Microsoft’un Oyun Stüdyoları Satın Alımları: Obsidian ve inXile’ın Geleceği

Microsoft, 2018’in Kasım ayında X018 etkinliğinde Obsidian Entertainment ve inXile stüdyolarını bünyesine kattığını duyurduğunda, özellikle bu iki stüdyonun hayranları arasında bir kıyamet kopmadı değil. Yani, düşünsenize, Obsidian’ın en sevilen RYO’larından biri olan Fallout: New Vegas’ın yapımcıları, Microsoft’un kollarına düştü! Bir anda herkes, “Acaba Microsoft, bu stüdyoları ana akım oyunlar yapmaya zorlayacak mı?” diye düşünmeye başladı. Hatta birileri, bu durumun oyun dünyasındaki sonu getireceğinden bahsetmeye bile başladı. Aman tanrım! RYO’ların krallığı gidip, yerine ‘Aksiyon Oyunları Krallığı’ mı gelecek? Microsoft, “Rahat olun!” diyerek bu kaygıları yatıştırmaya çalıştı. Geçmişte de yaşanan benzer olaylardan ders alındığını düşündüğümüzde, bu kaygıların fazla abartıldığını söyleyebiliriz.

Obsidian’dan sonra gelen The Outer Worlds, hayranların gönlünde taht kurdu. Evet, bu oyun biraz daha farklı bir evrende geçiyor, ama yine de Obsidian’ın dokunuşunu fazlasıyla hissedebiliyor, değil mi? Ardından, Grounded ile karşılaştık. Küçük karakterlerin devasa bir bahçede hayatta kalma mücadelesi verdiği bu oyun, sanki bir çocukluk anımızdan fırlamış gibi! İşte bu tür projeler, hayranların rahatlamasına ve Microsoft’un stüdyoları özgür bırakacağına dair güvenlerini tazelemelerine yardımcı oldu. Son olarak, Avowed’un duyurulmasıyla birlikte, Obsidian’ın yeni AAA RYO’su için heyecan doruk noktasına ulaştı.

Şimdi gelelim inXile’a. Bu stüdyo, Wasteland 3 ile son zamanlarda harika bir izometrik RYO sunarak adından söz ettirdi. Kıyametin ardından kurulan bir dünyada, yaşamak için mücadele eden karakterlerin hikayesi, birçok hayranı mest etti. Microsoft’un bu stüdyoyu alması, Wasteland 4’ün yolda olduğu anlamına mı geliyor? Kim bilir, belki de bizleri daha büyük sürprizler bekliyor!

Sonrasında Microsoft, Bethesda’yı ve diğer ZeniMax stüdyolarını satın aldığında ise benzer bir kaygı dalgası daha yayılmaya başladı. Ancak Phil Spencer, bu konuda oldukça rahat bir tavır sergileyerek, “Stüdyoların kültürlerini korumak son derece önemli. Onları kendimize dönüştürmek değil,” dedi. Yani, Bethesda’nın iç yapısının büyük ölçüde değişmeyeceği, aksine özgür bir şekilde yaratmaya devam edeceği mesajını verdi. Bu, hayranlar için oldukça sevindirici bir haber! Çünkü kimse, “Artık RPG yapmayız, sadece yarış oyunları yapacağız!” diyen bir şirket istemez, değil mi?

Şimdi, Bethesda’nın yeni nesil oyunlarının dağıtımında bazı değişikliklerin olacağı kesin. Örneğin, tüm bu oyunların daha ilk günden Game Pass’e gelecek olması, oyuncular için bir bayram hediyesi gibi! Ancak bu durum, Bethesda’nın daha çok işin yayıncılık kısmında kısmen bağımlı olacağı anlamına geliyor. Yani, oyunların içerikleri ve tasarımları, stüdyoların kendi kararlarına bırakılacak. Bu durumda, hayranlar rahat bir nefes alabilir.

Phil Spencer’ın vizyonunu düşündüğümüzde, Microsoft’a olan güvenim artıyor. ZeniMax stüdyolarının, bildikleri işi yapmaya devam edeceğine dair inancım tam. Bütün bu değişikliklere rağmen, RYO dünyasının renkli karakterlerini ve derin hikayelerini kaybetmeyeceğiz gibi görünüyor. Dolayısıyla, oyun dünyasında bizi bekleyen maceraları dört gözle bekleyebiliriz!