JRYO’ların Yeni Çağı: Hashino ile Oyun Dünyasına Derin Bir Bakış

Video oyunları dünyasında özgürce gezinen bir ruh olarak, hangi türün benim için en sevileni olduğu hakkında derin düşüncelere dalarım. Ancak sayfanın sonuna kadar gelmeden kesin bir sonuca ulaşmam pek mümkün olmuyor gibi. Durum böyle olunca, zaman zaman sağa sola kayarak belki de kafamda oluşturduğum bu muğlaklık beni daha da çok eğlendiriyor. Ancak bir gün hiç beklemediğim bir anla karşılaşır ve efsanevi RYO’ların göğsümü kabartan bir sır olduğunu keşfedersem, o zaman bu tür ipi göğüsleyen bir davranış olacaktır. Benim için RYO’ların ne kadar kıymetli olduğunu anlatmaya çalışsam, burası tam bir roman yazarının iflasına sahne olan bir yer olur. Fakat mesele burada benim RYO aşkım değil, JRYO’lar için yeni bir çağın başlaması. İşte burada tamamen başka bir hikaye başlıyor!

Yetişkin bireyler olarak çoğumuzun yaşamının bir bölümünde video oyunlarına olan tutkusu içinde yer almak kaçınılmaz. Hele ki RYO’lar! Uzak Doğu’nun büyülü dünyasına açılan kapılar aralanmış ve teknoloji sayesinde yalnızca parmak uçlarımızla değil, kalplerimizle etkileşimde bulunduğumuz bir platform haline gelmiş. Bunu söylemek abartı olmaz; ilk nesil JRYO’ların parladığı bir dönemde, günümüzün etkileşimli oyunlar dünyasına nasıl gediği açılacağını sormak bile cüretkar. Katsura Hashino, bu konudan çekinmeyerek 2025 G-Star Kore oyun konferansında şunları dile getirdi: “Deneyim hafızaya dönüştüğünde – sanat ve yapı aracılığıyla kalıcı izler tasarlamak.” Haye! Ne demek istedi bilemiyorum ama bırakın bu felsefeyi yalnızca birkaç pizza dilimiyle çözmeye çalışayım.

Hashino, JRYO türünü üç döneme ayırarak bu yaygın merakları gidermeye çalışıyor. Onun yaklaşımında JRYO 1.0, RYO’ların geçmişten gelen, eski stilini temsil ederken, JRYO 2.0 mevcut oyunların ruhunu taşırken; JRYO 3.0 henüz gelişi beklenen yeni nesil oyunların temsilcisi olarak ortaya konmuş. Ama içimden bir ses JRYO 4.0’dan bahsediyor, “Acaba hologram mı?” gibi sorularla kafamı kurcalıyor. JRYO 1.0’ın “gerçek klasikler” kategorisine girmesi de gündemden düşmüyor elbette. Hashino, 1986’dan beri uzayıp giden Dragon Quest ve 1987’den beri aramıza katılan Final Fantasy gibi yıldız oyunlarla bu durumu sağlamlaştırdığını belirtiyor. Bu arada, şimdiki stilin ise “oyunculara daha fazla etkileşim imkanı verdiği için daha yüksek kaliteye sahip” olduğunu da ekliyor. Bu ne demek oluyor? Başka bir deyişle; artık sadece karşında bir karakter, bir hüzün değil, bir his ve deneyim var!

JRYO’ların geleceğine dair heyecan verici yorumlarda bulunan Hashino, JRYO 3.0 neye benzeyecek sorusuna kesin yanıt verememiş olabilir ama “sanatın sulardan daha derin bir anlam kazanacağı” inancıyla yola çıktığını belirtmiş. Bu noktada kendimce yorum yapmamak elde değil; eğer JRYO türü yeni bir dönem açıyorsa, Hashino’nun izinden giden tüm oyun geliştiricileri o dönemin bir parçası olmayı istemeyecek mi? JRYO 3.0, oyun deneyimini bambaşka bir boyuta taşıyacaksa, elbette ki bu yeni ve heyecan verici oyunlar sıradan günümüz oyunlarının gölgesinde kalamayacak.

Kendisi, Persona serisinin ve Metaphor: ReFantazio’nun yaratıcısı olarak zihinlerimizde harika bir imza bırakmış durumda. Elimde bir sihirli değnek yok ama onun yeni nesil yapacağı oyun için beklentilerim oldukça yüksek. Oyun dünyasında “her yeni nesil, önceki neslin kalıntılarını sürüklemek yerine yeni bir soluk getirir” düşüncesine sahip olsak, o zaman ihtimaller sınırsız. Düşünsenize, oyunlar o kadar derinleşecek ki, bambaşka dünyalarda ve bambaşka hislerde kaybolacağız!

Sonuç olarak, JRYO’ların ve Hashino’nun geleceği hakkında konuştukça içimdeki heyecan artıyor. Geçmişimizin güçlü hatıralarıyla birleşen geleceğimizdeki umut dolu potansiyel, yeni oyunlarla birleştiğinde korkusuzca keşfetmeye hazır bir oyuncu ruhu doğuracaktır. Kısacası, eğer RYO’lar yeni bir faaliyette bulunuyorsa, Hashino da o dönem boyunca oyun severlerin gözbebeği olacak! Adeta bir video oyununun baş kahramanı gibi!