Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

8 dakika okunma süresi

8

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Mandragora ile Soulslike oyun deneyiminde heyecan ve hayal kırıklığını keşfedin. Zorlu maceralara hazır mısınız?

admin

2 saat önce

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Son zamanlarda soulslike terimini oldukça yaygın bir şekilde kullandığımızı ve bu ifadenin anlamının giderek zayıfladığını düşünüyorum. Eskiden soulslike dendiğinde akla genellikle Sekiro, Code Vein, Nioh gibi oyunlar gelirdi. Ancak artık, gelen maillere göz atınca “atmosferik soulslike deste kurma”, “soulslike temalı mizahi hikaye”, “erişilebilir soulslike dungeon crawler”, “soulslike unsurlarla süslenmiş patates kızartması” gibi birçok farklı içerik ile karşılaşıyorum. Bu durum, bir oyunun çıkmasını ve “ben geldim, dağılın!” demesini, soulslike’ın ne olduğunu ve nasıl bir oyun gerektirdiğini göstermesini istememe neden oluyor. İşte bu yüzden Mandragora’nın gelişi beni heyecanlandırıyor.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Aslında Mandragora, tam anlamıyla mükemmel bir oyun değil. Harika yönlerinin yanında, can sıkıcı tasarım tercihleri de var ki bunları detaylandıracağım. Ancak, oyun esnasında beni sürekli “bu türden daha çok oynama isteği” içinde bırakabilmiş olması, iyi yönlerinin kötü yönlerinden daha fazla olduğunu gösteriyor.

İyi Yönler

Şimdi olumlu yönlerden başlayalım. Klasik bir inceleme biçiminden ziyade, Steam yorumlarına benzer bir yapı kullanma kararı aldım. Öncelikle defterime not aldığım artıları sıralayacağım, sonrasında ise eksilere geçeceğim. Böylece oyundan ne beklemeniz gerektiği hakkında bağımsız bir değerlendirme yapabilirsiniz.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Ateşle Oyun Olmaz

Oyun, karakter yaratımıyla başlıyor. 6 farklı karakter sınıfı arasından seçiminizi yaparak oyuna giriş yapıyorsunuz: Vanguard, Flameweaver, Spellbinder, Nightshade, Wyldwarden ve Vindicator. Her biri farklı oyun tarzlarına hitap ettiklerinden ihtiyacınıza uygun bir sınıf bulmakta zorluk çekmeyeceksiniz. Ben, tek elli silah ve ateş büyüsü kullanan Flameweaver’ı seçtim. Her sınıfın kapsamlı bir yetenek ağacı var ve 25. seviyeye ulaştığınızda diğer sınıfların yetenek ağaçlarından da yetenekler öğrenme fırsatınız oluyor. Bu tasarım sayesinde güçlü ateş büyüleri kullanırken, zehirli bıçaklar veya kılıç/kalkan kombinasyonlarına geçiş yapabiliyorsunuz. Tabii ki, belirli bir ağaca odaklanmak, daha güçlü büyüler ve pasifler elde etmek için mantıklı bir yol; ancak oyun bu noktada kararı oyuncuya bırakıyor. Öte yandan, Flameweaver sınıfının oyunu daha da zorlaştırdığı hissine kapıldım; bunu da ek bilgi olarak bırakıyorum.

Soulslike elementlerine gelirsek: Dinlendiğinizde tüm düşmanların yeniden canlanması, iki kez öldüğünüzde seviyenizi artırmak için kullandığınız essence değerlerini kaybetme durumu, zorlu saldırı düzenlerine sahip boss’lar ve Dark Souls serisinden ilham almış kısayollarla dolu bir “bağlantılı dünya” tasarımı, aklıma gelen ilk unsurlar. Zaten ana menü ve açılış müziği için bile “Dark Souls hissi”notu almışım. Ancak Mandragora’da, karşılaştığınız düşmanlarla aynı anda 3-4 kişilik bir savaşa girmek genellikle ölüm anlamına gelebiliyor. Öyle öyle vurdum döndüm tarzı bir yaklaşım geçerli değil; her düşman neredeyse 5-6 vuruşta ancak düşüyor ve bu sırada sürekli dodge yapmanız gerekiyor. Yani, “ben ona vururum o bana vurur” mantığı burada geçerli değil.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Öleceksiniz! Hem de Çok Öleceksiniz!

Şimdi de zorluk konusunu ele alalım; Mandragora’nın benim için aşırı zor olduğunu söyleyebilirim. Çok sık rage-quit aşamasına gelerek ekrana bağırdığımı hatırlıyorum. Zorluk, bazen düşmanların güçlerinden kaynaklanıyor; diğerlerinde ise gereksiz bir yapay zorluk mevcut. Ekstra bir not olarak, grafiklerinden de bahsetmek gerekiyor. Grafik kısmında puanım 10 olurdu; Mandragora’nın grafikleri ve sanat yönetimi oldukça başarılı. Karakter ve düşman tasarımları, ortam detayları ve diyalog sahnelerindeki portreler göz alıcı bir grafik deneyimi sunuyor. Lost Crown da grafik açısından oldukça iyiydi fakat Mandragora’nın atmosferin yansıtılışı kesinlikle daha öne çıkıyor.

