Lilith: Diablo 4’ün Gizemli Kahramanı ve Tarihçesi
Lilith, Diablo 4'ün gizemli kahramanı! Hırsız, büyücü ve absürt komedi ustası; tarihin en garip kahramanı olmaya bir adım daha yakın!
6 saat önce

Lilith: Diablo 4’ün Gizemli Kahramanı
Diablo 4’ün o muhteşem duyuru fragmanı, bizlere Lilith adında bir karakterin varlığını müjdeledi. Ama ne yazık ki, fragmanda ve bültende bu karakterin kim olduğuna dair pek bir bilgi yoktu. Eğer Diablo lore’unu takip eden biriyseniz, Lilith’i tanıyor olabilirsiniz. Ama eğer “Ben Diablo 1’i oynadım, ondan sonrası hikaye” diyenlerdenseniz, bu yazı tam size göre! Hadi gelin, Lilith’i biraz daha yakından tanıyalım (ya da hatırlayalım). Ne de olsa, belki de pek çok kişi için o bir muamma!
Lilith’in Kökenleri
Lilith, Diablo 2’den tanıdığımız ve Prime Evil’lardan biri olan Mephisto’nun kızı. Başından beri kötü biri olarak düşünülse de, aslında hikaye, insanlığın ve Sanctuary’nin var olmadığı bir dönemde başlıyor. Cennet ve Cehennem arasındaki o bitmeyen savaşın sürdüğü zamanlar. Binlerce yıl süren bu savaştan sıkılan Lilith ve kardeşi Lucion, bir yol bulmaya çalışırken, meleklere karşı yaptıkları bir savaşta, Inarius isimli meleği tutsak alıyorlar.
Aşk ve Kaos
Lilith’in amacı Inarius ile eğlenmekti ama işler pek de planladığı gibi gitmiyor. Inarius’la ilk karşılaşmasında, bu sıradan melek “Sonsuz Savaştan kaçmak istiyorum” diye mırıldanıyor. Lilith, bu meleği kolayca manipüle edebileceğini düşünse de, zamanla birbirlerine aşık oluyorlar. Evet, Cennet ve Cehennem’in en büyük düşmanları, aşkı bulmuş durumda! İkili, her iki tarafta da savaştan sıkılanları peşlerine toplayarak, Pandemonium Fortress’ı istila ediyor ve Dünya Taşı’nı (Worldstone) çalıyorlar. Düşünsenize, Cennet ve Cehennem’in en büyük düşmanları, bir aşk hikayesi yüzünden dünyayı yaratıyorlar!
Dünya Taşı ve Nephalem’ler
Bu ikili, Dünya Taşı’nı kullanarak Sanctuary dünyasını yaratıyorlar. Bu, Cennet ile Cehennem arasında bir dünya, şeytan ve meleklerin Sonsuz Savaş’tan uzak durabileceği bir sığınma yeri. Yani, 1996 yılındaki Diablo’dan beri karakterlerimizin kesip biçtiği dünya burası. Inarius, bu savaştan kaçtıkları için mutlu ama Lilith bununla yetinmiyor. Savaşı tamamen bitirebileceklerini düşünüyor ve bunun ilk adımı, bu iki karşıt türün dünyaya bir çocuk getirmesi! Bir melek ve şeytan bir araya geldiğinde, “nephalem” adında yeni bir tür doğuyor. İlk çocuklarının ismi ise Rathma. Evet, tam olarak “süper bebek” diyebilirsiniz!
İsyan ve İntihar
Fakat işler, pek de güzel gitmiyor. Asi melek ve şeytanlar, nephalem’in kendilerinden çok daha güçlü olduğunu fark ediyorlar. Bu, hem kendi türleri için bir tehdit, hem de Cennet ve Cehennem’in dikkatini Sanctuary’ye çekebilecek bir durum. Sonuç olarak, asi melek ve şeytanlar arasında isyan çıkıyor ve çoğu nephalem’in ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyorlar. Haksız sayılmazlar, değil mi? Sanctuary’deki tüm insanlar nephalem’in soyundan geliyor ve ne kadar güçlü olduklarını da oyunlarda Prime Evil’ları öldürmelerinden anlayabiliyoruz. Hani, “güçlü olan bir nephalem” varken, kimse sıradan bir iblisle uğraşmak istemez!
Lilith’in Dönüşümü
Peki, Lilith bu kaosun neresinde? İşte burada işler karışıyor! Lilith, nephalem’e karşı çıkan asi gruplarla savaşıp çocuklarını kaybetme korkusuyla kafayı yiyor. Çünkü ona göre, dünyanın geleceği nephalem’lerin elinde ve onları korumak için korkunç bir yaratığa dönüşüyor. İsyan eden tüm melek ve şeytanları gözünü bile kırpmadan katlediyor. Inarius, Lilith’in korkunç bir varlığa dönüştüğünü anlıyor ama aşkından dolayı onu öldüremiyor. Bunun yerine, onu Sanctuary’den sürüyor ve sonsuz bir boşluk diyarı olan Void’e hapsediyor. Yani, aşkı uğruna bir nevi “ölümden beter” bir ceza!
Geri Dönüş ve Günah Savaşı
Aradan çokça nesil geçiyor ve bildiğimiz zayıf, ölümlü insan ırkı ortaya çıkıyor. Bu esnada, Lilith’in Sanctuary’ye döndüğüne dair ilk sinyalleri, Günah Savaşı sırasında görüyoruz. Bu savaş, Cathedral of Light (Inarius’un liderliğinde) ile Temple of Triune (Prime Evil’ların liderliğinde) arasında geçiyor ve amacı insanların kontrolünü ele geçirmek. Lilith, bu fırsattan istifade ederek Dünya Taşı’nın gücüyle oynuyor ve nephalem’lerin tekrar güçlenmeye başlamasını sağlıyor. Şaşırdınız mı? Bilmiyorum ama ben “Neyse ki ben de bir nephalem’im!” diyerek içimden geçirdim.
Sonuç: Lilith’in Gerçek Yüzü
Lilith, Diablo 4’ün baş kötüsü olacak. Ama geçmişinden de gördüğünüz gibi, aslında kendisi kötü biri değil. Hatta düşünce yapısı olarak başlarda gri bölgede bulunduğunu da söylemek mümkün. Diablo, Mephisto, Baal gibi Prime Evil’ların aksine, o Cennet’le savaşı umursamayan bir varlıktı. Hedefine ulaşarak iki karşıt taraf arasında kalan tarafsız bir dünya yaratmayı başarmıştı. İster inanın ister inanmayın, Lilith’in dönüşü ile Diablo 4’ün hikayesi için geniş bir alan açılıyor. O halde, Inarius’un oyundaki rolü ne olacak? Şu an Cehennemde zincire vurulmuş durumda ve belki de görevlerimiz arasında onu kurtarmak da vardır, kim bilir? Olayın boyutunu düşünün, bir aşk hikayesi, bir dünya yaratımı ve bir savaş… Sanırım Diablo evreninde işler hiç de sıkıcı değil!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?