Mass Effect: Uzayda Kayıp Olmanın Büyüsü ve Unutulmaz Karakterler
Uzayda kaybolmak mı? Mass Effect ile eğlencenin dibine vurun! Unutulmaz karakterler ve galaksiler arası komedi sizi bekliyor!
7 saat önce
 
                      Bilgisayar oyunları dünyası, bazen insanı o kadar içinden çekiyor ki, gerçek hayatı unutturabiliyor. Ben de küçük yaşlarımdan beri bu eğlenceli dünyaya girip, orada kaybolmayı hiç reddetmedim. Hatta yeri geldiğinde, Mario’yu prenses kurtarırken, yeri geldiğinde Roberto Carlos’un forvetinde gol atıp, şampiyonluklar kazandım. Ancak zaman geçtikçe, beni en çok etkileyen oyun türleri arasında iki tanesi var ki, hayatımın bir parçası haline geldiler: futbol menajerlik oyunları (tabii ki konumuzla pek alakası yok ama buralarda bolca geçirilen saatlerin hatırına saygı duruşu) ve rol yapma oyunları (RPG’ler). İstanbul’un karmaşası içinde kaybolmuşken, Tuzla’daki küçük kasabamda büyümek, bana dış dünyayı keşfetme arzusunu kazandırdı. Öyle ki, bir ara uzayda kaybolmaya bile heveslenmiştim! Neyse ki Mass Effect yetişti, benim için tam bir kurtarıcı oldu.

Mass Effect ile tanışmam 2008 yılına kadar uzanıyor. O dönem, İngilizceyi okumakta pek zorlanmıyordum çünkü KOTOR 1 ve 2’nin her köşesinde kaybolmuş, oynamaktan adeta delirmiştim. Bir gün, Mass Effect’i ilk gördüğümde, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım; adeta aşkla birlikte oyun dünyasına dair varlığım alev alev oldu. Fakat sanırım buralara hemen gelmedi ya da benim radarım pek açık değildi. Neyse ki gecikmiş de olsak, oynamak için hiç geç kalmadık. Burada Mass Effect serisinin beni neden bu kadar etkilediğini anlatacağım. Eser Abi zaten oyunun tarihi hakkında müthiş bilgiler vermişken, benim için serinin en güzel yanlarını irdeliyorum. Ve evet, tüm eleştirilerine rağmen Andromeda’yı da bu serinin bir parçası olarak görüyorum. Linç edilmemek için dua ediyorum!
Bir Gemi (Ya da Bir Gemicik)
Normandy, benim gözümde adeta evimdeki oda! Evinizi bir galaksi olarak düşünürsek, odanız o galaksinin içerisinde en konforlu alan. Diğer odalarda ne kadar zaman geçirsem de, orası her zaman güvenli limanım gibi. Mass Effect oynarken, keşfettiğim her gezegenin ardından kendimi Normandy’ye sağ salim dönebilmek, huzurun ta kendisi. Karakterler ve hikaye gelişimi harika ama geminin kendisiyle böyle bir bağ kurabilmek her oyunun sahip olabileceği bir şey değil. Andromeda’da ise Tempest adındaki gemi ile tanıştım. Tempest pek fena değil ama sanki yazlık ev gibi; çok konforlu ama hiçbir zaman sizi tam olarak yansıtamaz. Biraz buruk, geçici bir his. Ne yalan söyleyeyim, yazıya başlamadan önce gemi hakkında bu kadar etkili olacağımı düşünmemiştim ama maalesef o özlem doğdu.

Sonsuz Uzay
Tuzla sahilinden Bayramoğlu’na bakınca, özellikle geceleri karşındaki ışıkların ne kadar güzel olduğunu görebilirsiniz. Ama biraz daha ileri gittiğinizde, Pendik ve Gebze’nin başı belli, sonu belli bir yer olduğunu fark ediyorsunuz. İşte o noktada hayal gücünüz devreye giriyor ve kafanızı kaldırdığınızda müthiş bir uzay sınırsızlığının sizi beklediğini görüyorsunuz. Mass Effect burada beni yakaladı. Bir gemiye atlayıp galaksi keşfetmek, bir yandan da çok önemli kararlar vermek zorunda kalmak! Hayatınızda bazen futbol maçı gibi pas verme kavgaları olmuyor. Oh, yok yok bu koca dünyaya çok dikkat edin; yazık bize! Andromeda, hikaye anlamında original üçlemeye yetişemese de yine de çok güzel bir keşif hissi verdim. Belki başka bir oyun dönemi olmadığı için bu kadar derinden etkilendim ama bilemiyorum. Hem büyük hayaller kurup galaksiler keşfettim, hem de önemsiz hataları görmezden geldim. Andromeda, başyapıt değil ama yine de harika bir deneyimdi.

Muhteşem Karakterler
İşler şahane! Oynadığımız oyunlarda karakterlere bağlanmak, harika bir duygu. Mesela, Garrus Vakarian! O asaletli ismi ve karakteriyle yanınızda durduğunda kendinizi güvende hissediyorsunuz. Mass Effect tarihin en sevilen karakterlerinden biri olması tesadüf değil! Mordin Solus ise her zaman strateji gerektiğinde danıştığınız zekice bir karakter. Tabi, Urdnot Wrex’i (, girdaplara adeta akvaryum da tutabiliyor!) es geçmek mümkün değil. Tali, her daim aklımda kurulan gizemli Mysterio ile aklımda giden bir karakter! Ve tabii ki en büyük aşkım Liara, o, bir NPC’den çok daha fazlasıydı. Herkesin bir yanında Mordin ve Garrus gibi simalar olmalı; çünkü oyunlar böyle derinliklere ulaşabiliyor. BioWare, bu derinlikle diğerlerinin bile önünde duruyor. İşte, benim için Tuzla’da başlayıp Andromeda’da devam eden bu süreçte çok fazla karakterle birçok anı biriktirdim; galaksiler keşfedip, oraların kaderleriyle oynamak gerçek bir zevkti!
Sonuç olarak, Mass Effect dünyası içinde birçok karakter, anı ve keşif ile dolu bir serüvene atıldım. İlk üç oyun muhteşemdi ve belki bir daha böyle bir deneyim yaşayamayacağım ama her yeni Mass Effect oyunu mevcut. Yeni oyunlarda daha çok karakterle tanışmak ve yeni dertler edinmek, yeni gezegenleri keşfetmek gibi hayallerim var. Çünkü bu dünyadan kaçmak isteyen Oğuzlar bitmez ve koca uzayda keşfedilecek daha çok yer var!
 
                
        
           
                     
                     
                     
                    
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?