Müziğe gelirsek, Mandragora bu alanda da mükemmel bir iş çıkarmış. Özellikle bazı bölgelerin müzikleri, kadın vokalli ve etkileyici kısımlarıyla beni derinden etkiledi. Zira oyunun müzikleri, benim favori gruplarımdan biri olan Septicflesh tarafından yaratılmış ve Prag Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilmiş. Ancak, bu tür etkileyici müzikler her daim görmezden geliniyor ve yıl sonunda ödül için öne çıkanlar daha popüler isimler oluyor. Bu durum, kaliteli yapımların çoğu zaman değersizleşmesine neden oluyor.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Seslendirme ve İletişim

Seslendirmeler konusunda Mandragora yine başarılı bir iş çıkarmış. Oyun tamamen seslendirilmiş ve karakterlerin ses tonları, duygu aktarımında etkileyici. Özellikle demirci Ulfar’ın seslendirmesi oldukça dikkat çekici. Karakterinizi yaratırken iki farklı ses arasında seçim yapma imkânınız var. Ayrıca, hikaye ilerledikçe çeşitli zanaatkarlarla tanışıyor ve bunları Witch Tree kampınıza davet ediyorsunuz. Witch Tree, kampın ana merkezi. Burada, kampınızdaki karakterlerle iletişim kurabilir, eşya alım-satım işlemleri yapabilir ve bulunan diyagramlar sayesinde onları geliştirebilirsiniz.

Kampı tamamen doldurduğunuzda ise bir demirci, terzi, simyacı, büyücü, altıncı, aşçı ve kaşif ile tanışıyorsunuz. Bu karakterlere düzey atlatarak yeni eşyalar yapma imkânınız oluyor, ancak bu süreçte belirli bir seviyeden sonra grinding yapmak gerekebiliyor.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Mandragora’yı metroidvania kategorisine sokmak istemem; çünkü ilerlemeyi kısıtlayan yetenek sayısı oldukça az. Az ilerleyen bölümlerde tuttuğunuz kancayı alıyorsunuz, daha sonra çift zıplama ve kanatlı uçma yeteneği kazanıyorsunuz. Yani, metroidvania unsurları yerine ufak dokunuşlarda bulunarak sınırlı bir alan oluşturmuş.

Oyunda kapsamlı bir eşya sistemi mevcut, ancak güçlenme hissi için uzun süre beklemeniz gerekiyor. Hub’daki karakterlerden yeni silahlar ve zırhlar üretebiliyorsunuz fakat seçtiğiniz sınıfa göre size hitap eden yetenekler değişiyor; bu nedenle görsel olarak güçlü görünen bir silah size uygun olmayabiliyor.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Hikaye ve Savaş Mekaniği

Hikayeye pek dikkat etmeyenlerden biriyim ama Mandragora’nın hikayesini de oldukça beğendim. Faelduum dünyası ilginç bir yer; cadıların alışılmışın dışında tasvir edilmesi, cadı avına çıkışımız ve baştaki Kral Rahip’in gizemi, akıcılığıyla hikaye ile dünya uyumlu bir bütün oluşturuyor. Ancak, şimdi beğenmediğim yönlere geçelim.

Mandragora’nın savaş mekanikleri eğlenceli değil; olay genelde bir iki vuruş yapıp dodge yapmakla sınırlı. Kullanılabilecek üç yetenek slotu var; biri silah, diğer ikisi de büyü slotu. Ancak, sınıflarına göre 7-8 farklı yetenek öğrenebilme fırsatına sahipken bunlardan sadece ikisini kullanmak kısıtlayıcı. Örneğin, ben genellikle Firebolt ve Firewall kullandım ama başka büyüleri denemek istediğimde kısıtlı kaldım.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Geri Koşma ve Düşmanların Zorluğu

Bazı bosslar ve düşmanlar gerçekten aşırı zor ve bu durum hoş bir zorluk olarak değerlendirilmiyor. Öyle ki, bazı bosslar sizi iki saniyede yere seriyor ve yeteneklerinden bile haberdar olamadan tekrar arenaya dönmek zorunda kalıyorsunuz. Ayrıca, geri koşma sürecinde çoğu durumda çok kısa mesafeler olsa da, bazılarında uzun yollardan geçmek zorunda kalıyorsunuz. Öte yandan, düşman yerleşimleri genellikle sizi öldürmeye yönelik bir dizaynla yapılmış. Bu da birçok durumda can sıkıcı bir hale geliyor.

Kısacası, Mandragora’yı çok sevdim fakat aynı zamanda bazı yönlerinden nefret ettim. Bu, benim için iyi niyetli bir nefret. Daha iyi bir oyun olabileceğini düşünüyorum. Belki de savaş mekanizmasına daha fazla dikkat edilse ve güçlenme hissi daha yavaş bir şekilde verilse, çok daha tatmin edici bir deneyim ortaya çıkabilirdi. Ama sonuç olarak, oyun çok fazla unsuru bir arada karıştırmaya çalışıyorken, belki de daha dengeli bir yapı ve kısıtlamalarla daha başarılı olabilirdi. Yine de kısacası, Mandragora, bu türe gönül vermiş oyuncular için hem eğlence hem de nefret açısından zengin bir deneyim sunuyor.

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Mandragora: Soulslike Oyun Deneyiminde Heyecan ve Hayal Kırıklığı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?