Kraliyet ve Oyun: Discworld’un İsim Haklarının Karmaşası

90’ların unutulmaz point’n’click adventure oyunlarından biri olan Discworld, 1995 yılında hayranlarıyla buluşmuştu. Adından da anlaşılacağı gibi, bu oyun, Terry Pratchett’in fantastik Discworld romanlarına dayanmaktaydı. Yani düşünebiliyor musunuz? Bir oyun bu kadar ikonik bir edebi dünyaya nasıl ev sahipliği yapar? O dönemin oyun severlerinin gözünde, Discworld sadece bir oyun değil, aynı zamanda bir sanat eseriydi! Yalnızca mizah üzerinden giden bir hikaye anlatımına değil, aynı zamanda çizimlerine ve müziklerine de bayılıyorduk. 1996’da yayınlanan Discworld 2: Missing Presumed…!? ve 1999’da çıkan Discworld Noir, seriyi daha da zenginleştirdi. Fakat ondan sonra bir anda sesi kesildi bu serinin. O zamandan beri hayranlar, “Neden bu oyunların remaster’ı yapılmıyor?” diye düşünmeden edemiyordu. İşte burada işler biraz karıştı!

Gelelim meselemizin esas can alıcı noktasına; oyunun isim hakları. Kim bilir, bunca zamandır neden sessiz kaldıklarını! Birçok hayran, yüzyıllardır (evet, eğer bir şey yüzyıllar gibi görünüyorsa, o bir yüzyıl sayılır) “Neden tekrar canlandırılmıyor?” diye düşünüyordu. Çünkü oyunun isim hakları tam olarak kimin elinde bilinmiyordu. Ama merak etmeyin, detaylar karışık olsa da, düzenin sağlanmasına dair güzel haberler var. Oyunun tasarımcısı Gregg Barnett, Time Extension röportajında bu konuyu aydınlattı. Barnett, “Discworld’un haklarının %50’si bende” dedi. İşte burada bir ironik durum oluşuyor; çünkü Perfect Entertainment 10 yıl önce kapandığı için hakların bu kısmı, yaratıcısına geçmiş.

Fakat, kimin elinde kaldığına da değinelim. Barnett, kalan haklar için durumu biraz sıkıntılı bir şekilde özetliyor. “Birleşik Krallık’ta bir firma kapandığında fikri mülk haklarının %50’si orijinal yaratıcıya, %50’si ise taht sahibine, yani bu durumda Kral Charles‘a geçiyor.” Düşünsenize, Discworld serisinin bu sıradışı durumunun altında krallığın olması! İki kişinin aslında oyun üzerindeki mülkiyeti bulunan kişi sayısı iki; biri Barnett, diğeri ise tabii ki kraliyet ailesi! İleride bir, iki, belki de üç kraliyet haberi gelirse hiç şaşırmayalım. Yani, bir yanda oyun geliştiren zeki bir adam, diğer yanda kraliyet! İki dünya arasında bir köprü kurmak hiç de kolay olmasa gerek. Kral ile muhatap olmak demek, bazen işleri karmaşık hale getiriyor.

Barnett, bir de şu örneği veriyor: “Aksi takdirde bu olaylar geçtiğimiz sene gerçekleşmiş olsaydı, hakların yarısı Kraliçe Elizabeth‘e geçecekti!” Ahh, kraliçenin elinde kim bilir hangi oyunların hakları vardır, düşünsenize! Oyun severler olarak, bir gün başka bir oyun oluyor, ve belki de kazara bunu kraliyet ailesinin kararıyla oynuyoruz. İşte bu durumu düşünmek bile eğlenceli! Tabii ki tüm bu karmaşa ve belirsizlik, bir yandan sıkıntılı bir durumken, diğer yandan komik bir senaryo sunuyor bizlere. Kim bilir, belki de ileride bir gün kraliçe oyun oynamayı çok sever ve “bu oyunun da remaster’ına ben de onay veriyorum” der! 🙂

Yani tüm bu gelişmelerin sonunda, belki Discworld hayranları eninde sonunda bekledikleri haberleri alacaklar. Hem Barnett hem de kraliyet üzerinden dönen bu radikal durumlar, belki bir gün Discworld serisinin tekrar aramıza dönebilmesi için bir fırsat yaratır. Ama bir soru var ki, bu soruya herkesin verecek bir cevabı yok: “Acaba, krallık oyunlara ne zaman el atacak?” Gözlerimizi açık tutmalıyız, aksi takdirde kraliyet ailenizin ne tür oyunlarla ilgilendiğini asla bilemeyiz!