinden bakarsanız bakın, bu bir dizi arası değil, neredeyse bir dizi molası! Sezonun geri kalan dört bölümü için toplamda dört ay daha bekleyeceğiz. Bu, bir dizinin izleyicileri için büyük bir sınav gibi! Hatta bazıları “Neden bu kadar bekletiliyoruz? Tekrar tekrar o dört bölümü mü izleyelim?” diye sormaktan kendini alamıyor.

Tabii dizinin yaratıcısı Robert Kirkman, bu duruma açıklık getirmeye çalışıyor. Yani, her şey onun planıymış gibi bir hava yaratıyor. Kirkman bu “ara verme” işinin, izleyicilerin izledikleri bölümleri daha iyi “sindirmesine” olanak sağladığını söylüyor. Ne enteresan bir bakış açısı! Sanki biz izleyiciler sadece popcorn yiyip, dizi izlemekten başka bir şey yapmıyormuşuz gibi! Kirkman, 2. sezonun 4. bölümünün gerçek bir “sezon arası finali” olduğunu ifade ediyor. Gerçekten öyle mi, yoksa bu sadece izleyiciyi biraz daha oyalama taktiği mi? Sonuçta, dizinin yaratıcısı olmak da bu tip ironi dolu soruları yanıtlamayı gerektiriyor değil mi? Ya da belki de Kirkman, yeni bölümleri beklerken bizim zihnimizi bükmeye çalışıyordur!

Bu süreçte belki de bir çözüm yolu bulmamız gerekiyor. Düşünsenize, eğer Invincible’ı izlemekten çok karnımıza giren tüm boşlukları dolduracak bir dizi veya film bulamazsak, o zaman gerçekten de izleyicilerin isyan etme hakkı var. Hatta belki bir dizi protestosu düzenleyebiliriz! “Dizimizi geri istiyoruz!” diye bağıran bir grup insan… Gerçi bunun bir işe yarayıp yaramayacağı da tartışılır, ama yine de belli mi olur? En kötü ihtimalle birkaç komedi videosuna dönüşebilir!

Sonuç olarak, Invincible’ın maceralarını takip etmek heyecan verici bir yolculuktan çok, bir bekleyişe dönüşse de, herkesin gönlünde taht kurmayı başardı. Umarız 14 Mart geldiğinde, bekleyişin tüm sıkıntılarını unutturacak bölümle karşılaşırız!